Müfit Furkan

Özlediğimiz Türden Bir Dizi :

Özlediğimiz türden bir dizi : "Gönül Dağı"

TV kanallarında "dizi" görünümlü, maneviyatımızı alt üst eden, ruhumuzu esir alan şer yapımlar kol geziyor. Adeta özümüzü, kültürümüzü yok etmek istercesine.

Mafyanın ve emeksiz zengin olmanın özendirildiği, ahlaksızlığın modernite olarak dayatıldığı, "aşk"ın şehvet ve ihtirasa kurban edilmeye çalışıldığı, vahşetin ve psikopatlığın kahramanlıkmış gibi lanse edildiği bir dizi "dizi terörünün" önünde şükür ki; bir dağ gibi dimdik duran bir dizi var: Gönül Dağı. Bizi özümüze döndürüp, Anadolu’nun saflığına, içtenliğine, insanlığına yeniden davet edercesine.

Her bölümde elli-yüz adamın kafasına sıkıldığı, silahların gölgesinde, kadınların meta olarak sunulduğu, onursuz, ruhsuz, lanet dizilerde serserilerin "delikanlı" imiş gibi lanse edildiği, kabadayılığın ve kabalığın "adamlık" algısıyla verildiği dizilerden midemizin bulandığı, dimağlarımızın zehirlendiği bir dönemde bir ferahlık, bir tebessüm, bir içe bakış, bir öze dönüş oldu "Gönül Dağı". Adeta "gönül dağının zirvesinde kendini bul" dercesine. 

TRT'de Cumartesi günleri yayınlanan Gönül Dağı dizisi gönülleri fethetmeye devam ediyor. Dizi; bizden, içten, samimi. Bozkırın ortasında yeşeren umutların, çıkarsız sevdaların, samimi dostlukların anlatıldığı bir dizi. Kah güldüren kah ağlatan, kah düşündüren kah yürek sızlatan. Kimi zaman isyansız hüzünlerin, kimi zaman imkansız düşlerin kimi zaman da hasretle söylenen türkülerin yer aldığı, kadim kültürümüzün neşv-ü nema bulduğu bir Anadolu hikayesi. Vurdulu kırdığı sahneler olmadan, lüks araçlara binip "mekan" basmadan, 14'lü ile yirmi adamın kafasına sıkmadan da kahraman olunabileceğini anlatırcasına.

Gönül Dağı o kadar bizden ki; bizi anlatıyor gibi. Dizide samimi Anadolu insanı kendini buluyor. Sanki dizideki karakterlerle birlikte büyümüşçesine.

Sefer; lise yıllarımızdaki babacan mahalle dolmuşcusu abimiz. Garibandan ücret almayan, yolda kalmışa sahip çıkan, yalnızca yolcu değil, her bir yolculukta nice umutlar, dertler, sırlar taşıyan, mert ve duygusal bir adam Sefer. Öyle ki; ölen atının adını verdiği dolmuşu Badegül'ün direksiyonuna şefkatle dokunuyor, adeta bir yetimin başını okşarcasına.

Ramazan, Veysel birlikte hayaller kurduğumuz gençlik/çocukluk arkadaşlarımız, yokluğu birlikte paylaşıp varlığı birlikte yoksula taşıdığımız. Doğru bildiğimiz değerler uğruna birlikte kavgalara karıştığımız. Beraber sevinip beraber üzüldüğümüz; kardeşçesine.

Dişci Musa; babalarımıza benzemiyor mu? Evlatlarının mutluluğu için çırpınan, onlara sezdirmeden gözyaşı döken, hayatını evlatlarına vakfetmiş bir adam. "Siz mutlu olun yeter" dercesine.

Ya Ciritci Abdullah. Anadolu’muzun geniş aile yapısında ulu bir çınar, yaşayan tecrübe. Bilge dedelerimiz gibi; bize doğayı sevdiren, toprağın dilini, duanın gücünü anlatan. Varlığı bize güç veren, her sıkıntımızda Hızır gibi yetişen; her düşüşümüzde elimizden tutup kaldırırcasına.  

 Nihayet Dilek ve Taner, diziyi izleyen "sen ve ben"ler; masum, samimi, çıkarsız. Gönül eğlencesi değil, gönül dağımızın zirvesindeki sevdanın çileli yollarını, dağdan kopan kayalara rağmen aşıp sonunda kavuşabilmiş "sen ve ben"ler. Sevdamızın önündeki tüm engelleri bir bir yıkmışcasına.

Ağıtçısı, düğüncüsü, çaycısı, bir yanda ana olup çile çekenler, diğer yanda analık hasreti çekenler. Biz işte, yani Anadolu, Anadolulu... Her biri Anadolunun bağrından çıkmışcasına.

Seviyeli, edepli, neşeli, örnek, duygu yüklü "Gönül Dağı" dizisinin senaristini gönülden kutluyor, dizi oyuncularından arka planına, emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Benzeri dizilerin sayısının artmasını temenni ederken, bir dahaki bölümü iple çektiğimi de belirtmek isterim. Şimdiden çekimlerin heyecanı sardı beni, sanki ordaymışçasına.  

Müfit Furkan 19.02.2021 

 

 

 

 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri