Mustafa Küçüktepe

27 Mayıs, Demokrasi Ve Özgürlük Adası

27 Mayıs, Demokrasi Ve Özgürlük Adası

www.mustafakucuktepe.com

       Türkiye Cumhuriyetinde halkın iradesine karşı yapılan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 60 yıl geçti. Utanç mahkemelerinin kurulduğu, Başbakan Adnan MENDERES ile bakanlar Hasan POLATKAN ve Fatin Rüştü ZORLU’nun yargılandığı, idam edildiği Yassıada, bu gün ‘Demokrasi ve Özgürlük Adası’na dönüştürüldü. Birilerinin demokrasiyi rafa kaldırıp meclisi kapatıp insanların özgürlüklerinin kısıtlandığı günü Hürriyet ve Anayasa Bayramı ilan ederken bu günkü hükümetimizin bu adayı ‘Demokrasi ve Özgürlük Adası’na çevirmesi tarihe not düşülmesi gereken önemli gündür.

       Her darbeden sonra masum birçok insan tutuklanır, cezalandırılır, işkence edilir. 1960 darbesinden sonra bazı üniversiteler kapatılıp üniversiteden yüz elli civarında öğretim görevlisi görevden alınmış, askeriyeden üç bini aşkın subay zorunlu emekliye ayrılmış, beş yüzü aşkın hâkim görevden alınmış, beş binin üzerinde DP’li kişiler mahkemeye sevk edilmiş, hükümet üyeleri ve cumhurbaşkanı tutuklanmış, yönetim askerlerden oluşan Milli Birlik Komitesi eline geçmiştir.

       İyi bir yönde çığır açanlar ondan faydalanan herkesin kazandığı iyiliklerin karşılığı çığır açanlara da yazılmaktadır. Kötü yönde çığır açanlar ondan zarar gören herkesin kaybettiği kötülüklerin karşılığı bu kötü çığırı açanlara da yazılmaktadır. Kabil tarihte ilk insan öldüren kişidir. Ondan itibaren tüm insan öldüren kişinin kötülüğü de Kabil’in hesabına da yazılmaktadır. Bu ilk darbe de böyle bir çığır açtığından bundan sonraki tüm darbelerin kötülüklerinin karşılığı da ilk darbecilerin hesabına yazılacaktır.

       Sözde mahkemeler bir yıla yakın sürdü. Bazıları ömür boyu hapse, bazıları idama mahkûm edildi. Bu esnada insanlara işkenceler, eziyetler hakaretler de sürüyordu. Yassıada tutuklularından eski DP milletvekili Gıyasettin Emre, başına gelenleri şu şeklide anlatır: “Askerî havaalanında uçaktan indiriliyoruz. Sille tokat, tekme, küfür... Yemekte konuşamıyorduk. Konuştuğu için dayak yiyen çok oldu. Her sabah kumlu pırasa, akşam da taşlı fasulye veriyorlardı. Yassıada'daki gibi bir siyasî cinayet dünya tarihinde az görülür. Fakat o acıları çekenler öylesine necip çıktı ki, oradan ayrıldığımızda kimse bu eziyetlerden bahsetmedi. Çocuklarımızla askerler arasına soğukluk girmesin diye anlatmamaya söz vermiştik aramızda. Acılarımız o günlerde efkâr-ı umumiye intikal ettirilse de, bu ordu ile millet arasında bir daha köprü kurmak mümkün olamazdı.”( https://www.haber7.com/siyaset/haber/ 322765-yarim-asir-sonra-yassiada-utanci)

       Mahkemeler de çok ilginç olaylar yaşandı. Fakat bu kısa yazımızda bunlardan bahsetmeyeceğim. Fakat bir ülkenin başbakanına yapılan işkenceler hep içimi acıtmıştır. Sigara ister sigara verilir ve üzerinde sigaralar söndürülür. Tüm bu işkence kötü söz ve hakaretlere rağmen Adnan Menderes nezaketini asla bozmamıştır. Adnan Menderes, idam edilmeden önce cuntacılara hitaben yazdığı mektupta onlara dargın olmadığını belirtiyor.

       Her ne kadar idam edilmişlerse de hiç kimse onların suçlu olduğuna inanmamaktadır. Onlara verilen iade-i itibar da bunun bir göstergesidir. Adnan Menderes ve ekibinin ezanı aslına döndürmesi, onların hesabına iyilik olarak yeter de artar bile.

       İçimi acıtan bir iki nokta daha var ki yazmadan geçemeyeceğim. İdamdan dokuz gün sonra Menderes'in evine gidilerek evin kapısına idam hükmünün bir suretinin asıldığı ve idam edilirken kullanılan ip, idam gömleği, cellât, imam ve son gün yiyip içtiklerinin parasının eşi Berrin Menderes'ten alındığı çok sefer dile getirilmiştir.

       Menderes ve arkadaşları idama giderken metanetlerini korumuş ve bıraktıkları mektuplar da bu millete ne kadar sevgiyle bağlı olduklarını göstermiştir. Başbakan Adnan MENDERES mektubunda şöyle diyordu:

       "Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki 'Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir.' İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok.

       Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz?

       Şunu da söyleyeyim ki milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950'de olduğu gibi kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes'in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir.

       Buna rağmen duam sizlerle beraberdir."

       Fatin Rüştü ZORLU ise mektubunda, "Bir ve beraber olun. Allah'ın takdiratı böyleymiş. Hizmet ettim ve şerefimi daima muhafaza ettim. Anne! Sevdiklerimi muhafaza edin ve Allah'ın inayetiyle onların huzurunu temin edin. Hepinizi Allah'a emanet eder, tekrar üzülmemenizi ve hayatta berdevam olarak beni huzur içinde bırakmanızı rica ederim. Allah memleketi korusun." ifadelerini kullanmıştır.

       Dünyadaki bütün iyi niyetli insanların mahkeme heyetinin vereceği kararla ilgileneceğini, kararnamede ve iddianamedeki söz konusu maddelerin kendisini ilgilendiren bir yönü olmadığını dile getiren Hasan POLATKAN, "Bu kararınızı da kendisine inanan insanlara has, tam bir huzur ve imanla karşılamaya amadeyim. Tanrı kararlarınızda size yardımcı olsun ve sizi kararlarınızda isabetli kılsın." ifadelerini kullanmıştır.

       Tüm bu ifadeler tarihe geçmiş, insanlara metanet ve vatan sevgisinin ne derece önemli olduğunu, bu kararların ne kadar haksız yere alındığını da açıkça göstermiştir.

       Bir başka garabet ise 27 Mayısın Hürriyet ve Anayasa bayramı olarak ilan edilip kutlanmasıdır ki 12 Eylül 1980 darbesine kadar devam etmiştir. “27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı, 27 Mayıs Darbesi sonucu Millî Birlik Komitesi tarafından Türkiye'de ilan edilen eski resmî bayram. 3 Nisan 1963 tarihinden 1982 Anayasasının yürürlüğe girmesine kadar yirmi yıla yakın bir süre Türkiye'nin resmî bayramlarından biri olarak kutlanmıştır.”                                                                                                                                            ( https://tr.wikipedia.org/wiki/27_May%C4%B1s_H%C3%BCrriyet_ve_Anayasa_Bayram%C4%B1 )

       Bu günkü Hükümet Yassıada’yı ‘Demokrasi ve Özgürlük Adası’na dönüştürerek tarihe önemli bir not düşmüştür. Her ne kadar asılan bu insanlara iade-i itibar yapılmışsa da bu, giden kişileri bir daha geri getirmeyecektir. Rabbimden Adnan MENDERES ve arkadaşlarına rahmet diliyorum.

5 Yorum

Dr Nihat Bengis

Dr Nihat Bengis

28 Mayıs 2020
Güzel tespitler ve önemli bir hatırlatma

Cengiz Köprüsak

Cengiz Köprüsak

29 Mayıs 2020
Hükümete yaptığı bu işten dolayı teşekkürler. Allah Adnan Menderes ve diğer bakanlara rahmetiyle muamele eylesin

Elif Naz

Elif Naz

29 Mayıs 2020
Yakın tarihimizle ilgili az ama öz bilgiler, teşekkür ederim, kaleminize sağlık.

Havva Erkılıç

Havva Erkılıç

04 Haziran 2020
Kaleminize sağlık

Erol Elmas

Erol Elmas

30 Haziran 2020
Allah o günleri bir daha yaşatmasın

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri