Ahmet Avanlıer

Biz Kime Benziyoruz ?

BİZ KİME BENZİYORUZ ?

Geçen sene bu vakitlerdi,
Gençlik Merkezinde liseli kardeşlerim ile “Değerler Eğitimi” sohbetinde idik…
Zekâları ve heyecanları gözlerinden okunan, geleceğimizin emanetçileri gençlerimiz ile bir arada olmak, onlara bir şeyler anlatacak, bir derdi paylaşacak olmak her zaman olduğu gibi üzerimde farklı bir sorumluluk ve heyecana sebep oluyordu. Kullandığımız kelimeler, beden dilimiz, kuracağımız cümlelerin ehemmiyeti de artıyordu haliyle.
Konuyu açmak ve muhabbete gençleri de ortak etmek amacı ile şöyle bir soru ile başladım sohbete,
“ Sevgili gençler, şu kapı açılsa ve daha önceden tanımadığımız bir adam elinde şuanda mevcut sayımız kadar Hristiyanların sembolü olan haç ile içeri girse ve bizlere dese ki; - gençler müsaadeniz ile size şimdi Hristiyanlığı anlatacağım ve sunumum sonunda bu elimde gördüğünüz haçları sizin boynunuza takacağım, inananın bunu siz isteyeceksiniz. Dese ne yaparsınız ? “
O an salondaki hareketlenmeyi görmeliydiniz dostlar sanki kuvvetli bir dinamitin fitilini ateşlemişçesine o babayiğit gençlerin gözleri çakmak çakmak oldu ve sıra ile söz alarak her biri bir şey söyledi.
Kimi – Hocam o adamın cümlesini bitirmesine izin vermem atarım pencereden aşağı.
Bir diğeri – bu soruyu bize sormaya cesaret edecek adam daha doğmadı hocam ağzını burnunu kırarım gafilin.
Bir başkası – hocam söylemesi ayıp o haçları alır onun münasip bir yerine monte ederim. (gülüşmeler)
Buna benzer gençlik heyecanı ve ortamın hassasiyeti ile verilmiş ince cevaplar…
Sonra bu pırıl pırıl gençlerle konuyu açmaya başladık,
“- Maaşallah arkadaşlar, hassasiyetinize hayran oldum, dedim ve müsaadeniz ile birkaç soru daha sorayım mesela bu güzide topluluğumuzda Elhamdülillah 5 vakit namazımı eksiksiz kılıyorum diyenler bir el kaldırsın bakalım.”,
“- şimdide bizim evde asla yılbaşı kutlaması veya hazırlığı olmaz diyenleri bir görelim.”
“- sevgililer günü, anneler günü…. Vs günlerden bahsedelim size neyi ifade ediyor?”
“- şimdi birbirimize seslenme, hitap ve kullandığımız argo kelimeler üzerine konuşalım.”
“- moda diye giydiğimiz önü yırtık kot pantolonlarımızdan, acayip kesilmiş saç kesimlerimizle kimlere özendiğimizden veya benzediğimizden birkaç kelam edelim.”
“- hadi bakalım her birimiz en sevdiğimiz dizi film ve karakterlerden bahsetsin, kimi örnek aldığımızı, siz nasıl diyorsunuz “idol mü ?” işte ondan bahsedelim.”
Tarih, müzik derken her açılan konuda o ilk baştaki keskin bakışlar yavaş yavaş yerini düşünmeye, başlar yavaş yavaş öne düşmeye, mahcup ifadeler çoğalmaya başlamıştı ki konuyu şöyle toparlayıp bitirmeyi uygun gördük.
“- Sevgili gençler hani sohbetimizin başında kapıdan içeri giren, o pencereden attığımız, ağzını burnunu kırdığımız, elindekileri uygun yerine monte edeceğimiz adam vardı ya… muhabbetimizin seyrine bakılırsa dediklerini yapmış ve biz bunun farkında bile olmamışız…şu an sizlerin o gül yüzlerindeki işte bu mahcup bakışlar bile geleceğe dair en büyük umudumuz arkadaşlar, siz içinizdeki cevheri biliyorsunuz, tarihimiz ve medeniyetimizin temsilcileri ve mirasçıları olarak üzerinize düşen görevi aslında çok iyi biliyoruz… yapmamız gerekenleri anladığınız gün ki o gün bugün olur inşallah gençliğimiz, toplumumuz, değerlerimiz üzerine oyun oynayanlar mağlup olacaklardır. Sizleri çok seviyor ve önemsiyoruz.”

Kıymetli dostlar,
Şimdi sizlere bir anekdot aktararak ve bir soru sorarak bitirmek isterim yazımı,
1935 Yılında Kudüs’te yapılan bir misyonerlik konferansında Rahip Samuel Zwemer konferansa katılanlara şöyle sesleniyordu,
“ Sizden Müslümanları Hristiyan yapmanızı istemiyoruz, sizin göreviniz Müslümanları İslam dininden uzaklaştırmak… Doğumlarından ölümlerine kadar hiç haç takmasınlar, klişeye gitmesinler, vaftiz olmasınlar ama bir Hristiyan gibi yaşasınlar.”
Aradan geçen 85 yıla baktığımızda, Müslüman âlemindeki eğilimlere, beğenilere, yönelimlere baktığımızda… Yılbaşı telaşını, piyango heyecanını, sevgililer günü garabetini, kılık kıyafetimizdeki evrilmeyi, kesinlikle bizi temsil etmeyen kutlamalarımızı, düğünlerimizi, eğlencelerimizi gördüğümüzde samimiyet ile sormak lâzım kendimize;
“Biz Kime Benziyoruz….”
Kalın Sağlıcakla
Ahmet AVANLIER / 23.12.2020

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri