Ahmet Avanlıer

Çöplüğe Dönmüş Beyinler

ÇÖPLÜĞE DÖNMÜŞ BEYİNLER

Gizemi, bilinen ve bilinmeyen mucizevi gerçeklikleri ile…
Düşünebilme, yorum yapabilme, duygusal karar verebilme kabiliyetleri ile…
Hafıza kayıtları, ileriye dönük planları, sevinç, hüzün, endişe, korku yönetiminden sorumlu olması ile…
Kısacası vücut ve zihinsel fonksiyonlarımızın düzenleyicisi bir “yönetici” olarak tanımlayabileceğimiz beynimiz,
Bugün birçok işi aynı anda yapabilen teknolojileri, saniyenin çok çok altında işlem hızına sahip elektronik cihazlar
ve buraya yazmakla sığdıramayacağımız yüzlerce, binlerce şaşırdığımız işleri yapan şaşılası beynimiz,
Hayır için kullanıldığında bizi kahraman, şer ve kötülük için kullandığımızda ise bizi câni yapan beynimiz,
Kıymetini bildiğimizi sandığımız ama çok hor kullandığımız kıymetlimiz, beynimiz…

Sevgili arkadaşlar, böyle bir giriş yapmaya ihtiyaç duydum. Çünkü, zamanla harabeye çevirdiğimiz adeta ne aradığımızı bulamadığımız darmadağınık bir odaya dönmüş belki de yaydığı kötü kokular ile artık etrafına zarar veren bir “çöplüğe dönmüş beyinlerimizi” daha iyi anlatabilmek için önce kıymetini ifade etmek istedim.

Son zamanlar sıkça duymaya başladığımız, gelişmeleri kaçırma sendromu (fomo, fear of missing out) diye tanımlanan bir rahatsızlıktan bahsetmek istiyorum. Okuduğum birçok makale ve bilimsel araştırmada klinik tedavi alması gerekecek düzeyde hasta sayısının düşündüğümüzden çok daha fazla olduğunu gördüm. Belirtilerini ve tanısını okurken kendimin ve etrafımdaki birçok kişinin adını koymadığımız bu hastalığın birer mağduru olduğumuzu fark ettim.

Mesela, sosyal medyadan ayrı kaldığınız süre içerisinde birçok haberi kaçırdığınızı hissediyorsanız,
Cep telefonunuzun şarjının bitmesi ve iletişiminizin kesilmesi sizi aşırı mutsuz ve tedirgin hissettiriyorsa, bu sürede size ulaşamayacaklarını ve bunun neticesinde işlerin kötü gideceğine inanıyorsanız,
Mesaj yazdığınız birisinin mesajınızı görmesine rağmen size hemen cevap yazmaması sizi olumsuz düşüncelere sevk ediyor ve bu sizde sebepsiz bir kırgınlığa sebep oluyorsa,
Fikrinizin değerini sosyal medyada aldığınız beğenilerle ölçmeye başladı iseniz,
Arkadaş sayınızı sizi takip edenlerin sayısı olarak algılamaya başladı iseniz,
Ardı arkası kesilmeyen binlerce bildirim mesajlarının hepsinin sizinle alakası olduğunu düşünüyor ve bir şekilde okumanız gerektiğine inanıyorsanız,
Kolayca ulaşabildiğiniz, alanında kariyer yapmış ünlü diye tabir edilen kişilere attığınız mesajlar ile sitem eder, trip yapar hale geldi iseniz,
Kendinizi her konuda söz sahibi, yerine göre futbol otoritesi, yerine göre ekonomi uzmanı, kim bilir belki de savaş stratejileri uzmanı zannetmeye başladı iseniz,
Her 5 dakikada bir mesajlarınızı, sosyal medya hesaplarınızı, maillerinizi kontrol etmeye başladı iseniz ve çoğunlukla bir önce kontrol ettiğiniz gibi buluyorsanız, korkarım sizin de beyniniz çöplüğe dönmüşve kendiniz için fomo teşhisi koyabilirsiniz.

Sevgili dostlar, adına teknoloji dediğimiz, çağ ile yarışmak dediğimiz, günü ve gündemi yakalamak dediğimiz ama dozunu bir türlü tutturamadığımız bir gerçekliğin ürünüdür bu rahatsızlıklar. Kullanıp çöp kutusuna gönderemediğimiz, işimize asla yaramadığı ve belki bizi hiç ilgilendirmediği halde kullandığımız, sahiplendiğimiz bilgiler. Hâz ve hız odaklı yaşadığımız ve hiçbirini sindirmeden tükettiğimiz değerler, yaratılış formatımıza uymayan sonradan yüklemeye çalışan harici bellekler ve ilave edebileceğimiz sizlerce de mâlum onlarca sebep neticesinde sahip olduğumuz “çöplüğe dönmüş beyinler”

Bütün bu yazdıklarımızdan, etrafı ile ilgilenen biri olmayalım, dünya yansa da umurumuzda olmasın sonucu çıksın istemiyoruz elbette. Aksine, içinde yaşadığımız ve tamamladığımızda her bir saniyesinin hesabını vereceğimizi bildiğimiz bu fani alemde bizlere bahşedilen en büyük hazine olan ”Zamanı” nerede, nasıl ve ne şekilde geçirdiğimize dikkat edelim diyoruz. Dedikodudan öteye gitmeyecek söylem ve eylemler ile ömrü tüketmek yerine, ömrümüze katma değer katacak işler ve uğraşlar derdinde olalım. Şikayet eden değil, düzelten, onaran, ıslah eden olalım.

Yaradan’ın bize bahşettiği bu kıymetli nimeti, “BEYNİMİZİ” adeta bir çöplük gibi değil, değerli hazinenin olduğu mücevher sandığı haline getirelim inşallah.
Nasıl ki günümüzde ağzımızdan giren birçok gıda midemizi rahatsız eder, hasta eder endişesi ile yediğimize, içtiğimize dikkat ediyor isek aynı şekilde gözümüzden ve kulağımızdan giren olumsuzluklar, ahlaksız görüntüler, bâtıl düşünceler ve fitneler de beynimizi hasta eder, kalbimizi karartır. Beynimizi kokuşmuş bir çöplüğe çevirir.
Hülâsa dostlar, hem midemiz ve beden sağlığımız için yiyip içtiklerimize hem de akıl ve ruh sağlığımız için beynimize ve kalbimize aldıklarımıza dikkat edelim.
Rabbim cümlemizi istikametten ayırmasın. Kalın sağlıcakla…

Ahmet AVANLIER / 12 Aralık 2021
[email protected]

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri