AV. FEVZİ KONAÇ

Reis Gider... Kumu Kalır !!!

REİS GİDER… KUMU KALIR!!!

Bir şehre Cumhurbaşkanı gelirse neler olur? Yıllar yılı gördüğüm şey Reis milletinin gönlünü yapar, yeni projelerden bahseder ve hasret giderilir. Ancak bir tabir vardır ya “Sel gider, kumu kalır” diye, onun gidişinden sonra konuşulanlar hep dikkatimi çekmiştir. Kimi zaman şahitlik ettiğim şey şu ki; onu misafir eden şehrin önderleri, yerel idarecileri, mülki amirleri şehrin insanını bu ev sahipliği sırasında yaptıkları ile üzer, kırıp/dökerler. Kıymetli bir arkadaşımın tespitiyle söylersem “Reis her gittiği şehirde bu tip adamlar yüzünden büyük ihtimal partili/partisiz fark etmeden %1-2 inisiyatif kaybeder” demişti.

Bu tespit doğru olabilir mi? izah edeyim…

Cumhurbaşkanımız elbette ülkemizin en önemli insanıdır. Ama o da nihayetinde seçilmiş biri olarak milletin temsilcisi, vekilidir. Asıl ise millettir. Bu ahengi yıllar yılı tutturduğu ve vatandaşının bire bir içinde olduğu için milletinin gönlünde taht kurmuştur. Aklımın erdiği günden beri takip ederim. Özelde Kayseri’de, genelde tüm ülkede devlet erkanının geldiği şehirlerde bir kriz yönetimi söz konusudur. Valilik, Emniyet, Belediyeler, Devlet Kurumları ve şehrin bürokrasisi ile birlikte şehrin yetkili siyaseti adeta bir kriz yönetir gibi teyakkuza geçer.

Kapatılacak yolardan, geçilecek güzergahlardan, yenilecek yemekten, poz verilecek kişiler ve yerler tek tek hesap edilir. Şehre yapılanlardan, yapılacaklara kadar devletin en önemli makamına brifing vermek ve milletin huzurunda söylemesi uygun olan şeyleri, şehrin beklentilerini eline tutuşturmak adeta hayat memat meselesidir. Hoş görün ama göze girmek, göz doldurmak, açılış sayısını yüksek tutmak ve şehri Cumhurbaşkanına olabildiğince şirin göstermek için canhıraş bir maraton yaşanır. Allah var Kayseri’miz de, eksikleri ve yapılamayanları ile birlikte bu konuda kaliteli bir şehrin tüm vasıflarını taşır.

Bunlar yapılırken bu kadar teyakkuza gerek var mı?

Cumhurbaşkanımızın şehrimize son gelişi ile ilgili öyle şeyler duydum ki; bunun bir kısmını burada satırlara dökmem uygun olmaz. Ama bire bir şahit olanlardan dinlediğim kadarıyla sanki bir savaş havası içinde bir ziyaret planlaması yapılmış. Sayın CB canı canımız, hayatı hayatımız ve elbette güvenliği namusumuzdur. Ama bu kadarı da fazla (!) denilecek şeyler duyunca, bu tedbirlerle ilgili kimi/kimden koruyorsunuz? demeden edemiyor insan. Cumhurbaşkanlığı koruma ve protokol görevlileri öyle bir hava estiriyor ki, zannedersiniz geldiği şehirde herkes potansiyel düşman Reis’e. Reis gelmeden onun ekibinin rüzgarı geliyor adeta şehre. Yollar, güzergah, programın yapılacağı yerler tek tek geziliyor. Tehlike arz etme imkanı olan bütün hususlar didik didik ediliyor. Şehrin yerel iradesi hoş görülsün ama neredeyse adam yerine konulmuyor. Kimse dinlenmiyor. CB gelmeden gelen ekip gittiği yerlerde öyle bir hava veriyorlar ki, zannedersiniz onlardan başka hiç kimse sevmiyor Reis’i.

Koruma tedbirleri normal ama töhmet yüklemek anormal!!

İçinden geçtiğimiz konjonktürde Reis’imizin üst düzey koruma altında olması gerektiğini bile bilecek kadar aklım var hamdolsun. Ama anlamadığım şey onun gelmesinden üç gün önce bile şehirde estirilen hava ve gerilen sinirler. Evinden, işinden uzaklaştırılan insanlar ve resmi görevliler var. Devletin resmi görevlisine bulunduğu iş yeri tören alanına yakın diye zorla üç gün işine gelmemesi emrediliyor. Ailesi ile birlikte üstelik. Ne gerekçe var ne de makul bir izah. Anlaşılabilir bir şey değil. İnsanları töhmette bırakmak ve kendisinden bile şüphe duyar hale getirmeye kimsenin hakkı yok. Bıraksanız CB için hayatını ortaya koyacak, hatta 15 Temmuz’da meydana ilk çıkan bu insanlara yapılan muamele revayı hak mıdır? sormadan geçemiyorum.

Reis her ne kadar AK Parti kongresi için şehrimize gelmiş olsa da, hepimizin baş tacı hepimizin Cumhurbaşkanımızdır. Ve bir şehir sadece bir parti teşkilatından ibaret de değildir. Milletin CB’dan bu kadar uzak tutulması bir yana, garip tedbirler bir yana, pandemi (ki bu gerekçe kısmen haklıdır) nedeniyle parti ileri gelenlerinin ve yerel idarecilerin bile CB yaklaşabildiğini düşünmüyorum. Eskiden bilirim, şehre birçok gelişinde Cumhurbaşkanımızla, sivil toplum örgüt buluşma toplantıları yapılırken bile akredite uygulanır, hoşa gitmeyen dernek ve vakıflar toplantılara davet edilmezdi. Reis toplumun bir kesiminden izole edilirdi. Bu çifte standart bile kimi zaman elde edilen fayda ile kırılan kalpler mukayese edildiğinde şehrin moraline negatif izler bırakırdı.  

Cumhurbaşkanımızın son Kayseri ziyareti nedeniyle istişare ettiğim birkaç kardeşimin içindeki burukluğa tercüman olmak adına söylemek isterim ki; gönül yapmaktan bahseden Cumhurbaşkanımızın tersine, onun geldiği şehirde hazırlık ekibi ve şehrin yerel idaresi ne kadar çok gönül yıkıyor, kalp kırıyor, bir kısım insanları incitiyor… keşke Cumhurbaşkanımız bilebilse ve görebilse idi.

Son söz; bu millet kimilerine rağmen, kraldan çok kralcılara rağmen, kaba ve ötekileştirici tavırlara rağmen, adam yerine konulmamasına rağmen Reis’i seviyor. Ama kırılan kalbinin hüznünü de bir kenara not ediyor. Bu da biline…

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri