AV. FEVZİ KONAÇ

Satılık Kalemler veya Ruhlar...!!!

SATILIK KALEMLER VEYA RUHLAR...!!

Birkaç gündür ülkemizdeki kimi medya kuruluşlarının Amerika’daki bir vakıftan para aldığı haberleri dolaşıyor. Ruşen Çakır başta olmak üzere bir kısım gazetecilerin “fonlandığına” dair para miktarları paylaşılıyor. Milletimiz ise bu konuda sanki böyle bir olay bu ülkede ilk kez yaşanıyormuş gibi tepki veriyor. Yakın tarihimizde benzer o kadar çok olaya şahit oldum ki, bu haberler bana çok tanıdık geliyor doğrusu.

Daha dün gibi hatırladığım 28 Şubat sürecinde kalemini ve medya kuruluşunu, dönemin etkili güçlerinin ve askerin emrine kiralamayan ve satmayan (sürece aslanlar gibi direnen kalem erbabını tenzih ederek) kaç gazeteci kalmıştı? bilemiyorum. Emirle atılan manşetler, sipariş üzere yazdırılan yazılar, seçilmişlere ayar çekmeye çalışan köşe haramileri ve ihale peşinde koşarken elindeki medya gücünü silah gibi kullanan aşağılık medya patronları vardı. İçerideki bu gazeteci müsveddelerinin iplerini elinde tutan dışarıdaki ağababaları artık herkesçe bilinen gerçekler. Kendi ülkesinin ayağına çelme takmak için “kimliğini bir türlü öğrenemediğimiz üst düzey askeri yetkilinin” borazanlığını yapan yalaka, kiralık ve aşağılık gazetecikleri unutmak mümkün olabilir mi?

O dönem ülkenin değişim ve dönüşümünü istemeyen iç ve dış güçler, sivil iradeyi ve milleti harekete geçirmenin, darbelerden daha uygun olduğunu düşünmüş olacaklar ki, her ne kadar adı literatüre postmodern darbe olarak geçse de, direkt darbe yapmak yerine, milleti seçilmiş iktidara karşı topyekün ayaklandırmanın yolu olarak “satılık kalemleri” pardon “satılık ruhları” kullanarak iktidarı indirmeyi ve milleti korkutmayı başarmışlardı. Bu son yaşanan skandalı şöyle okumak benim gibi düşünenlerin aklına mutlaka gelmiştir. Aradan geçen 25 yıldan sonra 28 Şubat sürecinde konuşulmasına bile tahammül edemedikleri birçok meselenin bugün çözüme kavuşmasından ve gelişmelerden rahatsız olanlar var. İşte bu fonlamayı; 15 Temmuz Darbe girişiminden istediklerini alamayan iç ve dış mihrakların, eski bir yöntemi hatırlayarak yani köşe tutup, yazı karalayıp geçinen ve her şeye müsait olanların cebine üç beş kuruş koyarak 28 Şubat’taki gibi ülkede kaos oluşturulabilir mi? denemesi olarak görüyorum.

Aslında alışık olduğumuz bir işleyişe neden bu kadar tepki verdik anlamlandıramıyorum. Şaşkınlığımızın sebebi ne olabilir diye düşünürken, kendimce bulduğum bir çıkış yolu elbette var. İşbirlikçilik ve taşeronluk devri bitti zannediyorduk galiba. Anlaşılan o ki; bunun hala geçerli bir işleyiş olduğunu görmenin hayal kırıklığı bizdeki. Yine sipariş haberler, yine suni gündemler, yine aleyhe köşe yazıları ve kafa karıştırarak karmaşa çıkarmanın denemelerini görmenin şaşkınlığı üzerimizdeki.

Bu satılmış kalemlere elbette dikkat kesileceğiz. Bir suç varsa bunun hesabını hukuken soracağız. Dış bağlantılı bu girişimlerin temel niyetlerini çözerek ülkemiz aleyhine tüm girişimlerin boğazını sıkacağız. Bu yaklaşımlar bir hukuk devletinin hukuk kuralları dahilinde hesap sorması gereken meseleler bunu gözden kaçırmayacağız. 24 Temmuz 1908’de basına sansürün kaldırılmasına atfedilen Gazeteciler ve Basın Bayramı vesilesiyle, ülkede basına sansür var havası estirenlere prim vermekten kaçınacağız. Ülkesinde özgürlük talebiyle istediğini yazan çizenlerin işlediği suçlar yargı önünde iken, sadece gazeteciliği nedeniyle tutuklandığı ve yargılandığı imajı verilen işbirlikçileri ve yurt dışına kaçanları unutmayacağız. Başkalarından para alarak, tabiri caizse yemlenerek, beslendiği ellerin tetikçisi olarak işlev gören bu gazetecilerin özgürlük taleplerindeki iki yüzlülüğü ibretle takip edeceğiz.

Biliyorum ki bir gazetecinin muhalif fikirleri olmasının doğal olduğunu kabul etmeyen olamaz. Ülkesinin menfaati adına bunu yapması zaten görevidir. Milletinin hissiyatına tercümanlık eden her yerli fikir bana göre değerli ve saygındır. Zaten gazetecinin görevi de kamu adına hesap sormak ve yetki sahiplerini rahatsız etmektir. Buraya kadar sıkıntı yok. Ancak başkalarının talepleri ve yönlendirmesiyle, uluslararası plan ve projelerin taşeronluğunu yapmak, ülkesinin üzerindeki hain emellere yardım ve yataklık etmek, yalan yanlış haberlerle milleti yönlendirmeye çalışmak kabule edilebilir değildir. Böyle yapanların, kalemlerini dış güçlerin menfaatleri için kullananların sattıkları tek şeyin kalemleri değil, aslında ruhları olduğunu gözden kaçırmayacağız.

Tüm bunları yaparken kendi öz eleştirimizi yapmayı da ihmal etmeyeceğiz. Daha hafızalarda tazeliğini koruyan ve güya kendi cenahımızdan sayılan bir kaç gazeteci üzerinden yaşananlar, kirli ilişkiler ve mide bulandıran iddialar ortada iken bu özeleştirinin şart olduğunu görüyorum.

 

Kıymetli dostlar yanlış mı düşünüyorum bilmem ama vatanımızın geleceği ve bekası adına bu kirli ilişkiler içerisinde olanları ve kirli ittifakları deşifre etmekten daha önemli olan birşey daha var; o da Cumhuriyetin ilanından bu yana milleti ezen anlayışa hizmet etmek adına “kalemini güce amade kılan ve satan” bu anlayışın bütün kokuşmuşluklarına rağmen, biz temiz kalabildik mi? biz hak olanı hakkıyla temsil edebildik mi? onların gün gibi aşikar gerçeklerin ve başarıların üzerini örttükleri gibi, bizde sırf aidiyet bağımız gereği bazı hata ve yanlışları görmezden gelerek, üstünü örterek onlara benzedik mi? sorularını kendimize sorabilmektir. Bu büyük bir erdemdir ve bu erdemi yakalayabilmek önemlidir diye düşünüyorum. Tüm bu sorulara verilecek cevaplarda, vicdani bir iç huzuruyla “hayır asla onlar gibi olmadık, hak ve hakikatın, hata ve yanlışlarımızın üzerini örtmedik, dünyalık hiç bir menfaat için kalemimizi ve yüreğimiz kimselere satmadık” diyebiliyorsak, işte adamlık burada gizlidir. Müslümanca duruş böyle olmalıdır ve bu duruş kınadıklarımıza benzememeyi gerektirir. Selam olsun hakkı hak bilip hakka tabi olanlara, batılı batıl bilip batıldan uzak kalanlara...25/07/2021

                                                                                               

1 Yorum

Mustafa KÜÇÜKTE

Mustafa KÜÇÜKTE

04 Ağustos 2021
Kaleminize sağlık

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri