Mustafa Dündar

Transhümanizm Ve Lgbt

TRANSHÜMANİZM VE LGBT

            Transhümanizm ve LGBT içerisinde pek çok ayrıntıyı barındıran bir konu. Bu yazımda çok ayrıntıya girmeden belirli noktalara vurgu yaparak kısa ve açık bir şekilde açıklamaya çalışacağım.

Hakkında birçok tanım yapılan transhümanizm kısaca “insanın zihinsel ve fizyolojik olarak geliştirilmesi süreci” olarak tanımlanabilir.

            Transhümanistler şu anki insanın yetersiz olduğu ve geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Gelişen teknoloji ve yapay zekâ karşısında ilkel kaldığı düşünülen İnsan 1.0’ın yani homo-sapiens’in aşılması gerektiğini ve hemen her yönden daha üstün durumda olan İnsan 2.0’a yani post-human’a geçilmesi gerektiğini savunuyorlar. Teknolojik ve biyolojik yollar ile İnsan 2.0’ın mümkün olacağını ifade etmektedirler.

            Transhümanistler tasavvur ettikleri bu insanın daha uzun ömürlü, daha sağlıklı, daha zeki, daha duyarlı olacağını düşünmektedirler. Hedefi post-human’a ulaşmak olan transhümanizmin “insanı” biyolojik insan değil, ancak robotumsu insan ya da insanımsı robot olabilir. Transhümanistler şu anki insanı yetersiz, eksik ve kusurlu bir varlık olarak görmektedirler. Böyle düşünmelerindeki en büyük etken evrimci ve agnostik bir yapıya sahip olmaları.

            Transhümanizm aslında antroposantrik (insan merkezci) düşüncenin tezahürüdür. Antroposantrizm, insanı her şeyin merkezine koyar. Evrendeki her şeyin ya insan için ya da insana hizmet etmek için var olduğunu söyler. Bu düşünceye sahip insanlar yani kendilerini her şeyin merkezine koyan insanlar ölümsüzlüğü bulma gibi yollarla daha üstün yetilere, özelliklere sahip olmak isterler.

            Evrimsel sürecin bir parçası olarak görülen transhümanizm, hümanizmden posthümanizme geçiş aşamasıdır. Transhümanizm bugün çıkmış bir şey değil, uzun zamandır hem teorik hem pratik olarak üzerinde çalışılan bir konudur. Sanatta da kendisine yer bulan transhümanizm birçok roman ve filme konu olmuştur. Teknolojiyi kullanarak insanın zihinsel, biyolojik olarak geliştirilmesini amaçlayan; yaşlanma, hasta olma gibi istenmeyen yönlerini bertaraf etmeyi hedefleyen bir akımdır. Homo-sapiens sürecinin artık tamamlandığı, bu sürecin aşılması gerektiği ve artık Homo-sibernetekus’a oradan da Homo-deus sürecine geçilmesi gerektiğini savunan bir akımdır. Bu evrimsel süreç olarak değerlendirilmekte, temelini oradan almakta ve bu sürecin ise teknoloji ve yapay zekalar ile hızlandırılması gerektiği savunulmaktadır. Her şeyiyle süper olan “süper insan” a artık ulaşılması gerektiği düşünülmekte ve “transhuman”ın bu noktada bir geçiş insanı olduğu ifade edilmektedir. 

            Yapay zekâ çalışmaları, insansız araçlar, Neuralink gibi çalışmalar aslında bu sürecin birer parçasıdır. İlerleyen süreçte yapay zekâ hemen her yerde karşımıza çıkacak. Bunu söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Transhümanistler çalışmalarına süratle ve pes etmeden devam ediyorlar ve günümüzde gerçekleşen hadiseler de gelecek hakkında tahminde bulunmak için referans oluyor.

            İnsanımsı robotlar, cyborglar, humanoidler…

Bir cerrahtan çok daha iyi ve başarılı ameliyat yapabilen cerrah robotlar, bir muhasebeciden daha sağlam hesaplar yapabilen ve kayıt tutabilen muhasebeci robotlar, bir şoförden çok daha iyi araç kullanabilen ve kaza yapma oranı çok düşük olan şoför robotlar (ya da insansız araçlar), bir garsondan daha yetenekli olan ve kusursuz sunum yapabilen garson robotlar, bir avukattan daha güzel savunma yapabilen, bir hakimden daha isabetli kararlar verebilen avukat vehakim robotlar… Yargı alanında bunun somut örneği de bulunmaktadır; 4 hukukçunun, 4 günde, %20 hata çıkararak karara bağladığı dosyayı 1 yapay zeka, 4 saatte, %4 hata ile karara bağlamıştır.

            Yapay zekanın sahada bu kadar etkin olarak kullanılması ise birtakım endişelere yol açmaktadır. Hemen her şeyin yapay zekâ ile, robotlar ile yapılması durumunda işsizlik sorununun nasıl çözüleceği hem transhümanistler hem de transhümanizme karşı olanların sorun olarak gördüğü bir durumdur. Bazı transhümanistler bu konunun “öjeni” ile çözülebileceğini ifade etmektedirler. Bu duruma uyum sağlayamayan insanlar bir şekilde hayata devam edemeyecekler… Böyle düşünenler olmakla birlikte bu durum çok açıktan dile getirilmemektedir. Daha çok LGBT, toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinden tartışmalar yapılmaktadır.

            Transhümanizme karşı olan yazarlardan bazıları LGBT’nin desteklenmesi ile transhümanizm arasında ilişki olduğunu ifade etmektedir. Transhümanist sürecin ve yapay zekaların bir sonucu olabilecek işsizlik sorununun LGBT ile çözülebileceği düşünülmektedir. İnsana olan ihtiyacın azalmasına rağmen insan nüfusunun artması sorun teşkil ediyor şeklinde düşünülmektedir. İşsizlik, yoksulluk, açlık büyük bir kaosun çıkmasına sebep olabilir. Bu yüzden insan nüfusu azaltılmalı. Transhümanizm karşıtı bazı yazar ve düşünürler eşcinsellik ile üremenin azaltılacağını, cinsel ihtiyaçların eşcinsellik üzerinden üreme olmadan da giderilebileceğini ve bu yolla insan nüfusunun artmasının önüne geçilebileceğini uzun vadede ise azaltılabileceğini söyleyerek LGBT ile tarnshümanizm arasında ilişki olduğunu ifade etmektedir. Yani LGBT’nin desteklenmesinin ve teşvik edilmesinin altında yatan nedenin “insan nüfusunu azaltmak” olduğu düşünülmektedir.

            Transhümanistlerin hedefe giden yolda gerçekleştirmesi gereken eylemlerden birisinin de insan nüfusunu azaltmak olduğunu şu şartlar altında söylemek mümkündür. Şu an dahi insan nüfusu onlar için çok fazla ve mutlaka azaltılması gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında BBC’nin iklim değişikliği ile mücadele için çocuk yapılmaması yönünde yayınladığı belgesel de bu açıdan değerlendirilebilir mi? Olaylara parça parça değil de bir bütün halinde bakmak aslında daha net sonuçlara ulaşmamızı sağlayacaktır.

            Öyle ya da böyle bir sürecin içerisindeyiz. Bir plan ve bu planı tıkır tıkır işletenler var. Biz gözümüzü de kapatsak, kulağımızı da kapatsak gerçekler değişmeyecek. Herkes bir plan kurar, Allah’ın da bir planı vardır ve Allah plan kuranların en hayırlısıdır.

            Bizim için önemli olan bu süreçte nerede duruyoruz, ne yapıyoruz, ne kadar çalışıyoruz… Bu süreç için söyleyecek sözümüz olmalı. Müslümanlar olarak süreci tam manasıyla anlayıp çözümler, alternatifler üretmeliyiz yoksa yarın iki kelam etmek için dahi çok geç olabilir.

            Benim elimden gelen şu an okumak, yazmak ve en yakınlarımdan başlayarak anlatmak. Peki senin?

            Hepimiz elimizden gelenin fazlasını yapmaya gayret edelim.

Vesselam.

Not:Konu ile ilgili detaylı araştırma yapmak isteyenler için tavsiye web sayfası: http://www.muharrembalci.com/

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri