Mustafa Dündar

İlahi Adalet Ve Müslümanlar

  İLAHİ ADALET ve MÜSLÜMANLAR

  Allah’ın, insanı halife olarak yaratması nedeniyle insana vermiş olduğu birtakım vazifeler vardır. İnsanların bu vazifeleri layıkıyla ifa etmesi gerekir lakin insanoğlu, bu görevleri, kendisine emredene havale ediyor. Örnek ile anlatmak gerekirse Allah, yetimin, yoksulun hakkını vermemizi, onları koruyup kollamamızı emrediyor. Müslümanlar ise kendisine verilen bu vazifeyi yerine getirmekten imtina ederek vazifeyi, kendisine verene rücu ediyor ve “Allah’ım sen yetimi, yoksulu kolla, onların hakkını tastamam ver” diyerek dua ediyor. Böyle yaparak Müslüman şahsiyet, vazifesini yerine getirmiş sayılmıyor elbette. Bu durum Müslümanların kendini kandırmasından, tembellik yapmasından ve kendine dokunmayan yılanı bin yaşatmasından başka bir şey değil!..

  Allah’ın insana, Müslümanlara vermiş olduğu görevlerden biri de yeryüzünde adaleti tesis etmektir. Kur’an’da birçok yerde adil olmak, adaletten ayrılmamak gerektiği vurgulanıyor. Mamafih Müslümanların özellikle adalet noktasında vahim bir halde olduğunu söylemek gerekir!.. Müslüman, dünyada adaleti tesis etmek için çalışmak, mücadele etmek zorunda! Namazlardan sonra Allah’a “Allah’ım sen zalimlere fırsat verme, sen adaleti hâkim kıl” diyerek dua etmek ile görevini ifa ettiğini zannetmemeli. Buradan dua etmenin önemsiz olduğu gibi bir sonuç çıkarılması son derece hatalı olacaktır. Zira bir Müslüman, duanın önemini bilir, dua etmenin elzem olduğunu bilir, Furkan Suresi 77. Ayetten haberi vardır… Ancak Müslüman, sadece dua ederek kendisine verilen vazifeden kurtulamayacağını da bilir. “İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle (ona karşı kin ve nefret beslesin). Bu ise imanın asgarî gereğidir” hadis-i şerifinden haberi vardır Müslümanın. Kendisine verilen vazifeleri fiilen ifa ederken aynı zamanda Allah’a dua eder, Allah’tan yardım ister Müslüman şahsiyet. Olması gereken budur! Yoksa “başımıza ne geliyorsa Allah’tan geliyor”, “adaleti sağlamaya Allah’ın gücü yeter”, “ilahi adalet tecelli eder” diyerek köşesine çekilemez Müslüman! Zira insanlığın başına gelen musibetler kendi eliyle yapıp ettiklerindendir. Adaleti tesis etmek için çalışmayan, mücadele etmeyen Müslümanların da zulüm görmesi kaçınılmazdır. Bu durum ilahi adaleti, kendi tembelliğinin bahanesi haline getiren Müslümanlara karşı ilahi adaletin tecelli etmesidir aslında! Allah yeryüzünde adaleti bizim elimiz ile tesis etmek istiyor! Yoksa elbette Allah’ın her şeye gücü yeter… Müslümanlar, tembelliği bırakmak ve görevlerinin farkında olarak yaşamak mecburiyetindedir!

  Müslüman profil, çalışkan bir kimliğe sahiptir. Mücadele eder, sorgular, cihatçı bir tarafı vardır. Kendisine verilen görevleri, tekrar Allah’a havale edemez ya da yattığı yerden bir kurtarıcının gelmesini bekleyemez! Gördüğü kötülükler karşısında gözünü kapayamaz, haksızlıklar karşısında sessiz kalamaz, adil davranmayanlar karşısında öylece duramaz!.. Yeryüzünde adaleti tesis etmek için canla başla çalışır, çalışmak mecburiyetindedir! Zira adaletin olmadığı yerde insan nefes alamaz. Adalet, bir toplumun oksijenidir, can suyudur!  Allah zaten hesap soracak diyerek koltuğuna çekilemez. İlahi adalete sığınarak zulümler karşısında sessiz kalamaz! Dilsiz şeytan olmayı kendine yakıştıramaz. İlahi adaleti kendi tembelliğine kalkan olarak kullanamaz!

  Allah mutlaka hesap soracak. Ahirette, yapıp ettiklerimizin hepsinin hesabını vereceğiz. Adaleti tesis etmek üzere yaptığımız iş ve eylemlerimizden de hesaba çekileceğiz ve en ufak bir haksızlık olduysa şayet onun da hesabını vereceğiz. Zira Allah El-Adl’dır ve mutlak ilim sahibidir. Mutlak ilim sahibi ve adaletin bizzat kendisinin karşısında gerçekleştirmiş olduğumuz tüm iş ve eylemler, artı ve eksi yönleriyle birlikte, kül halinde değerlendirilecek ve bir kusur, eksiklik var ise şayet ilahi adalet onu telafi edecektir. Mutlak adil bir karar verilecektir ve kimsenin kimsede hakkı kalmayacaktır! Dünyada mutlak anlamda adalet sağlanamasa bile ilahi adalet telafi edecektir!..

  Yapıp ettiklerimizden hesaba çekildiğimiz gibi yapabilecekken yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceğiz muhakkak. Yeryüzünde adaleti tesis etmek ile mükellef olan insanoğlu eğer adaleti tesis etmek için çalışmadıysa, ilahi adalete sığınmak ile yetindiyse onun da hesabını verecek ve ilahi adalet tecelli edecek. Adaleti sağlamak için çalışmadığı için zulüm gören insanların hepsinin hesabı sorulacak, kendisine verilen vazifeyi yerine getirmeyen insandan…

  İlahi adalet tecelli edecek, Allah elbette hesabını soracak, mutlak adalet hâkim olacak lakin bizler dünyada ne yapıyoruz, Allah’ın bize vermiş olduğu vazifeyi ne kadar yerine getiriyoruz, halife olmamızın hakkını ne kadar veriyoruz? Adalet ile hükmetmeyen yöneticilerden ne kadar hesap soruyoruz? “Onların adaletsiz davranması, onları bağlar” diyerek kendi sorumluluğumuzdan kurtulamayız. Zira ortada bir haksızlık varsa, ucunun bize dokunmasını beklemeden tepkimizi göstermeli ve elimizle, gücümüz yetmezse dilimizle düzeltmeliyiz; bunlara imkânımız olmazsa kalbimizle mutlak surette buğzetmeliyiz. Ancak evvela elimizle ve dilimizle düzeltmek için çaba harcamalıyız! Aksi takdirde tembelliğe kaçmış oluruz!...

  Adalet kavramının pek konuşulmadığı, adaleti tesis etmek için canla başla çalışılmadığı, hak kavramının yerini menfaate bıraktığı günümüzde adalet için çalışan, mücadele eden, haksızlık karşısında susmayan, tepkisini kınayıcıların kınamalarından çekinmeden dile getiren cesur yüreklere selam olsun!..

 Unutmayalım;

Hesabını sormadıklarımızın da hesabını vereceğiz.
Yapabilecekken yapmadıklarımızın da hesabını vereceğiz.
Allah’ın bize vermiş olduğu görevleri yerine getirmediğimiz için de hesap vereceğiz.

Vesselam.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri