- 19 Haziran 2025 - -YENİ- CAHİLLİĞE DAİR BİR ÖNSÖZ…
- 12 Haziran 2025 - ESAS MESELE NE?
- 31 Mayıs 2025 - DÜŞÜNCE KOZASI BU YAĞMUR…
- 23 Mayıs 2025 - NİYET, KAPASİTE VE VİZYON…
- 14 Mayıs 2025 - SIRADANLAŞMAK…
- 05 Mayıs 2025 - GELİŞMİŞLİK STANDARTLARI…
- 25 Nisan 2025 - BİR AVUÇ PETROL…
- 18 Nisan 2025 - ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY VAR MI?
- 09 Nisan 2025 - MEDENİYET, TEKNOLOJİ, YABANCILAŞMA
- 27 Mart 2025 - -YENİ- ŞEHİR VE ŞEHİRLEŞME…
- 19 Mart 2025 - TURİZM VE KALKINMA
- 12 Mart 2025 - GARİPSENECEK BİR DURUMDU BU.
- 05 Mart 2025 - İNSAN BU YA...
- 28 Şubat 2025 - YÜZEYSEL NETİCELER…
- 19 Şubat 2025 - MESELE YÜK ALMAK…
- 13 Şubat 2025 - SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ…
- 06 Şubat 2025 - KURAKLIK, DEPREM VE SAVAŞLAR
- 01 Şubat 2025 - AİLE, BOŞANMALAR VE TESPİTLER…
- 25 Ocak 2025 - MESELE, BUNDAN MI İBARET?
- 16 Ocak 2025 - BİLGİNİN FAY HATTI (1)
- 08 Ocak 2025 - -YENİ- ARABESK KÜLTÜR…
- 02 Ocak 2025 - COĞRAFİ SİYASET…
- 26 Aralık 2024 - İLETİŞİM VE ULAŞIM…
- 18 Aralık 2024 - İKLİM MÜLTECİSİ
- 11 Aralık 2024 - KÜRESELLEŞME VE SORUNLAR…
- 05 Aralık 2024 - KİM NE ANLADI?
- 28 Kasım 2024 - TEŞBİHTE HATA VAR MI?
- 21 Kasım 2024 - İKLİM VE ÇEVRE…
- 15 Kasım 2024 - SIFIR HATA…
- 06 Kasım 2024 - KÂĞITTAN BARDAK…
- 31 Ekim 2024 - BEŞERİYET ŞUURU…
- 26 Ekim 2024 - DÜNYA MANZARALARI…
- 16 Ekim 2024 - İNSANIN ALACASI…
- 09 Ekim 2024 - UZUN BİR YAZI…
- 01 Ekim 2024 - CÜMLE ARTIĞI...
- 25 Eylül 2024 - ÖZNE ASLINDA KİM?
- 16 Eylül 2024 - SÜREÇ Mİ? SONUÇ MU?
- 07 Eylül 2024 - USTANIN MESELESİ…
- 23 Ağustos 2024 - MÜLKİYET DURUMU…
- 14 Ağustos 2024 - BÜTÜN BU SÜREÇ…
- 08 Ağustos 2024 - NE YAZIK Kİ…
- 31 Temmuz 2024 - SAKIN ŞAŞIRMA…
- 24 Temmuz 2024 - DUR… ZEMİN BOŞ.
- 15 Temmuz 2024 - YENİ NORMALLERİMİZ…
- 05 Temmuz 2024 - PLATONİK İLHAM…
- 26 Haziran 2024 - RİVAYET ODUR Kİ…
- 22 Haziran 2024 - EKONOMİK COĞRAFYA’NIN TEMELLERİ
- 12 Haziran 2024 - TURİZM VE FARKINDALIK EĞİTİMİ…
- 05 Haziran 2024 - SONUÇTA; BİR BAKIŞ AÇISI…
- 29 Mayıs 2024 - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BİR KRİZ Mİ?
- 23 Mayıs 2024 - KIRSAL KALKINMA VE ŞEHİRLEŞME
- 16 Mayıs 2024 - KURAKLIK VE KALKINMA
- 07 Mayıs 2024 - KASİSTEN KAÇMA! YAVAŞLA…
- 29 Nisan 2024 - BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ DERKEN…
- 23 Nisan 2024 - BU HANGİ PARAMETRE…
- 16 Nisan 2024 - TURİZMİN ÜÇ A’SI…
- 10 Nisan 2024 - SONUÇTA İNSANIZ…
- 03 Nisan 2024 - TURİZM FAALİYETİ VE GELECEĞİ
- 26 Mart 2024 - TAHTA YAŞ GALİBA…
- 13 Mart 2024 - ALKIŞ BİR BAŞARI MI?
- 07 Mart 2024 - REALİTE VE ÜTOPYA…
- 29 Şubat 2024 - NE YAPARSIN?
- 22 Şubat 2024 - BİR MEVSİMİN ANATOMİSİ…
- 14 Şubat 2024 - DÜNYANIN DEVİR SAATİ…
- 08 Şubat 2024 - DURUN KALABALIKLAR…
- 02 Şubat 2024 - HABERLER BAŞLIYOR…
- 23 Ocak 2024 - FAY HATTI NE YA DA NE DEĞİLDİR?
- 17 Ocak 2024 - TARİHİN NOT DEFTERİ…
- 10 Ocak 2024 - BU HİKAYEYİ DAHA ÖNCE OKUDUNUZ…
- 03 Ocak 2024 - COĞRAFYA EĞİTİMİ GEREKLİ Mİ?
- 27 Aralık 2023 - SUYUN ARKASINDA Kİ GEÇİT
- 20 Aralık 2023 - Geçmeyen Akçe…
- 15 Aralık 2023 - Kayıp Aranıyor…
- 07 Aralık 2023 - Asrın Bilmecesi Bu…
- 01 Aralık 2023 - Yerleşim Birimleri Ve Medeniyet Anlayışı
- 21 Ekim 2023 - Tele Takılan Kamlumbağa
- 06 Ekim 2023 - Bu Bir Hastalık mı ?
- 13 Eylül 2023 - Ekmeği Fırından Almak Lazım
- 03 Eylül 2023 - Madenciliğin Ülke Geleceğindeki Yeri…
- 17 Ağustos 2023 - Öykünün Tamamı Bu Olsa Gerek…
- 12 Ağustos 2023 - Bu İnanılmaz Bir Başarı…
- 03 Ağustos 2023 - Sosyolojik Bulgu ve Neticeler…
- 27 Temmuz 2023 - Ormansız Köyün, Susuz Çeşmesi…
- 20 Temmuz 2023 - Bu Maydanozu Kim Yetiştirdi?
- 15 Temmuz 2023 - A Noktasından B Noktasına.
- 06 Temmuz 2023 - Düşüncenin Özeti Niteliğinde…
- 14 Haziran 2023 - Dünya Tiyatrosu… Bir Bulmaca
- 07 Haziran 2023 - Coğrafi Birikim ve Tarih…
- 01 Haziran 2023 - Yapbozun Parçaları
- 25 Mayıs 2023 - Eleştirinin Mahiyeti Üzerine…
- 17 Mayıs 2023 - Bir Şiir ve Bir Resim
- 11 Mayıs 2023 - Bak Buraya;”Konu Önemli.”
- 04 Mayıs 2023 - Üç Satır Cümle “H2o”
- 27 Nisan 2023 - Kırk Yıllık Hatır…
- 19 Nisan 2023 - “Çöl” Kavramı Üzerine…
- 13 Nisan 2023 - Söz, Tekrara Düştü…
- 07 Nisan 2023 - Astronomik Bilginin Seyri…
- 30 Mart 2023 - Taş Bulun…
- 23 Mart 2023 - Hava Durumu: Rüzgârlı
- 16 Mart 2023 - Doğru Soru, Cevap Buldurur.
- 09 Mart 2023 - “Ve” Bağlacı Bile, Bağlayamadı.
- 01 Mart 2023 - Gündem Dışı…
- 23 Şubat 2023 - Bilginin Fay Hattı…
- 16 Şubat 2023 - Gündem: Son Dakika
- 08 Şubat 2023 - Deprem Hususunda Unutmayın… Ne Yapmalıyız?
- 03 Şubat 2023 - Bir Fotoğraf, Bir Doğa ve Bir Şehir.
- 25 Ocak 2023 - Not Düşelim: Derdimiz Ne?
- 30 Aralık 2022 - Turizm Ve Doğaya Bakış Üzerine…
- 20 Aralık 2022 - Konu: Göç... Not Alın.
- 10 Aralık 2022 - Bitmeyen Ne...
- 24 Kasım 2022 - Noktanın Cümledeki Yeri
- 10 Kasım 2022 - Coğrafyanın Hikayesi

MEHMET TOPUZ
-YENİ- BİR YAZ MEVSİMİ…
BİR YAZ MEVSİMİ…
Bir yaz mevsimi… Yüksek dağlar kıştan kalma soğuğun titremesiyle üşüyordu. Hava bulutların etkisiyle karamsar bir ruh haline bürünmüştü. Uzun bir yolculuğa çıkmak gibi telaşın arifesinde sessiz sakin vedalaşmalar kendisini adımlara bırakmıştı. Ve belki de gurbette olmanın sılaya olan yolculuğundan çok uzaktaydı insan.
Şehrin merkezinde kalabalık selinin tam ortasında bir an duraksadı. Asfalttan gelen bunaltıcı sıcak havanın etkisiyle araçların beklemekle ilerlemek arasında yol aldığını birazdan kararmış gökyüzünden düşme ihtimali olan bir damla yağmurun beklentisi ile adım adım ilerliyordu. Koskoca kış mevsimi kendisini yaz mevsimine bırakmış. Sıcaklıkların yer yer eksi dereceleri gördüğüne şahitlik etmişti. Ve geçmeyen ne var ki; diye kendi kendine söyleniyordu. Yaz mevsimi de gelir, kış mevsimi de geçer, bazen zorluklar kolaylaşır ve bazende dert denilen derdin dert olmadığını anlar diye düşünüyordu insan.
Yaz mevsimini karşılayan beşeriyet orta kuşakta yaşamanın iklimsel telaşından bir nebze uzaklaşmış gözüküyordu. Bir kış mevsiminin kalıntılarını konuşuyordu insanlar. Zirai dondan sonra insanlar meyve vermeyen her bir ağaç için bakımlarını tamamlama gayretine düşmüştü. Belki umut tam da böyle bir şey idi. Umut; hayata dair bir beklentinin de el kitabı idi belki. Bir bardak çay içme düşüncesi ile bir çay ocağında bir bardak çay içmenin telaşında gelecek bir bardak çayı beklemeye başlamıştı.
Tabi bir yandan kendi dertlerine ya da dert edindiklerine dalmıştı beyni. Ve binlerce insan var demek ki her insanın bir derdi var diye kendi içinden söyleniyordu, bir bardak çayını yudumlarken. Aslında insan neyi dert edineceğini bilmiyordu. Çünkü dert sandığının dert olmadığını başka insanların dertlerine kulak verdiğinde anlıyordu. Aradan geçen vakit diliminde hafiften yağmur damlaları aracın camına düşmeye başlamıştı. Yağacak bir damla yağmur dahi sıcak hava kütlesinin biraz daha serinlemesine neden olmuştu. Ve radyo da çalan türküye hafiften ses verdi.
Beşeriyetin kendi içinde yaşadıkları durumu bir radyo kanalında bir haber bülteninden dinlemeye başladı. Beşeriyet diyordu; insanlık kavramından uzaklaştı. Savaşlarda masum insanların öldürüldüğü bir dünya galiba anlamlandıramadığı, bir değeri olmayan ve düzensizlikten beslenen düzen bu mu? Nasıl olurda, Filistin’ de insanlığın katliamına dünya sessiz kalabilirdi. Beşeriyet insanlığa karşı galiba bir mücadeleye girişmişti. Beşeriyetin, kapitalist ve materyalist anlayışına insanlığı, masumiyeti, merhameti, vicdanı kurban etmekte ne demekti.
Ve günlerce konuşan insanlar, yerelin gündemi elbette farklıydı. Derdi olan insanlar ve bir ekmek mücadelesi, koşuşturmaca ve yaz mevsiminin bunaltıcı etkisinden uzaklaşma gayretinde olup tatil yapma anlayışına evrilen düşünceler. Hepsi ama hepsi bir yaz mevsiminin kendi içinde yer edinen düşünceleri idi. Ve bunlar insana dair idi.
Ve bir teyze ile yaşlı bir amca; dertlerini anlatıyorlardı. Kim sahip çıkardı insanın derdine… Aslında beklemedikleri bir yerden imtihan olmuşlardı. Yaşın ilerlediğini dert ve sıkıntıların ağır geldiğini gençlikte ise bir şekilde katlanıldığını söylüyorlardı. Dinledikçe, bir yaz mevsiminin bunaltıcı havasında motive edici ifadelerinde artık bir önemi olmadığını anladı o an. Dinlerken bir yandan beyninde bunu düşünüyordu. İnsan yaş aldıkça ifadelerin de artık kıymet takdirine dair bir olumlu düşüncenin dahi önemi kalmıyor demek ki, demekten de kendisini alamadı. Elbette herkesin bir derdi vardı.
Vakit ilerliyor; fakat insanların beyinsel aktivitelerine dair bir gelişme olup olmadığını da üslubundan anlıyordu insan. Yaş ilerliyor, tarlalar sararmaya yüz tutmuş; bir yaz mevsiminin ağaç gölgesinde seyreden aksı, sonbahara doğru ilerliyordu. Ve herkesin derdi kendine büyüktü.
Sağlıcakla kalın…
Henüz Yorum yok