MEHMET TOPUZ

-YENİ- SÜRESİZ NAFAKA

SÜRESİZ NAFAKA…

Bu konu ile ilgili bir çalışmanın olduğu söyleniyordu. Çalışmaya başlanmadan önce acep ola raf ömrünü mü tüketti. Yani yer yer bu mağduriyet durumunun gerçekliği üzerinden devşirilmek istenen ne? Aile kavramı siyasetin konusu mu? Buradaki mağduriyet durumu bir başkası için hak mı? Burada Alev Alatlı’nın sözüne yer vereceğim. “Her yasal hak, helal değildir.” Diyordu. Bu konu ile ilgili yerelde ciddi tepkiler söz konusu… Bunu benim biliyor olmam galiba bir şey değiştirmeyecek. Çünkü yerel de anlaşılmayan şu; ne yapılmak isteniyor? Hala çözülmesi gereken bir konunun sürüncemeye bırakılmasından amaç ne? Bunu anlatmakta fayda var insanlara. Yetkililerin bu konuda biz bunu bunun için ya da şu sebeplerle yapmıyoruz demeleri faydalı olacaktır.

İşin garip tarafı ise ne yazık ki yatırmadığın ya da yatırmakta zorluk çektiğin nafakadan dolayı verilmiş olan hapis cezası… Üzerinden yılların geçmesine rağmen fiili ve resmi ayrılık sürecinin yaşanması ve bu süreçte haklının haklı olamadığı ve bir ayrımcılık durumundan kaynaklı ve galiba bunu bir fırsat bilme anlayışına evrilmiş bu durum ne yazık ki toplumsal birliğin bütünlüğün bozulmasına neden olmuştur. Görüneni anlatmak galiba kimseyi rahatsız etmez; etmemelidir de. Ne demek süresiz ömürlük bir nafaka anlayışı, ya da dünyanın hangi ülkesinde bu var. Ya da bu böyle olunca batıya çevrilen yüzler için halkta batılı bir anlayışa mı sahip olacak?

Bu böyle olmamalıydı. Burada eksik hala toplumun belki bu anlayışa sahip olmaması ya da hala bir olgunluk sürecini yaşamadığı varsayımı üzerinden bir şeyler demekte mümkün değil. Çünkü yeni bir millet ya da yeni bir teşekkül de değiliz. Fakat ne yazık ki bu anlamda yeni oluşmuş, milletsel bağları zayıf toplumları mı örnek almaya devam ediyoruz? Tarihimiz boyunca aile kavramının önemini bilen ataerkil bir toplum yapısının dinamikleriyle mi oynanmaya çalışılıyor; soruyorum. Ne yapılmak isteniyor.

Daha da ötesi baba kavramının içeriğine dair bütün parametrelerin içini boşaltmaya çalışmak, toplumun tarih boyunca süzülüp gelen bütün parametrelerini ortadan kaldırmak bir çağdaşlaşma niteliği mi taşıyor? Ne demek bu. Dahası toplumdaki nafakadan kaynaklı, mal varlığı paylaşımından kaynaklı cinayetler, niçin görmezden geliniyor? Soruyorum.” İnsanı yaşat ki devlet yaşasın;” diyen bir mirasın temsilcileri olarak bizler bu anlayışla nereye doğru gidiyoruz.

Aile kavramının bütün niteliksel özelliklerini, niceliksel ağırlığının mahkeme salonlarına taşınması, anne babası ayrı yetişen neslin akıbeti kimseyi ilgilendirmiyor mu? Tv kanallarında yaşanan kavgalardan, nafaka sorunlarından, cinayetlerden kimsenin haberi yok mu? Yasaları kendine fırsat bilip insanların kaderiyle oynayanların vebalinin korunması ne anlama gelmekte? Galiba herkes bir başkasına sağır kesilmiş. Şunu mu demek istiyor yetkililer; ölen ölsün, anne babasından ayrı büyüyen nesil büyüsün, tv ekranlarında millet rezil kepaze olsun, mahkeme salonlarında kavgalar eksik olmasın, hapis yatan yatsın bize ne mi denilmek isteniyor? Denilmek istenmiyorsa bu memleketin bir evladı olarak; bu millete bir açıklama yapılması gerektiğini halk bekliyor.

Aile kavramı bir siyaset alanı değildir. Aile kavramı kapitalizmin parametresi de değildir. Ailenin dağılması ve bu dağılma sonucunda süresiz nafaka anlayışı ile güya bir istihdam alanı mı sağlanmak isteniyor? Amaç ne; herkes bu sorunun cevabını bekliyor. Yerele inin ve insanlara sorun. Yok, bu durum bir keyfe mazhar oluyorsa galiba denilecek ya da söylenecek söz kalmadı demektir. Çünkü hala ortada bir çözüm yok. Devşirme anlayışıyla bu iş gitmez. Yetkililere çağrımdır; bu konu ile ilgili çözüm merkezinde olanlar, toplumun kanayan yarasına el atması elzemdir. Duyan yoksa da yapacak bir şey yok. Biz ülkemizi, vatanımızı batıya şikâyet edecekte değiliz. Durumu anlattık, anlattığımızı bildiğinizi de biliyoruz. Fakat bu konu da çözüm üretilmemesi en büyük engel.

Sağlıcakla kalın…

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri