
Kayseri MAZLUM-DER ''Göç Politikasını Beraber İyileştirelim!''
MAZLUMDER, Sığınmacı Hakları Platformu ve ULFED olarak hazırladığımız ve Türkiye'nin göç
politikasını değerlendirdiğimiz raporumuzu tanıtmak amacıyla bir basın toplantısı düzenledik.
Göç Politikasını Beraber İyileştirelim!
MAZLUMDER, Sığınmacı Hakları Platformu ve ULFED olarak hazırladığımız ve Türkiye'nin göç
politikasını değerlendirdiğimiz raporumuzu tanıtmak amacıyla bir basın toplantısı düzenledik.
Rapora ilişkin basın açıklaması Sığınmacı Hakları Platformu Sözcüsü Yıldız Önen tarafından
okunurken, raporun hazırlayıcılarından MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Ali Öner, Av.
Gülden Sönmez, Av. Abdulhalim Yılmaz ve Prof. Dr. Bekir Berat Özipek de göç politikasına ve
rapora dair görüşlerini ifade etti.
SIĞINMACI HAKLARI PLATFORMU, ULFED ve MAZLUMDER BASIN AÇIKLAMASI
"Türkiye'deki Mülteci Politikaları Aklıselime Dayalı ve Hukuka Uygun Bir Yaklaşımla
Yeniden Ele Alınmalı"
20 Haziran 2025, MAZLUMDER Genel Merkez / İstanbul
Türkiye’nin göç politikası, çok boyutlu bir olgu olarak göçün başarılı biçimde yönetilebilmesi
ve sorunları çözebilmesi için yeniden ele alınmaya ihtiyaç gösteriyor.
Bu bağlamda göç ve mültecilik olgusuna rakamların ve istatistiklerin ötesindeki hayatları,
uzun yıllardır bölgesel ve küresel krizlerin etkisiyle yerlerinden edilen insanları görecek bir
genişlikte bakmak gerek. Hak temelli yaklaşım, aklıselime dayalı bütünleşik bir göç yönetimi
açısından da bir gerekliliği ifade ediyor.
20 Haziran Dünya Mülteciler Günü vesilesiyle göç ve mültecilerle ilgili genel tabloyu ortaya
koymak ve alanda yaşanan başlıca sorunlara işaret ederek topluma ve karar vericilere bilgi
vermek amacıyla hazırladığımız raporu sunuyoruz.
Sivil toplum örgütlerinin, akademisyen ve hukukçuların katılımıyla hazırlanan bu rapor,
Türkiye’deki göçmen ve sığınmacıların durumlarını ve karşı karşıya oldukları sorunları gözler
önüne seriyor.
Bu rapor, göç politikalarının insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkeleri çerçevesinde yeniden
yapılandırılması gerektiğini ortaya koyuyor.
Sığınmacıların karşılaştığı bürokratik engellerden adaletsiz sınır dışı işlemlerine, ailelerin
parçalanmasından eğitim hakkının engellenmesine kadar çok sayıda yapısal sorun somut
örneklerle belgeleniyor ve çözüm önerileriyle birlikte kamuoyuna sunuluyor.
BU ÇERCEVEDE RAPORDA YER VERİLEN SORUNLAR VE ÖNERİLER ŞÖYLE ÖZETLENEBİLİR:
Sivil Toplumun ve Uzmanların Dahil Olduğu Yeni Bir Yönetim Modeli
Raporun en önemli vurgularından biri, göç yönetiminde sivil toplum kuruluşları,
akademisyenler, avukatlar ve doğrudan sığınmacıların katılımını içeren bütüncül bir yönetim
modeline geçilmesi gerekliliği. Bu kapsamda Göç Danışma Kurulu gibi yapıların
işlevselleştirilmesi ve şeffaflık öneriliyor.
Yargı Kararlarının Uygulanmaması ve Keyfi Uygulamalar
Raporda en çok vurgulanan sorunlardan biri, bazı göç idaresi personelinin yargı kararlarını
tanımaması ve keyfi uygulamalara imza atması. Mahkeme kararlarına rağmen geçici koruma
statüsünün iptal edilmesi, aile bütünlüğünü tehdit eden sınır dışı kararları ve keyfi tahdit
kodları bu kapsamda ele alınıyor. Özellikle, “adli vakaya karışma” gerekçesiyle yapılan sınır
dışı işlemlerin, şikâyetçi olan veya mağdur durumdaki kişilerin de cezalandırılmasına yol
açarak adalet duygusunu zedelediği belirtiliyor.
Avukata Erişim, Savunma Hakkı ve Bilgilendirme Eksiklikleri
Sığınmacıların temel haklara erişiminde en büyük engellerden biri, avukata erişimin
kısıtlanması ve yeterli bilgilendirme yapılmaması. Geri gönderme merkezlerinde (GGM)
avukat görüşmeleri kısıtlı sürede, gizlilikten uzak ve sıklıkla tercüman desteğinden yoksun
olarak gerçekleştirildiğinin altının çizildiği raporda, savunma hakkının etkili şekilde
kullanılması için barolarla iş birliği içinde kalıcı çözüm önerileri sunuluyor.
Gönüllü Geri Dönüşün Zorla Sınır Dışı Etmeye Dönüşmesi
GGM’lerde tutulan kişilere gönüllü geri dönüş formu imzalatılması, çoğu zaman baskı altında
gerçekleşiyor. Bazı durumlarda, kişiler hakkında devam eden yargılamalara rağmen sınır dışı
işlemleri uygulanıyor ve bu kişiler ailelerinden, işlerinden, hayatlarından koparılıyor. Oysa
gerçek bir “gönüllülük” için bağımsız bir gözlemci eşliğinde sürecin yürütülmesi ve kişinin
özgür iradesiyle karar verebilmesi gerekiyor.
Eğitim ve Sağlık Hakkının Engellenmesi
Başta deprem bölgesinden olanlar olmak üzere kayıtlı oldukları iller dışından başka illere göç
eden çocukların okullara kabul edilmemesi, raporda yer alan önemli bir insan hakkı ihlali
olarak dikkat çekiyor. Benzer şekilde, sağlık hizmetlerine erişimde kimlik durumu ve yol izni
gibi prosedürel gerekçelerle engellemeler yaşanıyor. Bu tür uygulamaların, özellikle çocuklar
ve engelli bireyler açısından telafisi imkânsız sonuçlara yol açtığı vurgulanıyor.
GGM’lerde Kötü Muamele ve Şeffaflık Eksikliği
GGM’lerdeki fiziksel koşullar, kamera kayıtlarının yetersizliği ve kötü muamele iddialarının
soruşturulmaması, raporda açık bir biçimde belgeleniyor. Kör noktaların giderilmesi, tecrit
uygulamalarına son verilmesi ve şiddet iddialarının etkin biçimde soruşturulması yönünde
somut öneriler sunuluyor. Ayrıca bu merkezlerin bağımsız denetim mekanizmalarına açık hale
getirilmesi gerektiği belirtiliyor.
Kamuoyunu, karar vericileri ve medya temsilcilerini bu çerçeve metni dikkatle incelemeye
ve mültecilere yönelik her türlü ayrımcı uygulamanın karşısında durmaya davet ediyoruz.
Rapora ulaşmak için
https://drive.google.com/file/d/1fG8HqJ24EwhqzuyD4wkWFP2oMXaJWhAI/view?usp=shari
ng
Henüz Yorum yok