ADNAN KALKAN

SINAV SONRASI DİJİTAL BAĞIMLILIK VE PSİKOLOJİK BUNALIM

Yoğun Sınav Çalışması Bitince Öğrenci Boşa Düşüyor ve Dijitale Kapılıyor
Aylarca süren sınav hazırlığı, stres, deneme sınavları ve bazen gece geç saatlere kadar süren çalışmalar sona erdiğinde birçok öğrenci kendini boşlukta hissediyor. Sabah kalkacak bir sebep, akşam kapanacak bir kitap, çözülmesi gereken bir test kalmayınca genç zihin “şimdi ne yapmalıyım?” sorusuyla baş başa kalıyor. Bu boşluk hali, çoğu zaman sosyal medyada geçirilen saatlerle ya da dijital oyunlarla doldurulmaya çalışılıyor. Ne yazık ki bu durum, uzun vadede daha büyük sorunlara zemin hazırlıyor. Günlük 10 saati geçen ders çalışma süresi sınav sonrasında koca bir boşluk oluşturuyor. Bu boşluk meşguliyet ile dolmayınca önce can sıkıntısına, sonra bunalıma ve ardından bağımlılığa sebep olabiliyor.

Dijital Oyun ve Ekran ile Nöropsikolojik Zarar Görüyor
Zihinsel yorgunluğun ardından kontrolsüz dijital içerik tüketimi, beynin ön bölgesinde ciddi tahribatlara neden olabiliyor. Bilimsel çalışmalar, uzun süreli dijital ekran maruziyetinin dikkat eksikliği, hafıza zayıflığı, karar verme güçlüğü, sosyal izolasyon ve duygusal dengesizlik gibi nöropsikolojik sorunlara yol açtığını gösteriyor. Özellikle sınavdan sonra dijitale yönelen gençlerde bağımlılık riski ciddi oranda artıyor.

Boşluk Hissi Psikolojik Bunalımlara Dönüyor
Sınavdan çıkan bir gencin tek ihtiyacı “rahatlamak” değildir. Çoğu genç, “ben şimdi ne yapabilirim?” sorusuyla yüzleşmeye başlar. Çünkü sınav, uzun süre boyunca hayatın merkezine yerleşmiştir. Hedef ortadan kalkınca bir tür anlamsızlık, yetersizlik ve kimlik bunalımı ortaya çıkar. Eğer bu süreç iyi yönetilmezse depresyon, anksiyete, sosyal içe kapanma gibi ciddi psikolojik sorunlar baş gösterebilir.

Fıtrat Boşluk Kabul Etmez
İnsan, yaratılışı gereği meşguliyet ister. Zihin ve kalp boş kaldığında, zararlı olanla dolmaya meyillidir. Bu, fiziksel bir gerçek olduğu kadar psikolojik bir gerçektir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “İki nimet vardır ki insanların çoğu onların kıymetini bilmez: Sağlık ve boş vakit” buyurmuştur. Bu sözü gençliğin yaz dönemine uyarlarsak: Boş bıraktığımız gençlik, ya ekranla ya da bunalımla doldurulur.

Mutlaka Bir Meşgale Bulun
Sınav sonrası sürecin en kritik noktası, genci yeni bir uğraşa yönlendirmektir. Bu illa ki akademik bir çalışma olmak zorunda değildir. Yeter ki zihni oyalayan, yapılandırıcı bir faaliyet olsun. “Bırak dinlensin” mantığı, uzun vadede zarar verebilir. Çünkü genç, bir hedefi olmadan kaldığında kendi iç dünyasında boğulabilir. Oysa düzenli bir meşgale, hem ekranı hem de bunalımı uzak tutar.

Doğa ve Sanat ile Buluşturun
Yaz dönemi, doğa ile teması artırmak için harika bir fırsattır. Piknik, kamp, yürüyüş, fotoğrafçılık, resim, enstrüman öğrenme gibi faaliyetler gencin zihinsel dinginliğini artırır. Doğa, sadece bedeni değil ruhu da besler. Sanat ise bu anlamda fayda sağlar. Dijitalin soğukluğundan sıyrılan bir genç, kendi ruhuyla yeniden temas kurar.

Yaz Kur’an Kursları ve Kamplara Gönderin
Manevî gelişim, yaz tatilinin en önemli yönüdür. Yaz Kur’an kursları, hem değer aktarımı hem de ahlakî eğitim açısından güçlü bir fırsattır. Kur’an’la hemhal olan bir genç, hem zihnini hem kalbini temizler. İslami kamplar da hem disiplin hem sorumluluk kazandırır. Modern dünyanın gürültüsünden sıyrılıp fıtratla buluşmak için bu fırsatlar değerlendirilmelidir.

Kitap ile Hemhal Edin
Dijital ekranlar zihni paslandırırken, kitaplar ruhu işler. Yaz döneminde gençlerin her gün en az 30-60 dakika kitapla baş başa kalması teşvik edilmelidir. Özellikle gelişim, roman, dini metinler ve medeniyet klasiklerimiz zihinsel ve duygusal dengeyi yeniden kurar. Okuma alışkanlığı kazanan bir genç, anlamsal yolculuğa başlar.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri