MEHMET TOPUZ

-YENİ- DİJİTAL EĞİTİM…

DİJİTAL EĞİTİM…

Eğitimin geleceği ve sonrasına dair veriler tarih boyunca beşeriyetten insanlığa doğru bir kademe atlatma düşüncesiyle gündemdeki yerini korumaya devam etmiştir. Bu insanlığın beşeriyete yön vermesi düşüncesiyle her çağın içerisinde mevcut “geçmiş” ifadesi yerini korusa da sonuçta geleceğin tekelinden ve düşünce anlayışından da kurtulamamıştır.

İlk etapta şu kısmı bir tahlile tutmamız gerekmez mi? Ezberleri bozan bir tahlil anlayışını baştan söylemek isterim. Çünkü çağın içerisinde lumpen bir dijitalleşme süreci de sonuçta bir şaşkınlık halinin oluşmasında en büyük etken gibi durmaktadır. Fakat burada tahlile konu olması gereken yerin baştan söylemsel bir nitelikle çıkmaza girmiş olması en büyük engel olarak mevcut konumunu korumaktadır.

Mevcut konumunu isterseniz konuşalım. Burada teknoloji bağımlılığından kaynaklı eğitimsel bir kaygı söz konusu… Tabi bu işin sadece bir boyutu, fakat konuyu sağlık şartlarından, beyinsel anesteziden ve bulanıklık halinden bir takım sosyal medya reklamlarından konuyu ilerletecek olursak, bizi karşılayan sadece bir parametre değil. Ve ötesinde “gençlik nereye gidiyor.” ifadesinin çağrışımsal içeriğinden başka bir söylem de sosyolojik yönü itibariyle yeni bir sancı alanının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Burada elbette tarihsel söylem içerisinde, bir takım arayışlar gündeme gelmiştir. Geleneksel eğitim metotlarının geçmişteki başarısı ile gelecekte yer edinecek eğitimin detayına dair, sentez düşüncelerin ya da ithal edilmesi gereken fikrin sosyolojik yönü itibariyle bir numara büyük ya da küçük gelmesi sonuçta eleştirinin yapıcı olmayan tarafına yönelik eğilimi de artırmıştır. Burada tümel bir anlayışın dünya nezdinde takibi ile toplumların kendi değerlerinin niteliksel yönünün değeri bir çatışma konusu niteliği taşımaktadır. Olayın evrilme alanı ise, lumpen bir anlayıştan, aristokrat bir anlayışa doğru evrilme ve içi boş hayranlıkların kendi kültüründen habersiz bir düşüncenin oluşmasına neden olabilmektedir.

Ayakları yere basan bir eğitim anlayışının dünyaya açılması sürecin kendi gerekliliğidir. Şayet böyle bir anlayıştan uzakta tümelin tikele olan bir etki alanı ithal ise sonuçta abartılı bir hayranlığın ilk aşamasına da kapı aralayacaktır. Fakat bu geleneksel bir eğitim anlayışı olmadığı gibi modern de değildir. Çağın, çağdaşlaşmanın ve modernizmin ilk adımı olabilir düşüncesi ise yeni bir yanılgı alanı oluşturabilir. Burada modernizm kavramı ile modernite kavramlarının anlamsal değerinin bilinmesi gerekir. Eğitimin etki alanına dair… Mevzu anlayacağınız uzun…

Diğer yönüyle de artık ithal bir düşüncenin sahibi olmak için milyonlarca kilometre yol almanın anlam ve değeri kalmamış gibi gözükmekte... Çünkü düşüncenin pazar değeri dijital medya alanlarında, lumpen bir düşünce ile sonuçlarına bakmadan benimsenebilmekte ve insanların zihinsel haritasında yer edinmesi içten bile değil. Ve burada karmakarışık düşüncelerden oluşan bir zihin yapısının ayakları yere basmayan bir alanda yer edinmesi aslında kavramların yerli yerinde kullanılmasına dair en büyük engel teşkil etmektedir. Ve eğitimin iletişime olan etkisine dair yeni bir parametreyi de burada konuşabiliriz.

Yani kavramların dijitalleşmesi sonucunda yer edinen bir zihin ile dijitalleşmenin öncesinde yaşayan bir zihin arasında kopuklukların olması gayet normal gibi gözükmekte. Fakat dijitalleşmenin geçmişi gelecekten koparma anlayışı, birey nezdinde geçmişten gelen yolculuğun kültürel anlamda erozyona uğraması en büyük çıkmazlar arasında… Ve ani; lumpen bir dijitalleşme sonuçta birçok kırılma alanının oluşmasına neden olabilmektedir.

Sağlıcakla kalın.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri