AV. MUSTAFA İLHAN

-YENİ- EMEK SÖMÜRÜSÜ -2-

EMEK SÖMÜRÜSÜ -2-

Hak- iş Konfederasyonu genel başkanı Kayseri’deki bir toplantıda şöyle bir itirafta bulunmuştu.  Biz Konya’da Organize sanayide bir anket çalışması yaptırdık. Bu çalışma sonuçları Konya gibi bir şehirdeki adaletsizlikleri ortaya koyduğu için kendi çevremizden çok büyük tepki aldık. Bir daha da böyle bir çalışma yapmadık.

Kütüphanelerinizi kontrol edin bakalım İslami bir bakış açısı ile yazılmış ve “emeğin kutsiyeti” “ emekçinin hakları” sayılabilecek bir esere rastladınız mı? Varsa da bir elin parmak sayılarını geçmeyen sayıdadır. Lafa gelince kimseye söz vermeyenler işçi hakkı deyince sus pus oluyorlar.

Oysaki günümüzde vatandaşla yapılan anketlerin tamamında Türkiye’nin en büyük sorunu nedir diye sorulduğunda “ekonomi” başlığı liderliği kimseye bırakmıyor. Niye bizler emek lafından rahatsız oluyoruz. Dinimiz eksik midir ki bu konuda söz söyleyemiyoruz. Temel sorun kapitalist ekonomi ve insan öğüten çarklarında yatıyor.

Herkes biliyor ki paran kadar konuşursun. Paran yoksa söz hakkın yoktur. Peki, kim bu eksiklikleri, yanlışlıkları düzeltecek. 600 milletvekilinden hangisi işçidir. Hangisi memurdur. Hangisi köylüdür. Hiçbiri.

Filan var v.s. diye itiraz ettiğinizi duyar gibi oluyorum. Yok, o söylediklerinizin hiç biri (en azından bizim cenahta) söylediğiniz gibi değil. Niye mi? Milletvekili adayı olmak için zar zor geçinen işçi 50 -100 bin lira yatırabilir mi? Köylü yatırabilir mi? Yatıramaz. Seçim döneminde yapılan milyonlarca harcamayı yapabilirler mi? Yapamazlar. Hasbelkader bulsa çalsa yatırsa sıraya girebilir mi? Giremez.

Bir gazeteci tanıdığım üstelik 7 yıl önceki bir seçimde aday olmak için kendinden 500.000 TL istendiğini söyledi. Şimdiki rayiç 5 milyon olsa gerek. Kim bu parayı verip de aday olabilir.

Öyle ise “BU DÜZEN DEĞİŞMELİ

İş adamlarının, bilhassa müteahhitlerin, seçilene kadar avukat seçildikten sonra meslektaşlarını unutan ve ihale takipçiliği yapan avukatlar, doktorlar,  devletten tüm ihale alanlar aday olamamalı. Hem milletvekilliğine hem belediyelere hem de siyasi partilere üye aday olamamalı ki ülke de yolsuzluklar, adaletsizlikler son bulsun.

Öyle bir sistem kurulmalı ki işveren kazandığının yüzde bilmem kaçını yanında çalıştırdığı işçiye vermek zorunda olmalı. Öyle bir sistem olmalı ki çok çocuk yapmaktan korkan aile olmamalı çocuklarının tüm masrafları bu devletçe karşılandığı için çocuk yapmaktan korkmamalı.

Öyle adaletli bir vergi düzeni olmalı ki kimse vergi kaçırmasın. Tek bir vergi % 10 olsa ve hiç kimse vergi kaçıramasa, kaçırana kapatma ve hapis cezası olsa bu gün toplananın kat kat üstünde vergi toplanacağına eminim.

Meslek eğitimine önem verilmeli. Çırak okulları ilkokuldan sonra aktif olmalı.

Asgari ücret olmamalı. Çünkü asgari ücret 3-4 çocuklu bir aile için geçerli olmaz. Ailede çalışan sayısı ve masraflarına göre adaletli ve kademeli bir ücret belirlenmeli.

Bu konuda araştırma yapıldı mı bilmiyorum ancak dul kadın sayısı Türkiye’de kaç kişi bilen var mı? Bunlar ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları hiç düşünülüyor mu?  Niye tekrar evlenmekten korkuyorlar. Nasıl teşvik edilmeli.

Kendisine daha fazla kar kalsın diye pastanesine emekli işçi arıyor. Sigorta, vergi ödememek için. Öte tarafta kadınlar iş bulamıyor. Pastanede kadın kadar hangi emekli ya da erkek çalışabilir. Al bir kadını hatta dul kadını onu kötülüklerden korursun. Önceliklerde İslami bakış açısı bunu gerektirir.

İşçi 50 yaşın üzerinde ise iş bulamıyor. 50 yaşın üzerindekiler ev geçindirmiyor mu? Kira ödemiyor mu? Çocuk okutmuyor mu? İslami bakış açısında öncelik kimin olması gerekir dersiniz.

Batılı düşüncelerle emek değerlendirilemez. “İşçinin alnının teri kurumadan ücretini ödeme” düsturundan işçinin 2-3 aylığını ödemeyip, işyerini kapatıp, 2 ay sonra başka bir isimle başka bir işyeri açarak emek sömürüsü yapar hale geldik.

Kayseri’deki iş mahkemelerinin sayısı 10’a ulaşmış. İşçi emeğinin karşılığını alamadığı için mahkemeler çığ gibi dosyalarla dolmuş durumda. İş hukukuna bakan Kayseri İstinaf mahkemelerinde davalar ortalama 2-3 yılda sonuçlanıyor. İşveren parasını faize yatırsa mahkeme sürecini de katarsak 3-4 yıl sonra işçinin ücret alacağını paranın faizi dahi öder hale gelmiş.

Bu şartlarda evine ekmek götüremeyen işçinin hakkını sadece işveren değil mevcut kanun ve yapı ile hepimiz yiyoruz.  Allah bize iyi demez. Gönüllü Kültür Kuruluşları biraz da bu sorunlara el atsanız. Sizi de mi Hak-İş’e yaptıkları gibi mi yaparlar dersiniz.

Allah’a emanet olunuz.

                                                                                               Av. Mustafa İlhan
                                                                                              Kayseri Strateji Derneği Başkanı

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri