Prof. Dr. Derviş Boztosun: Merkez Bankası'nın Sıkışmışlığı: 11 Eylül Faiz Kararı Ne Olur?

Prof. Dr. Derviş Boztosun: Merkez Bankası'nın Sıkışmışlığı: 11 Eylül Faiz Kararı Ne Olur?

Eylül’de kritik önemli kararlar verilecek:
3 Eylül Türkiye enflasyonu
11 Eylül TCMB faiz kararı
15 Eylül CHP Kurultay davası
17 Eylül Fed faiz kararı
26 Eylül İmamoğlu davası. Bu durum gösteriyor ki Türkiye, yine kritik bir dönemeçte. 

Merkez Bankası, 11 Eylül’de faiz kararını açıklayacak. Piyasalar nefesini tutmuş durumda: Faiz indirimi mi, sabit tutma mı, yoksa yeni bir sıkılaşma sinyali mi?

Tüketimle Büyüyen Bir Ekonomi

Son açıklanan ikinci çeyrek büyüme verileri, tüketimle ivmelenen bir ekonomiyi işaret ediyor. Hanehalkı tüketimi yüzde 5’in üzerinde arttı. Yatırımlar canlı, kamu harcamaları ise daha sınırlı. Yani Türkiye’nin büyümesi, ağırlıklı olarak iç talep ve kredi kartı kanalıyla besleniyor. Kartlı harcamalardaki yüzde 50’yi aşan artış, bu tablonun en çarpıcı göstergesi.

Enflasyon Düşüyor Ama…

Evet, enflasyonda zirve geride kaldı. Temmuz’da yüzde 33,5, Ağustos’ta ise 32 bandına inmesi bekleniyor. Fakat hâlâ yüksek seviyelerdeyiz. Hele ki kur geçişkenliği bu kadar güçlü, ithalat talebi bu kadar diri iken, erken bir faiz indiriminin yaratacağı riskleri görmezden gelmek mümkün değil.

11 Eylül’de Ne Beklemeli?

Merkez Bankası’nın önünde üç seçenek var:

Faiz indirimi: İç talebi daha da körükler, ama enflasyon ve kur üzerindeki baskıyı artırır.

Faizi sabit tutmak: Enflasyonla mücadele mesajını güçlendirir, piyasa beklentilerini çıpalar.

Faizi artırmak: Çok düşük olasılık, ancak “kararlılık” göstergesi olarak masada.

Gerçekçi olan senaryo, mevcut faiz olan yüzde 43’ün sabit tutulması. Çünkü ne tüketim soğumuş durumda ne de fiyat istikrarı kalıcı biçimde sağlanmış.

Sıkışmışlık Ne Kadar Sürecek?

Türkiye’nin bugünkü çıkmazı, aslında basit bir ikilemi özetliyor:

Faizi indirirseniz büyüme desteklenir ama enflasyon ve kur riskleri kabarır.

Faizi sabit tutarsanız enflasyonu kontrol altına almaya çalışırsınız ama iç talep daralır, büyüme ivmesi zayıflar.

Merkez Bankası’nın kredibilitesi ve küresel rüzgârlar (Fed’in olası faiz indirimleri gibi) bu denklemi yumuşatabilir. Ama Türkiye’nin enflasyonu, resmi tahminlere göre bile 2026’dan önce yüzde 20’nin altına inmeyecek. Demek ki bu sıkışmışlık en az iki yıl daha hayatımızda olacak.

Sonuç

11 Eylül’de büyük ihtimalle “sabit” bir karar göreceğiz. Ama asıl kritik olan, Merkez Bankası’nın vereceği mesaj: “Sıkı duruş sürecek mi, yoksa gevşeme kapısı aralanıyor mu?”
Cevap, sadece ekonomiyi değil, Türkiye’nin önümüzdeki iki yılını da şekillendirecek.

Diğer Haberler

Hen�z Yorum yok

�lk yorumu siz yaz�n.

Yorum B�rak�n

E-Mail adresiniz yay�nlanmaz.







Diğer Haberler