MEHMET TOPUZ

-YENİ- JEOPOLİTİK ve JEOSTRATEJİK

JEOPOLİTİK ve JEOSTRATEJİK

Coğrafi konumun elbette strateji ve politika üstünde var olan etkisi yadsınamaz. Beşeriyetin, insanlık nezdinde özel mülkiyet anlayışının perçinleştiği o günlerden bu günlere dünya siyaset arenasında bir takım üstünlükler var olagelmiştir. Beşeriyet, insanlık mertebesine ulaşma anlayışına medeniyet ifadesini kullanarak belki kendi adına bir kılıf uydurmuş olabilir. Fakat bu kılıf zorunlu stres alanlarını ortaya çıkarmaktan geri durmamıştır.

Coğrafi konum şartları sadece doğal kaynakların varlığı üzerinden bir ilerlemeye tabi tutulduğunu varsaymak ise sonuçta beşeriyetin varlığını ortadan kaldırmak olacaktır. Çünkü beşeriyetin zihinsel medeniyet kavramından uzaklaşması ne yazık ki bugün kapitalizmin, materyalizmin ve sömürü anlayışının yansıması olarak bütün bir insanlığı zorunlu stres alanından uzakta kendi varlığı dâhilinde bir şehirleşme alanına tabi kılmıştır.

Bugün batı zihniyeti ve anlayışının gelecek yüzyılı şekillendirme düşüncesi tek dünya düzeni adı altında bir kılıfın içeriğine dair hazırlanmış sunularla ve beşeriyete dair bu yüzyılın verilerini kullanarak beşeriyete entegre etmeye çalıştığı düşünce, bütün verileriyle gün yüzünde durmaya devam ediyor. Galiba batılı anlayış geçmişte sömürdüğü dünyayı elinin altında hazır tutma anlayışında… Çünkü beşeriyet sadece doğal kaynakların sömürülmediğini ve insanca yaşamanın bütün parametrelerine el atıldığını anlamış olsa da banane söyleminden uzaklaşmış gözükmemektedir.

Aslında burada yapılmak istenen alenen ortada durmaktadır. Yani beşeriyetin insanlık nezdinde düşüncelerinden uzaklaştırılması bir yana herkes benim düşündüğüm gibi düşünmek zorunda gibi bir anlayışı beşeriyete dayatmaya çalışması ve bunun yorucu olan sürecinden kurtulmak gibi bir anlayışla robotlaşma sürecine, bir nebze ağırlık verildiği görülmektedir. İnsanın robotlaşması, sosyal medya aygıtlarının algıya dair yanıltma işlevini ve süreci dezenformasyonla yönetmesi belki bu anlamda bir delil niteliği taşımaktadır.

Bugün Yahudilerin binlerce insanı öldürdüğü şu ortamda batının ve batılı anlayışın medeniyet kavramının sorgulanması gerekmez mi? İlginç olan ise, katilin ve katil sürülerinin bir yaptırıma tabi tutulmamış olması ve bir takım anlaşmalarla katilin temize çekilmesi dünyayı ve beşeriyeti aldatmaktan başka bir şey olmadığını da vakit gösterecektir. Çünkü kapitalizmin din kisvesi adı altında büründüğü materyalist anlayış cumartesi maymunlarının geçmişten geleceğe yansımasından başka bir şey değil.

Dünyanın diğer ülkelerinde jeostratejik yatırımların insanlığın gelişimine olan katkısına elbette sözümüz olamaz. Fakat bu bir gasp ve hakkı olanın hakkına yönelik materyalist bir anlayışla kapitalizmin uşaklığına soyunan şirketlerin, dünyayı yönettiği bir dönemde kimin neyi ne kadar söyleme hakkına sahip olduğu da bir tartışma konusudur elbette. Savaşların arka planında küresel şirketlerin verdiği destek ve bunların vampirliğe soyunmuş her bir anlayış biçimi ne yazık ki siyasetin etkisini kaybettirdiği kadar iletişime olan güveni de zedelemektedir.

Sonuçta anlaşılan şu olsa gerek, küresel şirketlerin kazanmaktan başka bir derdi yok. Sosyal medya aygıtları ile uyutulan ya da anestezi uygulanmış zihinlerin gündelik konularla ilgilendiği bir alan da kendilerinin ise hükmetme ve hükümranlıklarını kapitalizme dayalı olarak devam ettirmelerini ve insanların da bu anlamda köle olarak görüldüğü bir anlayışla gidilebilecek tek yer savaşlardan başka bir şey değil gibi duruyor. Bu savaş küresel şirketlerle insanlık arasında bir savaş olacak… Bu savaş hala devam ediyor. İnsan olmanın onurunu taşıyanlar ile insanı köleleştirmeye çalışan zihniyet arasında.

Sağlıcakla kalın.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri