DR. OSMAN UTKAN

-YENİ- DİJİTAL BAĞIMLILIK KRİZ GEÇİRTİYOR

DİJİTAL BAĞIMLILIK KRİZ GEÇİRTİYOR

Artık dijital bağımlılık konusunda sıklıkla haberlerle karşılaşmaktayız. Yakın zamanda Nizip’te yaşanmış olan bir olay, oldukça ilginçti ve dikkatimi çekti. Bu olay haberlere düşmedi ancak bütün Nizip’te konuşuldu ve duyuldu. Olayı duyduğum gibi aktarmaya çalışacağım. Yaşı 15-16 olan bir kızımız okulu bırakıp artık evde takılmaktadır. Evde ise sürekli telefonla zaman geçirmektedir. Kolay kolay evden çıkmayan genç kız hareketsiz yaşam tarzından dolayı epeyce de kilo almıştır.

Babası, durumu gittikçe kötüye doğru giden kızının durumunu düzeltmek için farklı zamanlarda konuşmuştur. Ancak bu görüşmelerin çok faydası olmamıştır. Gelinen son kertede sert müdahalede bulunmayı tercih eder.  Kızına bu şekilde devam ederse, telefonu elinden alacağını söyler. Kızı da babasına, telefonu alacak olursa kendini binadan aşağı atacağını ifade eder.

Bu tartışmadan sonraki gün, kızın babası sabah işe giderken kızın telefonunu alıp öylece evden çıkıyor. Kız sabah uyandığı zaman telefonunun olmadığını görüyor. Bu durum karşısında sinir krizi geçiren kız kendini bulunduğu kattan aşağı atıyor. Neyse ki üçüncü katta olan evlerinden atlamıştır ve kat çok yüksek olmadığı için hayatını kaybetmemiştir.

O esnada genç kızın kendini atacağını gören, oradan geçmekte olan bir Suriyeli işçi, onu kurtarmak için hamle yapınca düşen kızın altında kalarak ayaklarını kırıyor. Kız da kalçası kırılarak kurtulmuştur. Bir telefon bağımlılığının sonucunda, işinde gücünde olan bir işçi işinden olmuş ve iş göremez hale gelmiştir. Kız da uzun sürecek olan tedavilere başlamış ve bir süreliğine evde yatağa mahkûm olmuştur.

Buna benzer bir haber de Güngören’de yaşanıyor. Ancak bu sefer telefon bağımlısı kişi telefonunu bulamayınca sinir krizi geçiriyor. Ancak bu sefer genç kendini atmak yerine gecenin bir saati evde ne bulduysa camdan aşağı atıyor.  Sokakta park halinde bulunan iki araç zarar görüyor. Bağımlı kişi elektrikli süpürgeyi, elektrikli sobayı, ütüyü, tencereyi, tavayı ne bulursa alıp sokağa fırlatıyor.  Polis ekipleri, kendilerine kapıyı açmayan bağımlı genci, itfaiye ekiplerinin merdiveni ile pencereden eve girerek gözaltına alıp hastaneye götürüyorlar.  

Diğer bir videoda ise küçük bir çocuğun tablet alınmadan önceki hali ile alındıktan sonraki hali paylaşılmış. Kanaatimce konumuzla ilgili olarak oldukça ibretlik bir videodur. Tablet alınmadan önce parkta bahçede oynayan, evde kuşu ve oyuncakları ile zaman geçiren çocuk oldukça neşeli ve güzel zaman geçirmektedir. Ancak tablet alınan çocuğun bu aktiviteleri hemen hemen tamimiyle bitiyor. Çocuk sadece tabletle zaman geçirmek istiyor. Çocuğun haşarı ve neşeli halinden eser kalmıyor. Görüntülerde tableti alınan ve sinir krizleri geçiren çocuğun, ne bulursa attığı ve ağladığı görülüyor.

Bu yakın geçmişte yaşanan olaylardan dersler çıkarmak durumundayız. Her hanede bu ve benzeri durumları yaşama potansiyelimiz var. Tedbirlerimizi erkenden alamaz isek büyük sorunlarla karşılaşma olasılığımız yüksektir.

Diğer bağımlılıklar gibi dijital bağımlılık da mücadele edilmesi gereken bir bağımlılıktır. Nasıl ki uyuşturucu ve alkol gibi bağımlılıklarda beyin nasıl ani ve yüksek düzeyde dopamin salgılıyorsa dijital bağımlılıkta da aynı durum meydana gelmektedir. Vücut elde ettiği hazzı tekrar elde etmek için doz yükseltilerek devam edilir. Ve gün gelir bu yüksek dozlar kişilerin hayatına mal olur.

Dijital bağımlılıklarda da doz her seferinde yükseltilerek devam eder. Günün sonunda yaşam, temel ihtiyaçları dahi karşılayamayacak kadar zorlaşmaya başlar.  Ne yazık ki bağımlı olunan araç elden çıkınca büyük krizler yaşanmaya başlar. Bazen bu krizlerin sonu hem mala hem cana zarar verecek düzeyde olabilmektedir.

Burada kısa bir tavsiye olsun diye şunu söyleyelim (gelecek yazılarda ayrıca tavsiyelere yer verilecektir): çocukları dijital bağımlılıklarından kurtarmadan önce biz kendimizi bu illetten kurtaralım. Yaptığımız işin hayatımızı ne kadar iyileştirdiğini fark edelim. Daha sonra çocuklarımıza daha iyi anlatma fırsatı yakalayabiliriz. Değişime önce kendimizden başlayalım. Sonra çevremizdekileri değişime ikna edebiliriz. 

Kahrolsun İsrail! Yaşasın Özgür Filistin!
Kahrolsun Çin! Yaşasın Doğu Türkistan!

 

 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri