MEHMET BOZKURT

-YENİ- ÖĞRETMENLER GÜNÜ- 2025

ÖĞRETMENLER GÜNÜ- 2025

Bütün şehidlerimizi ve şehid olan öğretmenleri saygı ve şükranlarımla anıyor, Allah'tan rahmet diliyorum!
Devletime 21 yıl yönetici olmak üzere toplum 30 yıl şerefle ve büyük bir heyecanla eğitimci olarak hizmet ettim.
Hiç bitmeyecek bu hasretim! Özlüyorum öğretmenliği!
Tam 30 yıl!
Ne güzel günlerdi o günler!?
Diyorlar ya, dünyaya yeniden gelsem yine öğretmen olurdum!
Ben de!

Siz, sınıfta Cumhurbaşkanısınız...
Karşınızda bir gençlik var ve siz onları geleceğe hazırlıyorsunuz!
Bundan daha çok insanı ne mutlu edebilir ki!?
Her öğretmen gibi benim de asla unutamayacağım olumlu ve olumsuz hatıralarım var!
İsmini unutmak istemediğim öğrencilerim var! Hala görüştüklerim!...
Sevgi kelimesini duyduğumda onlar aklıma gelir. Artık torunlarım (öğrencilerimin çocukları) bile öğretmen oldular!
Bazen gelecek adına endişelenirken, hemen sınıftaki o bakışlar gözümün önüne gelir.
Derin bir nefes alır rahatlarım!

... Ve

Öğretmen; her şeyden önce kendisine teslim edilen tertemiz ruhlara şekil veren bir ruh sanatkarıdır. O, yetiştirdiği öğrencileri ile kendi yaşadığı dönemi, hatta çağını aşan bir geleceğin mimarıdır.
Öğretmen; öğrencisine güvenen ve güven veren, öğrenmeye açık, kendini, içinde bulunabileceği her türlü olumsuzluklardan arındırarak öğrencisine iyi bir örnek model olması gereken bir insandır!
Öğretmen; o geniş hoşgörüsünün içinde sabrı yaşayan ve yaşatan bir iman abidesidir!
Öğretmen; ülkesinin ve milletinin milli, manevi, insanı ve ahlaki değerlerini baştacı yapan örnek ve önder bir insandır!
Öğretmen; ülkemizin geleceğinin mimarı, rol modeli ve yurdun dört bir yanında en zor şartlarda görev yapandır!

Tam öğretmen olmuştum ki, 51 yaşında emekli olmaya karar verdim!
Neden!?
Çökmüş bir sistem bana hep acı verdi! Yama dikmeye, kendimizi kandırmaya tahammülüm kalmamıştı!

... Ve

Öğretmenler diyor ki:
Hakikati haykırma zamanı çoktan geçti. Sayın Milli Eğitim Bakanlar tiyatro oynuyor! Aslında kendileri de nereye el atacaklarını bilmiyorlar!
Çünkü son 23 yılda görev yapan 9 saygıdeğer Bakan'ın hiç biri eğitimci değil, sınıfı ve okulu tanımıyor!
Avukat, Mühendisi, İktisatçı ve herkes...
Sırasıyla;
Erkan Mumcu - Hukukçu
Doç. Dr. Hüseyin Çelik -Türk Dili ve Edebiyatı
Nimet Baş Çubukçu - Hukukçu
Prof. Dr. Ömer Dinçer - İktisatçı
Prof. Dr. Nabi Avcı - Endüstri Mühendisi
İsmet Yılmaz - Gemi İnşatı Mühendisi
Ziya Selçuk - Gelişim Psikolojisi ve Özel Okul sahibi
Prof. Dr. Mahmut Özer - Sosyoloji Eğitimi
Prof. Dr. Yusuf Tekin - Siyasal Bilgiler Fakültesi

... Ve

Bir Eğitimci olarak devletime sesleniyorum!
Diyorum ki:
Eğitim sistemimiz can çekişiyor!?
Heba oluyor çocuklarımız!?
Öncelikle bu sistem milli değildir!?
Bu sistem düşünen insan yetiştirmiyor!?
Bu sistem milletimizi temsil etmiyor!?
Bu sistem sevgi, saygı, hosgöru, dayanışma kaynaşma, kucaklaşma, dertleşme ve paylaşmaktan uzak insan yetiştiriyor!?
Bu sistem geleceğe güvenle bakmayı aşılamıyor!?
Bu sistemde çocuklarımız, okula tertemiz adım atıyor ve apayrı birer insan olarak çıkıyor!?
Bu sistem bilgi, beceri, istidat ve kabiliyete önem vermiyor ve insan fıtratına aykırıdır!?

Eğitim sistemimizde öğrencilere bütün kademelerde not vermekten başka bir şey veremiyoruz! Öğrencilerin bütün yetenek ve özelliklerine kör bir sistem! Tam bir yetenek katliamı! Not verme sektörü! Kimi öğrenci parayla, kimi öğrenci de parasız not alıyor.
Ama sadece not alıyor!
Deniliyor ki, sistem değişti, aslında sistem değil, fiyasko!?
Sonuç olarak, bu eğitim sistemi ahlaken çökmüştür!

Ülkemizin Eğitim sistemi; çocuğumuzu milli, manevi, insani ve ahlaki değerlerimize yabancılaştırıyor!
Bir kısmını yozlaştırıyor!
Ülkemize yabancılaşmış bir nesil yetiştiriyoruz!

Kesinlikle sistemi sınav endeksli olmaktan çıkarılıp, yetenek, ilgi, alan ve proje endeksli olması gerektiğinin altını kırmızı ve kalın bir kalemle çizmek istiyorum.
İnancımıza, tarihimize ve kültürümüze uygun, bilime ve yeteneğe dayalı yeni bir eğitim müfredatı geliştirilip uygulanmalıdır.
Eğitim sistemimizin önemli bir aşaması da Üniversite'dir!
Eğitimci olarak tecrübem, araştırmam ve uzmanların görüşünden aldığım mesaj; böylesine bir sınavı onaylamam, anlamlı bulmam, isabetli bulmam, yeterli bulmam, gerekli bulmam ve doğru bulmam mümkün değildir!

Bu sistem, müzik öğretmeni olabilecek bilgi, beceri, istidat ve kabiliyete sahip bir insanı Avukat yapabiliyor! Avukat olabilecek niteliklere sahip bir insanı da Makina Mühendisi yapıyor!?

... Ve

Sayın Cumhurbaşkanımız doğru söyledi!
Ne dedi!?
"Fikri iktidarlarımızı tesis edemedik! Samimi bir muhasebe ile geçtiğimiz 20 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum!
"Ülkemizin geçmişten bugüne eğitim öğretim sistemi çocuklarımıza sadece maddi bilgi yükleme üzerine kuruludur."

Kayıtsız ve şartsız "Evet!"
Doğru söyledi. Ancak 100 yılda hiç bir zaman doğru yapılmadı!

... Ve

Eğitim müfredatımız milli değil...
Acilen ABD ile yapılan sözleşme iptal edilmelidir.
Milletimiz, büyük çoğunlukla bunu bilmiyor. Bir eğitimci olarak milletime vefa borcum adına tekrar duyuruyorum!
27 Aralık 1949 tarihinde imzalanan, Türkiye ve ABD hükümetleri arasında Eğitim komisyonu hakkındaki anlaşma 15 Mart 1950 tarih ve 5596 sayılı kanun TBMM'den geçti ve yürürlüğe girdi. Halen yürürlüktedir!

Bu FULBRİGHT anlaşmasına göre: Eğitim komisyonda 8 üye bulunacaktır.
Türkiye'den 4 üye, ABD'dan de 4 üye bulunacaktır!
Türkiye'deki ABD diplomatik heyetinin başkanı, yani ABD Büyükelçisi, Eğitim komisyonunun fahri başkanıdır! Komisyonda oyların eşit olması durumlarda ABD Büyükelçisi son sözü söyler!
ABD'nin komisyondaki 4 üyesinden 2 tanesi Büyükelçilikteki CİA ajanı olması da muhtemeldir!
İşte eğitimdeki Hal-i Pür Melalimiz bu!?

... Ve

Özetle, eğer bir sistem ve aldığımız eğitim;
İnsani davranışlarımızı,
Ahlaki davranışlarımızı,
Adalet anlayışımızı,
Hoşgörü anlayışımızı,
Sevgi ve saygı anlayışımızı,
Haya anlayışımızı,
Sabır ve tahammül anlayışımızı,
Aklımızı kullanmamızı,
Vicdanımızı harekete geçirmemizi,
Halden anlama basiretimizi,
Merhamet anlayışımızı,
İsraftan kaçınma anlayışımızı,
İnfak etme anlayışımızı,
Hak ve hukuku gözetme anlayışımızı,
Yardım etme anlayışımızı,
Şükretme anlayışımızı,
Hamdetme anlayışımızı,
Cihad etme anlayışımızı,
Sulh ve barışı sağlama anlayışımızı,
Bilgiye saygı duyma anlayışımızı,
Medeni olma anlayışımızı,
Sanat, mimari ve estetik anlayışımızı,
İyiliği yayma anlayışımızı,
Felsefi bakış açımızı,
Kötülüğe engel olma anlayışımızı,
Tevhid üzere bina edilen imanımızı,
Dünya ve ahiret dengesini kurma anlayışımızı
...
sağlayamıyorsa ve bu hasletlere sahip kaliteli insan yetiştirmiyorsa, geleceğe güvenle bakamayız!

Eğer, "gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseri" olacaksa, öğretmenler çok daha donanımlı yetişmelidir/yetiştirilmelidir.
Bugün bunu söylemek mümkün değildir.

Materyalist bir felsefe üzerine bina edilen bir eğitim sistemini yönetiyor öğretmenler!
Bu durum; kapitalist bir insana abdest aldırmak gibidir!

... Ve

Çocuğun;
6 yılı okul öncesi...(1 yıl Anaokulu)
4 yıl İlkokul...
4 yıl Ortaokul...
4 yıl Lise...
Toplam 18 yılın sonunda sıfır beceri sahibi bir genç!
(Zorunlu eğitim bitti!)
Ara eleman yok...
Sonra yeni bir yolculuk, yeni bir 4 yıl... Sonunda çıkmaz sokak!
Boş gezen gençler, çaresiz ve umutsuz! 30 yaşında, daha baba parasıyla yola devam ediyor...

... Ve

Ey ülkemin yöneticileri!
Sizi, öğretmenlerin yaşadığı sorunların farkında olmaya davet ediyorum. Onları sadece 24 Kasım’da değil, her zaman özel hissettirmeye davet ediyorum. Bazı borçları ödeyemezsiniz ama onlara göre davranabilirsiniz.
En büyük hakkınız geleceğe emin adımlarla yürümektir can öğretmenlerim...

Size en kalbi selam ve saygılarımla...

Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri