FURKAN YILMAZ ALTINÖZ

-YENİ- HAKİKATİ ARAMAK VE DUYURMAK

HAKİKATİ ARAMAK VE DUYURMAK

F. Yılmaz ALTUNÖZ

İnsanın varlık nedeni hakikati araması ve onu bulmasıdır. Bu gerçekle birlikte insanın hakikate ulaşması ve onu duyurması pekte kolay değildir. Çünkü hakikat market raflarında bulunmaz ve satılmaz. Hakikati bulmak isteyenler arkeolog gibi olmak zorundadırlar. Analitik ve sorgulayıcı bir zihin, problem çözmek ve karar verebilmek için muhakeme yeteneği, diğer konu paydaşlarıyla etkin bir şekilde iletişim kurmak. Kaynaklara ulaşma ve kullanımında ustalık sahibi olmak. Sabırlı, kararlı ve disiplinli olmak. Gökyüzünün öğrencisi olma ve aktif öğrenme isteği ile engelleme, tehdit, taciz ve saldırı eylemlerine karşı bilinç ve duruş sahibi olmak.

Arkeolog veya madenci; insan faktörü dışında mevsimler, yağış, soğuk ve sıcak, toprağın yapısı, çamur, kaya, hedefin uzaklığı gibi engellerle karşılaşır ve bunlarla mücadele eder. Bu gibi engelleri aşmak zor ve uzun bir zaman alsa da madenci veya arkeolog bunların alt ederek hedefine ulaşır.

Ama hakikat arayıcısının hakikati elde etmesi, onu duyurması ve egemen kılmaya çalışması toprak işçisiyle asla kıyaslanamaz. Hakikat vahiydir. Kuran ve sünnettir. Ahlak ve adalettir. Merhamet ve vicdandır. Çalışmak ve üretmektir. Yoksulun ve mazlumun yanında durmaktır. Zalime dur demektir.

Hakikati engelleyiciler arasında sessiz ve edilgen tabiat ve şartları yoktur. Onun karşısında siyaset vardır. Sermaye vardır. Kariyer ve diploma vardır. Silahlı bürokrasi vardır. Partiler vardır. Çıkar vardır. Çıkar grupları vardır. Korku vardır. Örf adet ve gelenek vardır. Tarih vardır. Medya vardır. Cehalet vardır. Hatta dinleştirilmiş kabuller vardır. Şartlar vardır! Hakikati egemen kılmak için bu engelleri aşmak zorunluluktur.

Hakikate taraf olmak ve onu duyurmak, kor ateşi çıplak elde tutmak gibidir. Hatta çıplak elde ateş tutmaktan daha da ağır bedel ödetebilir. Yalnız bırakılma, sürgün, iftira, ihanetle suçlanma, öldürücü ambargo, zindanlar ve ölüm. Bundan dolayı hakikate sahiplenme ve onu duyurmak kesin bir inanç, ruhi disiplin ve çelik gibi bir irade ister.

Ancak hakikati ifadenin iki boyutu vardır. Birincisi düşman veya muhaliflere karşı hakikat. Düşman ve muhaliflere karşı hakikat en yüksek perdeden dillendirile bilinir ki bu kolay ve zevk vericidir. İkincisi ise kendi mahallene karşı hakikatin ifadesi. Zor olanı budur. Herkes buna cesaret edemez ki hakikat daha çok kişinin kendisi, ailesi ve mahallesinde birçok mazeret ve çıkar kaygısı ile yok olup gider.

Dindar veya İslamcı mahallenin hakikatin neresinde olduğu sorgulanmaya değer. İnançlarının hak ve adalet olduğunu söyleyenler eğer hak ve adaleti dillendiremiyor ve pratiğe indiremiyorlarsa; bu iddialarından vazgeçmelidirler.

Çünkü hak iddiasında bulunanlar onlar…    

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri