- 18 Nisan 2025 - İBADET NİYET VE BAŞARI
- 14 Mart 2025 - KAYSERİ ÜNİVERSİTESİ’NDE BİR İFTAR
- 03 Mart 2025 - TALAS’TA BİR İFTAR SOFRASI
- 25 Şubat 2025 - SAKAR BABA VE ERBAKAN HOCA
- 05 Şubat 2025 - ZULÜM DEPREMİ TETİKLER Mİ?
- 22 Ocak 2025 - DUALARDA AĞLAMAK
- 04 Ocak 2025 - ANNEMİN MERHAMETİ
- 25 Aralık 2024 - KAPIDA BEKLEMEK
- 18 Kasım 2024 - MEVLANA VE HACI BEKTAŞ
- 11 Kasım 2024 - EYVALLAH DEDE
- 19 Ekim 2024 - ÇOCUKLARIMIZI NASIL KORUMALIYIZ?
- 09 Ekim 2024 - TEHLİKELERE KARŞI GENÇLERİ KORUMAK
- 30 Eylül 2024 - EMEL UZUN ÖMÜR KISA
- 21 Ağustos 2024 - PİŞMANLIK DEPREMİ
- 23 Mayıs 2024 - BAHAR GELDİĞİNDE
- 28 Nisan 2024 - BİR SÖZ HAYAT DEĞİŞTİRİR
- 21 Mart 2024 - BİR HAYIR VARDIR
- 09 Şubat 2024 - -YENİ- DEPREMİN YIKAMADIKLARI
- 23 Ocak 2024 - DÜN GAZİANTEP BUGÜN GAZZE (2)
- 29 Aralık 2023 - HAYVAN DENEYLERİ VE BOYKOT
- 24 Aralık 2023 - GEÇMİŞTE "GAZİANTEP" BUGÜN "GAZZE"
- 09 Aralık 2023 - Zafer Türküsü
- 20 Kasım 2023 - Dualardaki Gazze
- 07 Kasım 2023 - Aksa Tufanı
- 06 Ekim 2023 - Dramatik Fotoğraf
- 17 Ağustos 2023 - İnsan İnsana
- 18 Temmuz 2023 - Livasçı İsmet
- 20 Mayıs 2023 - Bir seçim nasıl kazanılmaz !
- 18 Nisan 2023 - Hayat Kurtaran İyilik
- 27 Mart 2023 - Susma Orucu
- 31 Ocak 2023 - Garip Bir Rüya
- 09 Ocak 2023 - Büyüler Beni
- 03 Ocak 2023 - Apaçık Fetih
- 23 Aralık 2022 - Mısır Sürgünü
- 10 Aralık 2022 - Şeytan İşi
- 24 Kasım 2022 - İlkokul Çilesi
- 07 Kasım 2022 - Önce Sağlık
- 10 Ekim 2022 - Bela Dileyen Kadın
- 17 Eylül 2022 - Haramdan Hayır Gelmez
- 17 Ağustos 2022 - İnsan Ne Ederse Onu Bulur
- 19 Temmuz 2022 - Emel ve Ecel
- 25 Nisan 2022 - Babamın Askerleri
- 16 Nisan 2022 - Yarım Dua
- 09 Nisan 2022 - Unutulmaz Bir İftar
- 31 Mart 2022 - Başa Gelen Dua
- 18 Mart 2022 - Anzaklı Ömer
- 03 Mart 2022 - -YENİ- Okul Kaydı
- 14 Şubat 2022 - Ertelenen Sevda
- 19 Ocak 2022 - Boş Zarf
- 27 Aralık 2021 - Kanlı Noel !
- 14 Aralık 2021 - Yerli Malı Haftası
- 30 Kasım 2021 - Yolculuk ve Duraklar
- 16 Kasım 2021 - Acele Gidilen Yollar
- 03 Kasım 2021 - Yolu Şaşırmak
- 19 Ekim 2021 - Önce Refik Sonra Tarik
- 05 Ekim 2021 - Yol İle Giden Yorulmaz
- 28 Eylül 2021 - Yalan Dünyada (Neşet Ertaş Anısına)
- 22 Eylül 2021 - Yollar ve Hayat
- 15 Temmuz 2021 - On Beş Temmuz Destanı
- 11 Haziran 2021 - Mutluluk Elimizde
- 17 Mayıs 2021 - İntifada ( Şiir )
- 08 Mayıs 2021 - Şimdilerde Halimiz
- 23 Nisan 2021 - Yaratanla İletişim: DUA
- 18 Mart 2021 - -YENİ- O Gün ( Çanakkale Anısına)
- 09 Mart 2021 - Yaratanla İletişim
- 14 Ocak 2021 - Babam Anlatırdı Kıtlığı
- 28 Aralık 2020 - Öleceğini Bilen Küçük Kız
- 15 Aralık 2020 - Yağmur Duası
- 04 Aralık 2020 - İletişim Şükür Sebebidir
- 02 Kasım 2020 - Sinir Harbi
- 21 Ekim 2020 - Nezaket Sağlıktır
- 11 Ekim 2020 - Ateşle Oynayanlar
- 23 Ocak 2020 - Küçük Günler
- 04 Ocak 2020 - Hatırlamalı İnsan
- 27 Aralık 2019 - Yusuf Olmak
- 03 Aralık 2019 - Peygamber Şehri

ÖĞR. GÖR. OSMAN UTKAN
-YENİ- NAMAZ VE BAŞARI
NAMAZ VE BAŞARI
Konya’da üniversite okurken, kıymetli gönül insanlarından Mehmet Şen Hoca bir sohbetinde namazla ilgili olarak bize tavsiyesi şöyle olmuştu: “Gençler! Namaz kılmak zorunuza gitse dahi kılın! Kılmaya çalışın!”
Bu hatıradan yola çıkarak namaz ve başarı arasında ilişkiler kurmaya çalışacağım. Namaza dair bazı hususların günlük hayatta uygulanması başarıyı da beraberinde getireceği düşünüyorum. Namazda gösterilmesi gereken hassasiyetin benzerini, bütün işlerimizde ve görevlerimizde gösterebilirsek başarı kendiliğinden gelecektir.
Başta sınava hazırlanan gençler olmak üzere, diğer bütün sınavlara çalışan kişiler için ve bütün işlerimiz için Mehmet Hoca’nın namaz için söyledikleri geçerlidir. Bazen çalışmak istemeyiz. Üstümüze bir ağırlık çöker. Hiçbir iş yapmak istemediğimiz zamanlar olur. Kolumuzu kıpırdatacak mecalimiz bile olmaz.
Böyle durumlar herkesin başına gelmiştir mutlaka. Bu gibi hallerde, nasıl ki her ne olursa olsun, zorlansak dahi namaz kılmamız gerekiyorsa işlerimize de bu şekilde yaklaşmak gerekir. Canımız istemese bile kalkıp çalışmamız bizim menfaatimizedir. Çalışmaya ara verilince tekrar o işe odaklanmak zor olabilir. Ama şeytana lanet getirip işe koyulmak kişinin tekrar adapte olmasını sağlayacaktır.
Nasıl ki bir kul namazı kıldığı zaman manevi olarak görevini yerine getirmiş olmanın huzurunu yaşar ve rahatlarsa normal hayatta da kişi üstüne düşen görev ve sorumlulukları yerine getirdiği zaman manen ve madden rahatlayacaktır. Aksi takdirde insanın önünde yapması gereken işler dağ gibi birikip durmaya devam edecektir. Bu da kişide ciddi bir stres kaynağı olarak duracaktır. Zorunlu ibadetlerimizi de yapmamız gereken işleri de bir önce yapıp arkaya atmak önümüzü açacaktır.
Namaza gerekli hassasiyeti göstermek dinimizin gerekliliklerindendir. İbadetlere azami derecede ihtimam göstermek lazımdır. Yaptığımız ibadetlere gösterdiğimiz özen insanın manevi olarak yükselmesini beraberinde getirir. Bu durum işlerimizi hakkıyla yerine getirmek noktasında da göstermek gerekir. İşimize ve görevlerimize adeta bir ibadet hassasiyetiyle yaklaşıp onu helal kılma gayretinde olmak gerekir.
Burada özellikle ilim ehlinin yaptığı işlere ibadet ediyormuş gibi hassasiyet göstermesi önem arz eder. Ders çalışan bir kişinin de bu hassasiyetle yaklaşması onu başarıya götürecektir. Fuat sezgin ile ilgi olarak “Bilimsel çalışmalar yaparken tıpkı ibadet eder gibi ya da namaz kılar gibi işine odaklanırdı.” diye söylenir. Bunu ilk duyduğumda çok etkilenmiştim. Bu yaklaşım işlerimi yapma konusunda bana rehberlik etmiştir.
Nitekim namazda odaklanmak çok önemlidir. Kişinin Allah’ın huzurunda olduğunun farkında olması ve ona göre okumalarını yapması gerekir. Tabi ki bu her zaman mümkün değildir. Yaptığımız ibadetlerden gafil olabiliyoruz. Aklımıza bin bir türlü şey gelip durur. Bedenimiz ve dilimiz namazdadır belki ama ruhumuz ve aklımız bambaşka yerlerde olabiliyor. Bu gibi durumları aşmak için farkındalık düzeyimizi artırmamız gerekir. Yani ne kadar namazda olduğumuzun farkına varabilir ve bu farkındalık süresini arttırabilirsek o kadar iyidir.
Namazda yaşanan bu gaflet hali ders çalışırken ya da bir şeyler okurken de olabilmektedir. Gözümüz metinde olduğu ve okuduğu halde aklımızın bambaşka yerde olduğu zamanlar yaşamışızdır. Namazda yaptığımız gibi olaya yaklaşmak başarıyı getirecektir. Farkındalığı arttırabildiğimiz kadar ölçüde fayda sağlanacaktır.
Namazda okurken hata yaptığımız zaman geriye dönüp tekrar doğru okuyup düzelterek geliriz. “Yanlış okuduk, devam edelim, gidelim” demeyiz. Düzeltme yapılıp öyle devam edilir. Yoksa namazda kusur ve kabahat edilmiş olur. Özellikle ders çalışırken, bir şeyler okurken ve diğer işlerimizde de hata yaptık, anlamadık ya da yanlış anladık; her olursa olsun işimizi düzeltmeden devam etmek doğru değildir. Namazda geriye dönüp düzeltme yapıldığı gibi, işlerimizi de geriye giderek düzelterek ilerlemek doğru olandır. Yanlışın üzerine bina edilen hiçbir iş başarıya ulaşamaz.
Bir de namazı kaçırıp kılamadığımız zamanlar olur. Böyle durumlarda kazalar devreye girer. Kılamadık diye namazın sorumluluğu kalkmaz üzerimizden. En kısa zamanda mutlaka kılınmayan namaz eda edilmelidir. Görevlerimiz ve sorumluluklarımız için de bu durum farklı olmamalıdır. Diyelim ki ders çalışıyoruz ve bir yolla çalışmaya ara verdik. O günün çalışılmayan kısımlarını bir an önce telafi etmek gerekir ki işimizden gücümüzden geri kalmayalım.
Aslına bakılırsa namaza gösterilen ihtimal manevi anlamda başarıyı getirirken; işlerimize, görevlerimize namaz nazarıyla yaklaşılırsa dünyalık işlerde de başarıyı gelecektir.
Henüz Yorum yok