MEHMET TOPUZ

-YENİ- EĞİTİM DE BAŞARI ANLAYIŞI…

EĞİTİM DE BAŞARI ANLAYIŞI…

Baştan şunu söylemem lazım. Burada bir anlayıştan bahsediyorum. Bu anlayış eğitime dair bir parametre öngörüsü değil. Somut ve varlığını idame ettirmesi gereken bir anlayış olsa gerek.

Eğitim derken; basmakalıp ifadelerle başlamak niyetinde de değilim aslında. Belki de geleceğe dair bir eğitim projeksiyonu çizmem gerekecek. Bu projeksiyonun içerisinde yem etmem gereken ifadeler cümlenin oluşmasına belki bu anlamda katkı sağlayacaktır. Bu cümlenin tam merkezinde olup tamamlayıcı ilkenin yani öğretimin bütün ilkelerini bir kenarda irdeleme düşüncem kimin neyi ne kadar öğrendiğine katkı sağlar mı? Bilmiyorum.

Elbette sağlamalı, şayet burada eğitime dair okumayı bitirip, kitabın ortasına bir müddet bekletmek niyetiyle ve geriye devam edeceğim şeklinde ve bu anlam da bir ayraç yerleştirmek konunun unutulmasına neden olabilir. Çünkü eğitimde süreklilik bu anlamda ara tatilin uzağında uzun soluklu bir maraton koşusu niteliğindedir.

Belli başlı parametreleri öncelikle oluşturmamız gerekmez mi? Bu konuda el kaldırabilirim. Fakat bana bu anlamda sıranın gelme ihtimali onaylayıcının beyinsel düşünce anlayışının içerisinde bir müddet beklememe neden olabilir. Çünkü benim bu anlamda kaldırdığım elin, konuşmak istediğim anlamını taşıması konunun en yalın halidir. Belki burada bir yapıcı eleştiri yapma ihtimalim ya da eleştiriye konunun açık olduğu kadar onaylayıcının bu anlamda düşüncesi eğitim hususunda geleceğe dair vizyoner bir anlayış sağlayabilme ihtimalini barındırabilir. İşte bunu bilmiyorum. Herkesin her şeyi en iyi kendisinin bildiği bir ortamda daha ne denilebilir.

Şu soruyu sormam gerekecek galiba. Durumun kötüye gitmesinden kaynaklı memmuniyet duyan kim? Gözlem yeteneğine bağlı gözlemcinin bu anlamda niyetini saklaması sonuçta güvensiz bir ortamın oluşmasına neden olmaz mı? İşte burada var olan güvensiz ortamdan kaynaklı meydana gelen başarısızlığın kılıfına dair kendini bir köşeye çekme ve bir takım menfaatperest düşüncenin oluşması da sonuçta eğitimin maddi olmayan maliyetini artırmaz mı?

Bir Kızılderili atasözü buraya galiba çok yakışacak… “Yılan soktuktan sonra büyünün faydası yoktur.” İşin çığırından çıktığını bilmek ve burada akıl satanlardan olmanın hiçbir fayda getirmeyeceği de bir realite olarak karşımızda durmaktadır. Ve başarıya vizyoner bir anlayışa dair oluşturulacak bütün fikirleri temsil yeteneği zayıf bir müfrezeye teslim etmekte, fikrin egoya teslim edilmesinden başka bir şey değildir. Ve sonu eğitime dair başlı başına hüsrandır.

Burada yapılacak işin yarım kalması bir anlamıyla da hala eksikliğini koruması tam olmamasından ya da tamamlanmamış olmasından kaynaklı doğruyu barındırdığı söylenemez. Yani eksik kalması ortada bir iş ve işlev olmadığı gerçeğini barındırmaya devam edecektir. Ve bunun tam olduğunu iddia edenler, eksiğin kapatılmasına yönelik çaresizlikten ziyade işin özünü ilgilendiren kısımdan olabildiğince uzak bir anlayışa sahip olmalarından kaynaklı olabilir. Anlatılan bir dünyanın varlığına dair sorgulamanın kaynağı ise, görülen dünyanın gerçekleri olsa gerek. İşin özüne dair kimse bir şey bilmiyordu; denilebilir mi?

Sonuçta bir başarı anlayışının temsil yeteneğine dair bir sorgulama oluşturmak gerekmez mi? Ben bilirim diyenlerle, yolda giderken öğrenenler arasındaki uçurumdan kaynaklı eğitimin var olan egoya eşlik ettiği düşüncenin karşılığı koltuk sevdasından başka bir şey olmaması herkesin malumudur. İsmet Özel ’in ifadesiyle; “köpek olmakla yağlı kemik bulmak arasında doğru bir orantı yoktur.” Mesele yalakalıksa, görülen dünyanın üstü çoktan kapatılmıştır. Anlatılan dünya ise galiba tek gerçek olarak varlığını korumaya devam edecek gibi durmakta.

Sağlıcakla kalın.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri