MEHMET ALTUNTAŞ

-YENİ- DEPREM GERÇEĞİYLE YÜZLEŞME ZAMANI

DEPREM GERÇEĞİYLE YÜZLEŞME ZAMANI

Türkiye fay hatları üzerinde bir ülke. 1999 Gölcük’ten 2023 Kahramanmaraş depremlerine kadar yaşanan acılar, kentsel dönüşümün ve sosyal konutların önemini bir kez daha ortaya koydu. TOKİ’nin 81 ilde hayata geçireceği 500 Bin Sosyal Konut Projesi, sadece yeni binalar değil; güvenli, dayanıklı ve umut dolu şehirler inşa etme kararlılığının bir yansıması. Ancak uzmanlar uyarıyor: Afetlere karşı hazırlık sadece devletin değil, toplumun da sorumluluğu.

500 Bin Sosyal Konut Seferberliği: Sadece Bina Değil, Güven İnşa Etmek

Türkiye’nin coğrafi kaderi artık tartışma konusu değil: Fay hatlarının tam üzerinde yaşıyoruz. 1939 Erzincan’dan 1999 Gölcük’e, 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlere kadar bu ülke defalarca sınav verdi.
Her büyük felaketten sonra aynı cümleyi kurduk: “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”
Ama çoğu zaman, bu sözlerin arkasında aynı kararlılığı gösteremedik.

Şimdi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda TOKİ eliyle yürütülecek “500 Bin Sosyal Konut Projesi”, sadece bir inşa hamlesi değil; Türkiye’nin yeniden güvenli şehirler kurma iradesinin göstergesidir.

Kentsel Dönüşüm: Geç Kalınmış Bir Gerçek

6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli deprem, sadece binaları değil, yıllardır süregelen ihmal zincirini de yıktı.
O günden bugüne 304 bin konutun teslim edilmiş olması elbette önemli bir adım. Ancak kentsel dönüşümde hâlâ yavaş ilerleyen bir tabloyla karşı karşıyayız.

1999 Gölcük Depremi’nin üzerinden 26 yıl geçti.
Bu süre zarfında Türkiye’deki tüm riskli binaların yenilenmesi mümkündü.
Fakat vatandaşın bilinç eksikliği, belediyelerin bürokratik yavaşlığı ve mevzuatın geç olgunlaşması, bu süreci defalarca geciktirdi.
Bugün hâlâ İstanbul’un bazı ilçelerinde, İzmir’de, Hatay’da ve hatta Ankara’da bile yıkılma ihtimali yüksek binlerce yapı var.

Bu tablo, bize şunu açıkça söylüyor:
Afetlere karşı en etkili önlem, depreme dayanıklı konut üretimi ve kentsel dönüşümün hızlandırılmasıdır.

TOKİ Modeli ve Dünyadan Örnekler

TOKİ, bugüne kadar 1 milyon 740 bin sosyal konut üreterek Türkiye’nin şehirleşme tarihinde önemli bir rol oynadı.
Yeni proje kapsamında 81 ilde 500 bin sosyal konut inşa edilecek.
Üstelik bu kez bir ilk yaşanacak: İstanbul’da kiralık sosyal konut modeli devreye alınacak.

Bu model, aslında dünyada başarılı örnekleri olan bir yaklaşım.
Japonya’da yüksek riskli bölgelerde devlet, “kamu kiralık konutları” inşa edip düşük gelirli ailelere sunuyor.
Almanya’da sosyal konutlarda sadece kira dengesi değil, enerji verimliliği ve afet güvenliği de birlikte planlanıyor.
Türkiye de bu örneklerden ilham alarak sosyal konutları, “barınma”dan öte “yaşanabilir güvenli alanlara” dönüştürmek zorunda.

Kentsel dönüşüm, yalnızca eski binaları yıkıp yenilerini yapmak değildir.
Altyapıyı güçlendirmek, acil toplanma alanlarını planlamak, yeşil alanları korumak ve vatandaşta “afet bilinci” oluşturmak da bu dönüşümün parçasıdır.

Devlet Elinden Çok, Toplum El Birliğiyle

Elbette AK Parti hükümeti döneminde Türkiye, şehirleşme ve altyapı alanında çok büyük yatırımlar yaptı.
TOKİ projeleriyle milyonlarca vatandaş, güvenli ve modern konutlara kavuştu. Ben de 2004 ye Ankara'da başlatılan sosyal konut projeleri vesilesiyle ev sahibi olmuş bir insanım. Evliliğimin 5. senesinde belli bir peşinat ödeyerek 10 yıl taksitle kira öder gibi ev sahibi oldum. 2004 te altı sıfır atılmamış hali ile 300.000.000TL kira öderken aylık 367.000.000TL taksitle ev sahibi olmuştum. Devletime minnettarım. Şu an yine depreme dayanıklı bir TOKİ üretimi bir konutta oturmaya devam ediyorum.
Ancak unutmamak gerekir ki bu süreç sadece devletin değil, toplumun da sorumluluğudur.
Depremle mücadele, siyaset üstü bir meseledir.
Her belediye, her kurum, her birey bu konuda görev üstlenmek zorundadır.
Eğer bir şehirde hâlâ yıkılma ihtimali olan binalar varsa, o şehir güvenli değildir.

Yıkılan Binalardan Fazlasını Onarmak

Türkiye, artık depremden sonra değil, deprem olmadan önce harekete geçmelidir.
Kentsel dönüşüm bir lüks değil, yaşamsal bir zorunluluktur.
Her yeni sosyal konut, sadece bir ev değil; geleceğe duyulan bir güvendir.

Unutmayalım:
Deprem değil, ihmal öldürür.
Ve biz bu sefer sözlerimizin arkasında durabilirsek,
Yıkılan binalarımızla birlikte yıkılan umutlarımızı da yeniden inşa edebiliriz.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri