MUSTAFA SARI

-YENİ- TEDBİR ALINIRSA TATBİKATA GEREK KALMAYACAK

TEDBİR ALINIRSA TATBİKATA GEREK KALMAYACAK

Kayseri’de bugün 24 saat sürecek olan 6.4 büyüklüğündeki deprem tatbikatı başladı. AFAD öncülüğünde yapılan bu tatbikat, şehrimizin olası bir deprem karşısında ne kadar hazırlıklı olduğunu ölçmek açısından önemli. Ancak sormamız gereken esas soru şu: Biz gerçekten bir depreme hazır mıyız?

Uzmanlara göre merkez üssü Kayseri olan 6.4 şiddetindeki bir deprem, şehrimizde çok ciddi yıkımlara yol açabilir. Bunun en büyük nedeni, Kayseri’nin Türkiye’deki en yüksek kat ortalamasına sahip şehir olmasıdır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Kayseri’de kat yüksekliği ortalaması 8,2, ülke genelinde ise bu oran 5. Yani biz, Türkiye’nin zirvesindeyiz ama maalesef en riskli zirvesindeyiz.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da sık sık vurguladığı gibi, yatay mimarinin önünün açılması ve yüksek katlı yapılaşmadan vazgeçilmesi artık bir tercih değil, zorunluluktur. Çünkü yüksek binalar sadece şehir siluetini değil, aynı zamanda can güvenliğini de tehdit ediyor.

Bugün Kayseri’de göz ardı edilen bir başka gerçek de zemin etüdü meselesidir.

Kocasinan Yakut Mahallesi bataklık zemin,

Hoca Ahmet Yesevi bölgesi bataklık zemin,

Şehir Hastanesi çevresi bataklık zemin,

Mithatpaşa bölgesi bataklık zemin olarak bilinmektedir.

Bu bölgelerde çok katlı binalar yükselmeye devam ediyor. Peki, deprem gerçeğini yaşayarak görmüş bir millet olarak, bu tablo ne kadar doğru?

Unutmayalım ki, asrın felaketi olarak tarihe geçen 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri bizlere çok acı bir ders verdi. On binlerce insanımızı kaybettik, yüz binlerce konut kullanılamaz hale geldi. O gün hepimiz gördük ki, sağlam olmayan zeminlere yapılan yüksek binalar, kontrolsüz imar izinleri ve denetimsizlik; felaketin boyutunu kat kat artırdı.

Bugün Kayseri’de yapılan tatbikat elbette önemli. Sirenler çalıyor, ekipler sahada hazır bekliyor. Ama asıl mesele şu: Tedbir alınmazsa tatbikatların hiçbir anlamı kalmaz. Eğer biz sağlam zeminlere, sağlam binalar inşa etmezsek; eğer biz yüksek kat sevdasından vazgeçmezsek; eğer biz yatay mimariyi teşvik etmezsek, yarın çok daha büyük bedeller ödemek zorunda kalabiliriz.

Deprem bir gün mutlaka gelecek. Bunu durdurmak elimizde değil. Ama yıkılıp yıkılmayacağımız, kayıplarımızın sayısı, şehirlerimizin ayakta kalıp kalamayacağı tamamen bizim elimizde. Gerçek tedbir, daha deprem olmadan alınır.

Çözüm Önerileri olarak,

Kentsel dönüşüm hızlandırılmalı: Özellikle riskli bölgelerdeki eski yapılar acilen yenilenmeli.

Bataklık zeminlerde yüksek katlı yapılaşma yasaklanmalı: Zemin etütleri sıkılaştırılmalı, sağlam olmayan bölgelerde yapılaşmaya izin verilmemeli.

Yatay mimari teşvik edilmeli: Şehir planlamasında daha geniş alanlara yayılan, düşük katlı ve dayanıklı binalar öncelik kazanmalı.

Bağımsız yapı denetim mekanizması kurulmalı: Sadece kâğıt üzerinde değil, sahada etkin denetimler yapılmalı.

Vatandaşlara afet bilinci eğitimi verilmeli: Okullardan mahallelere kadar her yerde deprem tatbikatları ve bilinçlendirme çalışmaları yaygınlaştırılmalı.

Acil toplanma alanları artırılmalı ve erişilebilir hale getirilmeli.

Tatbikat yerine tedbirleri güçlendirelim ki, bir gün o sirenler gerçek anlamda çalmak zorunda kalmasın.

 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri