MEHMET BOZKURT

-YENİ- BİR MEDENİYET PARAMPARÇA!

BİR MEDENİYET PARAMPARÇA!

Bir hakikati artık geç de olsa anlamalıyız. Daha fazla gecikirsek çok ağır bedeller öderiz. Milletimize din adına hakikati dosdoğru öğretmeliyiz!

İnandığımız dini, doğru öğrenmek ve anlamak zorundayız. Kaynak, Allah'ın kelamı Kur'an'dır! Ve rehber ise Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v)!

Türkiye'de;
85 bin Cami...
85 bin İmam ve Müezzin...
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın en az 20 bin diğer personeli var...
2000 İlahiyat Profesörü ve Doçent...
80 bin İlahiyat Fakültesi mezunu...
124 İlahiyat Fakültesi...
Binlerce Kur'an Kursu...
Binlerce İmam Hatip Lisesi ve Ortaokulu,
6 milyon İmam Hatip Lisesi mezunu...
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 128 bin 469 kadrolu ve sözleşmeli personeli var.

Ancak Konya'da yapılan bir araştırmaya göre gençlerin %7'si deist, ateist veya agnostik.
Araştırmaya göre gençlerin sadece %70'i hiç şüphe duymadan inanıyor.

Kur'an'ı okuyanların oranı % 41
Nüfusun % 59'u hala Kur'an'ı okumasını bilmiyor.
Kur’an'ı anlayarak okuyanlar sadece %5 dir.
50 kadar TV. Kanalı izleme oranında Diyanet TV. İzlenme oranı: 0.06 oranla son sıralardadır.

Ankette dikkat çeken bir diğer sonuç, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın %2 ile güvenilen kurum oluşudur.
Dinimizi kaynağından değil, ondan bundan öğrenirsek ortaya çıkan tablo bu olur!
Görün istedim vahim halimizi!?
Gençlik deizm ve ateizmin pençesinde...
Diğer sözde müslümanlar da "Allah'u-Ekber!" ne demek, bilmiyor!?
Ya Rabb! Aklımı koru!?
9 milyon İsrailli neden 2 milyar müslümanın onurunu çiğniyor şimdi daha iyi anlıyorum!?

... Ve

Ülke ve millet, hain ve işbirlikçiler tarafından içerden kuşatılmış!
Amaç: Türk milletini savaşmadan etkisizleştirmek!
Ülkenin aydınları ve ilim ehli sessiz mi sessiz, seyrediyor!

Hedef :
Kötülüğü normalleştirmek...
Sonra ahlaksızlaştırmak...
Daha sonra yozlaştırmak...
Ve en sonunda da soysuzlaştırmak!

Eğitim sistemimiz sorumsuz ve ciddiyetsiz insan yetiştiriyor!
Televizyon dizileri fuhuş, ahlaksızlık, yalan ve dolan öğretiyor!
Sinemalar pislik kokuyor!
Sanatçı diye ortalarda çıplak kadınlar dolaşıyor!
Sosyal medyada tanışıyor, çocuklarını bırakıp gidiyor...
Akşam evleniyor, sabah ayrılıyor...
Çalanların haddi hesabı yok!
Sokak, tehlike ve tuzaklara gebe...
Müge Anlı, Esra Erol... savcı ve hakimlik yapıyor!
Kötülüğün manevi huzurda herkes saygı duruşunda...
Ahlaksızlık...
Yozlaşma...
Ve soysuzlaşma aşamaları adım adım...
İşte hedef! böyle bir nesil üretmekti?
Ve başardılar!
Ne büyük utanç!?
Durdurun ne olur!?

... Ve

Müslüman olarak görevimizin, mal biriktirmek olduğuna inandık. Biriktirdiğimiz maldan yoksul ve fakirin hakkını ayırmadık. Adeta Zekat emrini unuttuk! Malımız kadar kendimizi itibarlı kabul ettik ve kibirlendik. Mazlumu ve mağduru unuttuk. Kendimizi ayrı bir üst sınıf olarak gördük. Birilerine özendik...

İhtirasımıza yenik düştük, takva sahibi olma ruh halimizi kaybettik. İbadetlerimizi bir borç ödeme şuuruyla yerine getirdik!

Kur'an'ı bir dua kitabı, cenaze olunca raftan inen, ölenlerin ruhlarını şad eden, dirilerin dokunmadığı kitap haline getirdik. Anlamak yerine, kelime ve cümlelerini tekrarladık!

Ve birilerinin arkasına din adına takılarak el etek öptük, aklımızı kiraya verdik!

Bu dini, Diyanet'in bugün sergilediği anlayışından kurtarmadıkça, iflah olamayız ve uyanamayız!
Din adına kaos ve kargaşa da bitmez!
Asrımız, din adına iki büyük felaket ile karşı karşıya!
Şirk...
Münafıklık...
Geç de olsa mahşer günü uyanırız!
Hiç kimse cenneti garanti göremez!

.. Ve

Bize aşılanan ruh hali;
"Bal tutan parmağını yalar" dedik, hırsızlığı mübah gösterdik!
"Devletin malı deniz, yemeyen domuz" dedik, devleti soymayı mübah gösterdik!
"Yemeyenin malını yerler" dedik, dolandırıcılığı mübah gösterdik!
"At binenin, kılıç kuşananın" dedik, gaspçılığı mübah gösterdik!
"Kol kırılır, yen içinde kalır" dedik, sapıkların tacizini mübah gösterdik!
"Söz gümüş ise sükut altındır" dedik, ortamı yalancıya bırakmayı mübah gösterdik!
"Komşuda pişer bize de düşer" dedik, hazırcılığı mübah gösterdik!
"Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" dedik, menfaatçiliği mübah gösterdik!
"Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" dedik, yalan söylemeyi mübah gösterdik!
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" dedik, bencilliği mübah gösterdik!
"Üzümünü ye bağını sorma" dedik, haramı mübah gösterdik!
"Köprüden geçene kadar ayıya dayı de" dedik, kurnazlığı ve takiyyeyi mübah gösterdik!
Sonra toplum neden bozuluyor diye oturup ağıt yaktık.
Biz bozuluyoruz...
Kültürümüz, geleneğimiz ve örfümüz toplumun yazılı olmayan hukuk kurallarıdır!

Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri