- 14 Ekim 2025 - 2026 YILI BİTKİSEL DESTEKLEMELER
- 07 Ekim 2025 - EREĞLİ TARIM, GIDA VE HAYVANCILIK FUARI: YERELDEN YÜKSELEN UMUT
- 30 Eylül 2025 - ŞAP HASTALIĞI (TABAK HASTALIĞI) ‘HAYVANCILIĞIN KADİM TEHDİDİ’
- 25 Eylül 2025 - 6.ULUSLARARASI YEREL YÖNETİMLER TARIM KONGRESİ 2 – 4 Eylül 2025
- 16 Eylül 2025 - -YENİ- İKLİM KRİZİNİ DOĞRU KAVRAMLARLA ANLAMAK VE ANLATMAK
- 12 Temmuz 2025 - İKLİM KANUNU
- 07 Haziran 2025 - 2025 YILI HUBUBAT ALIM FİYATLARI AÇIKLANDI
- 27 Mayıs 2025 - TARIM KİMİN GÜNDEMİNDE? ÇİFTÇİ KİMİN UMURUNDA?
- 20 Mayıs 2025 - IV. TARIM-ORMAN ŞÛRASI SONUÇ BİLDİRGESİ
- 14 Mayıs 2025 - ÇİFTÇİNİN TOPLUMSAL KONUMUNUN YENİDEN İNŞASI
- 02 Mayıs 2025 - 4.TARIM ŞÛRASI: ORTAK AKLIN GÜCÜYLE TARIMIN GELECEĞİNE YÖN VERMEK
- 21 Şubat 2025 - TOHUMDA KONTROL KİMDE? TÜRKİYE’NİN TARIMSAL GÜVENLİĞİ NE DURUMDA?
- 16 Ocak 2025 - İŞ GÜVENLİĞİ VE TARIM
- 25 Eylül 2024 - YENİ BİTKİSEL ÜRÜN DESTEKLEME MODELİ
- 19 Eylül 2024 - YENİ DESTEKLEME MODELİNİ ANLAMA KILAVUZU
- 13 Eylül 2024 - TARIMDA ÇALIŞANLARIN SORUNLARI
- 07 Eylül 2024 - 2024 YILI BİTKİSEL ÜRÜN DESTEKLEMELERİ
- 28 Ağustos 2024 - KIRSALDA ÇALIŞMANIN ZORLUKLARI
- 21 Ağustos 2024 - 2024 HAYVANCILIK DESTEKLEMELERİ
- 08 Ağustos 2024 - HAYVANCILIKTA YENİ DESTEKLEMELERİ ANLAMA KLAVUZU
- 29 Temmuz 2024 - TÜRKİYE’DE TARIMDA İŞÇİ SORUNU VAR MIDIR?
- 24 Temmuz 2024 - KÖPEKLERİN İKLİM DEĞİŞİMİNE ETKİSİ
- 17 Temmuz 2024 - TARIMDA KÖPEK TERÖRÜ
- 12 Haziran 2024 - 2024 YILI HUBUBAT ALIM FİYATLARI
- 16 Mayıs 2024 - KOKARCA BÖCEĞİ
- 02 Mayıs 2024 - BUĞDAYDA ARZ FAZLALIĞI BİR KRİZ MİDİR?
- 16 Nisan 2024 - ENZİM ÜRETİMİNİN TARİHÇESİ
- 03 Nisan 2024 - ZEHİRLENELİM Mİ YOKSA AÇ MI KALALIM ?
- 26 Mart 2024 - SAĞLIKLI BESLENME TAKINTISI
- 19 Mart 2024 - SAĞLIĞIMIZI BOZAN SAĞLIKSIZ YAYINLAR
- 13 Mart 2024 - İSRAİL’İN, GAZZE SALDIRISI VE KÜRESEL ISINMA
- 05 Mart 2024 - HAYVANCILIKTA YENİ YOL HARİTASI
- 27 Şubat 2024 - ZEHİR Mİ TARIM İLACI MI?
- 20 Şubat 2024 - TARIMDA ROL MODELİN ÖNEMİ
- 13 Şubat 2024 - SİNEMA VE TARIM
- 08 Şubat 2024 - UZAYDAN TARLAYA; TARIMDA ROL MODEL ARAYIŞLARI
- 02 Şubat 2024 - TARIMFEST (Tarım Festivali)
- 23 Ocak 2024 - HAK GELİNCE…
- 18 Ocak 2024 - HAKKIDIR HAKKA TAPAN MİLLETİMİN HELAL
- 10 Ocak 2024 - BİTKİSEL ÜRETİM 2023 YILINDA ARTARKEN ÖNYARGILARDA DÜŞME OLMUYOR…
- 03 Ocak 2024 - TÜRKİYE’NİN TAVUKLARI ALTIN YUMURTALAYACAK
- 27 Aralık 2023 - DÜNYADA HELAL SERTİFİKASYONA DUYULAN İHTİYAÇ
- 24 Aralık 2023 - ‘HAK’ YERİNİ BULDU
- 15 Aralık 2023 - Helal Belgesi Nedir ?
- 12 Aralık 2023 - Tarım Bilim Kuruluna Duyulan İhtiyaç
- 09 Aralık 2023 - Gıda Ambalajı Okuma Rehberi
- 07 Aralık 2023 - Gıda Ambalaj Okuryazarlığı
- 20 Kasım 2023 - Barkod Okuryazarlığı
- 09 Kasım 2023 - Gıda Etiketi Okur Yazarlığı
- 07 Kasım 2023 - Gıda okur-yazarlığı
- 01 Kasım 2023 - Anız Yakmak Toprağı Öldürür
- 21 Ekim 2023 - Enzimlerin Kullanım Alanları
- 25 Eylül 2023 - Enzim Nedir ?
- 20 Eylül 2023 - Dünyada Enzim Üretebilen Beş Ülkeden Biriyiz
- 13 Eylül 2023 - Glutenin Zararlı mıdır ?
- 30 Ağustos 2023 - 48 Kromozomlu Buğday mı Tüketiyoruz ?
- 22 Ağustos 2023 - GDO’lu Ekmek mi Yiyoruz ?
- 17 Ağustos 2023 - Tarımsal Bilinç Toplumsal Görevdir
- 07 Ağustos 2023 - Ata Tohumu Ekmek Yasak Değildir
- 03 Ağustos 2023 - Bitki Hastalıklarında, Biyolojik Mücadele
- 27 Temmuz 2023 - Bitki Hastalıklarında Fiziksel Mücadele
- 15 Temmuz 2023 - Bitki Hastalıkları ile Kültürel Mücadelenin Önemi
- 06 Temmuz 2023 - Türkiye’nin Et Açığını Nasıl Kapatabiliriz ?
- 20 Haziran 2023 - 2023 Yılı Hububat Alım Fiyat ve Politikaları
- 14 Haziran 2023 - Sarı Pas Hastalığı ve Mücadelesi
- 06 Haziran 2023 - Bahar Yağışları ve Bitki Hastalıkları
- 25 Mayıs 2023 - Orman Köylüsü Ormandan Sağlanan Gelire Ortak Olacak
- 18 Mayıs 2023 - Yeni Tarım Kanununda Sözleşmeli Tarım
- 10 Mayıs 2023 - Üreticiler Rahat Nefes Alacak
- 02 Mayıs 2023 - Türkiye Buğday ve Yağ Fiyatlarını Düşürdü
- 25 Nisan 2023 - Şehirde Tarım Başlıyor
- 13 Nisan 2023 - Yeni Tarım Kanunu Ve Tarımda İzinli Üretim Devri
- 07 Nisan 2023 - Bitkisel Üretimde Yeterli Destek Verilmiyor Mu?
- 31 Mart 2023 - Domates İhracaatı Yapalım mı? Yapmayalım mı ?
- 22 Mart 2023 - Türkiye Tarımda Tüm Zamanların İhracaat Rekorunu Kırdı
- 16 Mart 2023 - Sözleşmeli Tarımın Mahiyeti
- 06 Mart 2023 - Deprem Bölgesinde Tarımsal Üretim Aksadı mı ?
- 27 Şubat 2023 - Kim Kirletti İse O Temizlesin !
- 20 Şubat 2023 - Depremin Tarıma Etkisi
- 08 Şubat 2023 - Önlemek Ödemekten Daha Ucuzdur.
- 31 Ocak 2023 - Sözleşmeli Tarıma Duyulan İhtiyaç
- 23 Ocak 2023 - Hayvancılıkta Türkiye Yüzyılı
- 17 Ocak 2023 - Şehirde Tarımı Mümkün Kılmak
- 09 Ocak 2023 - Bitkisel Üretim Türkiye Yüzyılına Hazır mı ?
- 03 Ocak 2023 - Ekmek Davası
- 26 Aralık 2022 - Sahte Tarım Yazarları ve Yalan Tarım Haberleri
- 20 Aralık 2022 - Yeşil Vatan
- 12 Aralık 2022 - Orman Varlığımız Ve Orman Yangınları
- 05 Aralık 2022 - Dünyada En Çok Ağaçlandırma Yapan Ülke
- 02 Aralık 2022 - Turunçgillerde Küresel Bir Oyuncu Olan Türkiye
- 21 Kasım 2022 - Siyah Altın; Zeytin...
- 15 Kasım 2022 - Zeytinde Dünya Birincisiyiz
- 07 Kasım 2022 - Şekerpancarı Tarımı
- 31 Ekim 2022 - Türkiye’nin Şeker Krizi Ne Durumda
- 26 Ekim 2022 - 2022 Yılı Şeker Pancarı Hasadı
- 21 Ekim 2022 - Tarıma Tam Destek
- 18 Ekim 2022 - Türkiye’de Tohumculuğun Tarihi Seyri
- 10 Ekim 2022 - Türkiye’de Tohumculuğun Geldiği Son Nokta
- 04 Ekim 2022 - Türkiye’de Kuru Fasulye Tarımı
- 30 Eylül 2022 - Tarımı Şehre Çağırmak
- 26 Eylül 2022 - 2022 Ayçiçeği Hasadı
- 24 Eylül 2022 - 2022 Yılı Çeltik Hasadı-Fiyatları
- 22 Eylül 2022 - Sözleşmeli Besicilik
- 20 Eylül 2022 - 2022 Yılı Mısır Hasadı
- 14 Eylül 2022 - Bilimsel Anlamadaki Tarım Yazılarına Duyulan İhtiyaç…

MAHMUT ALİ CENGİZ KÖROSMANOĞLU
-YENİ- 16 EKİM DÜNYA GIDA GÜNÜ: DURUN KALABALIKLAR! BU GÜN KUTLANACAK GÜN DEĞİL!
16 EKİM DÜNYA GIDA GÜNÜ: DURUN KALABALIKLAR! BU GÜN KUTLANACAK GÜN DEĞİL!
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,
……..
Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Necip Fazıl Kısakürek
Bugün dünya nüfusu 8 milyarı aşmış durumda. Her bir ferdin sağlıklı, güvenilir ve yeterli gıdaya erişimi insanlığın ortak hedefi olmalıydı. Ne var ki, her 9 kişiden biri aç, öte yandan üretilen gıdanın üçte biri çöpe gidiyor. Bir yanda israfın, diğer yanda açlığın bu kadar iç içe geçtiği bir dünyada, asıl açlık gıdadan önce vicdanlarımızda yaşanıyor. Bugün ruhlar aç… Ahlaken açız aynı zamanda. Bugün gıda noktasında açlığın sebebi üretilen ürünlerin yetersizliği değil, onun paylaşımında.
FAO verilerine göre bugün dünya genelinde 3 milyardan fazla insan sağlıklı beslenemiyor. Bu, insanlığın yüzde 40’ı demek. Yani sadece açlık değil, yanlış ve dengesiz beslenme de çağımızın görünmez salgını haline gelmiş durumda.
Her lokma, aslında bir sistemin parçasıdır. Bir elma ısırdığınızda sadece bir meyveyi değil; suyu, toprağı, çiftçiyi, üretim zincirini, pazarlama sürecini ve hatta iklimi de tüketirsiniz. Bu nedenle, gıda sistemi sürdürülebilir olmadıkça, sofralarımız da güvende değildir.
Sürdürülebilir bir tarım-gıda sistemi, yalnızca yeterli gıda üretmek değil; bu üretimin doğaya, insana ve geleceğe zarar vermeden yapılmasını öngörür. Bu sistemde hiçbir birey aç kalmaz, hiçbir çocuk yetersiz beslenmeden büyümez. Market rafları doludur ama çöpler boş kalır. Çiftçi emeğinin karşılığını alır, toprak tükenmez, su kirlenmez.
Gıdanın geleceği, sadece tarlada değil, tüketicinin elinde şekillenir. Çünkü gıdayı üretme, satın alma ve tüketme biçimimiz, gezegenin geleceğini belirliyor. Bugün bilinçsizce attığımız her ekmek, aslında yarının suyu, toprağı ve enerjisiyle birlikte yok olup gidiyor.
Tarım ve gıda sektörü, dünya genelinde 1 milyar insanı istihdam ediyor. Yani insanlığın neredeyse her sekizde biri, gıdayla geçimini sağlıyor. Ancak bu kadar büyük bir sektör, aynı zamanda çevre üzerinde en büyük baskıyı da oluşturuyor. Ormanlar tarlaya, tarlalar çöle dönüşüyor. Türler yok oluyor. Gıda üretiminde kullandığımız her yanlış yöntem, hem doğayı hem geleceğimizi tüketiyor.
Bu tablo, yalnızca çevresel bir kriz değil; adalet krizidir. Çünkü gıdaya erişim, ekonomik ve coğrafi eşitsizliklerin en somut halidir. Bir coğrafyada çöpe atılan kadar gıda, başka bir coğrafyada bulunamıyor. Bir ülke aşırı üretimle toprağını zehirlerken, diğeri açlıkla mücadele ediyor. Bu yüzden “gıda güvenliği” aynı zamanda bir adalet meselesidir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), her yıl “Dünya Gıda Günü” kutluyor. Ama kimin gıda günü… İsmet Özel insan haklarından anlaşılan Yahudi haklarıdır diyor. Bu günü de aslında dünya gıda günü değil de dünya Yahudi gıda günü mü desek acaba. Birleşmiş Milletlerin kime hizmet ettiği belli. Bugün yaşanan sistem İngiliz-Yahudi medeniyeti diyor Teoman Duralı hocamız. Yani batının Yahudi'nin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Her yıl 16 Ekim’de, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Dünya Gıda Günü kutlanıyor. Ancak “kutlama” kelimesi, yaşadığımız çağın gıda gerçekliğini tam karşılamıyor. Dünyada adaletsizlik, zulüm hiç bu kadar olmamıştı. Gıda en temel hak insanoğlunun. Ama bugün açlık bir silah olarak kullanılıyor. Dünyada İslam başat kültür değilken, batının tüm düşünce ve dünya görüşü hakimken bugün manzara bu. Açlık… sefalet… kan… gözyaşı…
İnsanların koyduğu sistemler insanların sorununa çözüm bulamadı. 8 milyarı aşan dünya nüfusunun bir milyara yakını akşam yatağına aç giriyorsa burada bir sorun var demektir. Yine bir milyara yakın insan aşırı kilolardan dolayı obezite tedavisi görüyorsa burada bir sorun var demektir.. Bu terslikte bir iş yok mu?
Bir yanda sofralar taşarken öte yanda mideler aç kalıyor. Bir yanda gıda israfı dağlar kadar büyürken öte yanda çocuklar bir lokma ekmek bulabilmek için çamura düşüyor. Bir yanda obeziteyle mücadele eden zengin ülkeler, öte yanda açlıktan kemikleri sayılan mazlum coğrafyalar….
Allah’ın on pulunu bekleyen on kulun hâlâ biri dokuzunu alıyor.
Adalet terazisinin kefesi çoktan bozulmuş. Küresel gıda sistemleri, devasa şirketlerin iştahına terk edilmiş durumda. Gazze’de yüzlerce insan açlıktan ölüyor bugün. Kuşatma altındaki o topraklarda, bir avuç un, bir parça ekmek, bir damla su hayatla ölüm arasında duran tek çizgi adeta. Ama dünya “gıda güvenliği” başlığı altında konferanslar düzenleyip, kürsülerde alkış topluyor. Ne acı bir ironidir ki, insanlığın boğazına dayanan açlık bıçağını tutan eller, “sürdürülebilir kalkınma”dan bahsediyor.
Durun kalabalıklar!
Bu günü kutlamak, açların gözyaşını inkâr etmektir. Bu günü kutlamak, sofralar arasındaki uçurumu görmezden gelmektir. Bu günü kutlamak, Gazze’deki aç bir çocuğun yüzüne gülümseyip, sırtını dönmektir.
Gıda adaleti olmadan gıda güvenliği olmaz. Vicdanı aç bir dünyanın sofraları dolmaz.
Eğer paylaşmayı unuttuysak, eğer “rızkın” sahibini unuttuksa, o zaman sofralarımız değil, ruhlarımız açtır. Oysa İslam ne diyordu; “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” onun peygamberinin diliyle.
Aynı peygamber “Kölelerinize ve namaza dikkat edin” diyordu. Namaz dinin direği diyen bir peygamber yanında çalışanın karnının doymasını aynı kefeye koyuyor, düşünebiliyor musunuz? Bugün dünya buna muhtaç. Dünya gıda günü “yediğinden yedirin, giydiğinizden giydirin” (hadis) anlayışı hakim olursa ancak o an kutlanabilir.
“Gıda adaleti olmadan gıda güvenliği olmaz.”
Bu cümle bir slogandan öte, çağımızın en derin çığlığıdır.
Zira mesele sadece karnın doyması değildir; adaletin paylaşılmasıdır, rahmetin yeryüzüne dağılmasıdır. Toprak herkese rızık verir; ama insan, Allah’ın mülkünü bölüştürürken adaleti unuttu.
Eğer paylaşmayı unuttuysak, eğer “rızkın” sahibini unuttuksa, sofralarımız değil, ruhlarımız açtır artık. Bir başka hadisinde şöyle diyordu: “Kölelerinize ve namaza dikkat edin.”
Düşünebiliyor musunuz?
Namaz gibi dinin direğiyle, bir insanın karnının doymasını aynı kefeye koyuyor.
Yani ibadetle adaleti, secdeyle ekmeği, kıyamla merhameti birleştiriyor.
Bugün insanlık tam da bu dengeye muhtaç!
Bu gün kutlama değil, sorgulama günü olmalı.
Çünkü gıda adaleti tesis edilmedikçe hiçbir “gıda güvenliği” anlam taşımaz.
Gazze’de bir lokma ekmeğe hasret kalan çocuklar varken, Afrika’da suya ulaşamayan milyonlar varken, kutlamalar, sadece KENDİNİ KANDIRMAK olur.
Bir gün “yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin” hadisinin ruhu yeryüzüne hâkim olursa,
işte o gün gerçekten kutlanabilir Dünya Gıda Günü.
Bir gün “AÇ KOMŞUNUZ VARSA, KOMŞUNUZU DOYURUN ÖYLE YATAĞA GİRİN” ruhu yeryüzüne hâkim olursa, işte o gün gerçekten kutlanabilir Dünya Gıda Günü.
Mahmut Ali Cengiz Körosmanoğlu
Henüz Yorum yok