İBRAHİM ERKAM

-YENİ- İNSAN VE KAİNAT

İNSAN VE KAİNAT

Hem insanı hem de insanın dışında ona musahhar kılınmış bütün yaratılmışları içine alan Kur'an kavramı  âlemdir. Türkçe ‘de ise kainat ve evren kavramları daha çok kullanılır. Genel kullanımda âlem teriminin kapsamlı tarifi maddi veya manevi olan varlıkların hepsini içine alır: tabiat âlemi, ruh âlemi, akıl âlemi, melekler âlemi gibi.

Âlem kavramına çok aşinayız. Her gün namazlarımızda tekrar ettiğimiz, kulluk şuurumuzun nişanesi olan Fatiha Süresinin ilk ayetinde Rabbimiz(cc) mealen şöyle buyurdu: “Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.”

Allah(cc), ezeli ve ebedidir. Hiçbir şey yokken tek O vardı. Semayı, arzı, diğer canlıları ve insanı yarattı. Bütün her şey insana hizmet için hazırdı.

“Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratan, sonra semaya yönelip onları yedi kat gök olarak tastamam tanzim eden O’dur. O, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara 29)

“Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan sonra arşa istiva eden; gündüzü, kendisini süratle kovalayan geceyle bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğdiren Allah’tır. Bilin ki, yaratma da emir ve idare yetkisi de yalnız O’na aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah yüceler yücesidir.” (Araf,54)

“Allah’ın, gökleri ve yeri belli bir gayeye, hikmete dayalı olarak ve mükemmel bir sistem hâlinde yarattığını görmüyor musun? Dilerse O sizi yok eder, yerinize yepyeni bir toplum getirir.”(İbrahim,19)

“Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık. Ama bize en küçük bir yorgunluk bile dokunmadı.”(Kaf,38)

Yukarıda mealen zikredilen ayetler, kainatın nasıl ve niçin yaratıldığı ile ilgili durumu bize beyan etmektedir. Allah, kainatı insan için yaratmıştır. Ona musahhar kılmıştır. Onun emrine vermiştir. Allah(cc), hayvanları da insanların emrine vermiş ve musahhar kılmıştır. Bu güzel ve faydalı nimetleri Allah(cc), mealen şöyle tasvir etmiştir:

“Eti yenen büyük ve küçükbaş hayvanları da O yarattı. Onlarda sizin için soğuktan koruyucu şeyler ve başka yararlar vardır, ayrıca onlardan beslenirsiniz. Onlarda akşamları otlaktan getirirken, sabahları otlatmaya salıverirken size sergiledikleri bir güzellik de vardır. Bu hayvanlar ancak kendinizi fazlasıyla yorarak ulaşabileceğiniz bir beldeye yüklerinizi taşır. Kuşkusuz rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir. Binmeniz ve güzelliğini seyretmeniz için atları, katırları, eşekleri de yarattı. O, sizin bilmediğiniz başka şeyler de yaratır.”(Nahl,5-8)

İnsan, Allah’ın(cc) kendisinin emrine verdiği  nimetlerle yeryüzünü imar eder ve insanlığın hayrına işler yaparsa Allah onu mükafatlandırır. Fakat tam tersi o nimetlere sevgi ve saygı ile davranmayıp, onları kötüye kullanır da emanete riayet etmeksizin düzeni bozacak olursa azaba uğrar. Allah(cc), Rum Suresi 41. Ayet’te bu hususu açıkça şöyle beyan etmiştir: “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah dönüş yapsınlar diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.”

Allah(cc), su nimetini yarattı. Sebzeler, meyveler yarattı. Toprağa sebze, meyve ekiyoruz ardından suluyoruz ve hayatımızı bunlarla devam ettiriyoruz. Yeme iradesini de Allah yarattı. İnsanoğlu ne kadar nankör. Kendisinin yaratılan olduğunu Allah’ın(cc) da yaratan, şekil veren ve hayatını devam ettiren kudret olduğunu ne çabuk unutuyor.

“Yeryüzünü enine boyuna uzatan, onda sabit dağlar ve ırmaklar meydana getiren, orada meyvelerin her birinden çifter meydan yaratan O’dur. Geceyi de gündüzün üzerine O bürüyüp örtüyor. Düşünen insanlar için şüphesiz bütün bunlarda ibretler vardır.

Yeryüzünde birbirine komşu parçalar, üzüm bağları, ekinler; sürgünlü, çatallı ve tek gövdeli hurma ağaçları vardır; hepsi bir tek su ile sulanır. Böyle iken üründe bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan insanlar için ibretler vardır.”(Rad,3,4)

Bugün başta Müslümanlar olmak üzere bütün insanlık, gelinen noktada kainata nasıl davrandığını sorgulamak durumundadır. Bizler arza, semaya, dağa, taşa, denize, hayvana, nebata Allah’ın(cc) koyduğu ölçülere dikkat ederek yerinde ve güzel mi davrandık yoksa hırslı davranarak karada ve denizde fesat çıkarıp kainatı tarumar mı ettik? Ahiret’te bütün her şey dile gelip kendisine yapılanları konuşacak. Hep söylenip duruyoruz hava bozuldu , su bozuldu, gıda bozuldu vs. bozuldu diye. Biz bozduk. Kendi elimizle yaptık. Bazen yapan biz olduk, bazen de yapana ses çıkarmadık. Alternatifler üretmedik. Ürettiysek de geç kaldık. Menfaatimize nasıl geldiyse öyle davrandık. Kendi elimizle yaptıklarımızın ceremesini çekiyoruz. Ayet bu konuda çok açık. Kendimizi ve neslimizi korumak için daha bilinçli olmalıyız ve sesimizi yükseltmeliyiz. Rabbim bize bu hususta kuvvet ve şuur versin. Bu konuda hesabını kolay verenlerden eylesin.

 

EĞİTİM DANIŞMANLIĞI,

MESLEKİ DANIŞMANLIK VE REHBERLİK

İbrahim Erkam

[email protected]

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri