İstatistik Uzmanı Tuğrulhan Dinçaslan Koronavirüsde Son Gelişmeleri Yorumladı

Tüm dünyada korku, endişe, tedirginlik, stres, bunalım, depresyon gibi duyguları ilk defa tüm insanlık beraber yaşıyordu. Öncesinde birilerinin hayat rutini savaşın ortasında yaşam mücadelesi vermek iken birilerinin hayat rutini kariyer yapmak, tatil yapmak, iş büyütmek gibi farklı amaçlardı. Bir anda hayat rutinimizi yaşamaya devam ederken bir virüs hayatımızı tam ortadan vurdu.

 Belli başlı İş yerleri, eğitim, seyahat, turizm gibi birçok faaliyet durdu. Tüketim davranışlarımızı değiştirmek zorunda kaldık. Hayat rutinimizin bozulması ile çok zarar görmüş olabiliriz ancak bu süreç bize çok iyi derslerde verdi. Ailemize, eş ve çocuklarımıza vakit ayırdık, akrabalarımızı aradık, evlerimizde kendi yemeğimizi yaptık. Yeni lezzetleri mekanlarda gezerek tüketmek yerine kendi evimizde yaparak denedik. Uzaktan eğitimi tecrübe ettik. İbadet etmeyi yeniden aklımıza getirdik. Raflarda bekleyen kitaplarımızı bitirdik. Vaktin ve sağlığın ne derece değerli olduğunu bir kez daha anladık. Bu sürecin başladığı 11 Mart 2020 tarihi bu yüzden ülkemiz için bir milattı. Her ülke kendi bacağından asılacaktı. Süper güç ülkelerin süper güç olmadığını, batı medeniyetinin kendi vatandaşına nasıl merhametsiz davrandığına şahit olduk. Ülkemizdeki tek güvencemiz yine bizdik. Bu topraklarda yetişen sağlık çalışanları, hayırseverler ve devletin şefkatli, hassas ve şeffaf yaklaşımıydı.

 

Bilimi ahlaksızca kullananlardan dolayı ortaya çıkan bu sorunu yine bilimsel yaklaşımla üstesinden gelecektik. En büyük girişim bilim kurulunun oluşturulması ile başladı. Bilim kurulu kararlarının harfi harfine uyulması için ne gerekiyorsa yapılıyordu. Bu sıkıntılı süreçte herkes ne biliyorsa neyi varsa ortaya koymak istedi. Tıbbi malzeme desteğinde bulunan, kira almayan, evini açan, otelini kullandıran, yemek veren vs. birçok kişi ortaya çıktı. Bizi bu mücadelede ayakta tutan liyakatli bir yönetim, sağlık alt yapısının güçlü olması ve sahadaki profesyonel sağlık çalışanlarıydı. Sahadaki sağlık çalışanlarımızın salgından önceki rutini de çok fazla vaka görülmesi ve sağlık hizmetinin nitelikli olmasından dolayı salgın koşullarında çalışmak onlara rutin gibi geldi. Amerika’da orta-üst gelir grubu arasında olmayan, hastaneye gidemeyen halkın hayat rutininde hastaneye gitmek olmadığı için solunum cihazı sayısı yetersiz geldi. Avrupa’da hastane ve yoğun bakımlar bizim ülkemizdeki kadar yoğun olmadığı için sağlık profesyonelleri tecrübesiz kaldı. Bu sürecin verilere nasıl yansıdığını aşağıdaki grafiklere bakarak görebiliriz.

 

 

Toplam pozitif vaka sayısı 82329’a ulaştı. Bu grafikte artış miktarlarına odaklandığımızda 30 binlerdeki artış miktarını 80 binlerde de koruduğumuzu görüyoruz. Salgın ortamında en önemli durum hastanelere bir anda yığılmanın olmamasıdır. Yığılmadan kasıt bir anda on binlerce kişinin hastanelere başvurmasıdır. Bu yığılma yoğunluğunu ne kadar çok az miktarda tutup, zamana yayabilirsek o kadar kolay ve kontrollü yönetebiliriz. Sağlık bakanımızın her açıklamasında bahsettiği “Filyasyon yöntemi” bu yığılmanın önünü kesmekte anahtar rol oynayan yöntemdir. Bu yöntem Pozitif vakanın tespit edilmesinden sonra vakanın etkileşimde olduğu insan zincirinin tespit edilip o insan zincirindeki herkese karantina koşullarının uygulanması yöntemidir.

 

Günlük vaka/test oranı bize koronavirüs bulguları taşıyan şüpheli hastalara yapılan testlerdeki pozitif vaka sayısının ne kadar yüksek veya düşük düzeyde olduğu konusunda bir ışık tutuyor. Bu grafik 100. Vakadan sonraki süreci göstermekte ve sıfıra yaklaşmak için daha ne kadar süreceği konusunda tahmin yapmaya yardımcı olmaktadır. İlk hedef olarak geçtiğimiz süre içerisindeki en düşük hedef olan %8’e sonra aşamalar halinde %5’e düşüreceğiz ve sıfır noktasını yakalamaya çalışacağız. Bu hedefe ulaşmak için en önemli silahımız sosyal izolasyon kurallarından ödün vermeden hayatımıza devam etmemiz gerektiği gerçeğidir.

Bu grafiği yorumlarken destek olan Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Maruf Göğebakan Bey’e teşekkür ediyorum.

Vaka artış hızına baktığımızda geçtiğimiz 39 günde 1.05 düzeylerine kadar azalttık. Sosyal izolasyon kurallarına uyum, filyasyon yönteminin uygulanması, sağlık profesyonellerinin geliştirdiği dinamik algoritmalar bizi ayakta tutacak, son vaka kontrol altına alınana kadar rehavete kapılmadan virüslüymüşüz gibi yaşamaya devam etmeliyiz. O çok özlediğimiz rutin hayatımıza yeniden kavuşacağımız günlerin bizim elimizde olduğunu unutmamalıyız.

Pandemik vefat oranında düşüş trendinin devam ettiğini görüyoruz. Basın açıklamalarından takip ettiğim kadarıyla vefat eden hastaların %60’ından fazlasının kronik rahatsızlığa sahip olduğu durumu var. Bu bizlerin ne derece hassas olmamız gerektiğini gösteriyor. Farkında olmadan virüs taşıyıcısı olabilir, çevremizde kronik rahatsızlığı olan birine bulaştırma ihtimalini gözetmezsek onun hayatına direkt olarak kastettiğimizi aklımızdan çıkarmamalıyız.

Pandemik vefat artış hızını 1.07 düzeyine kadar geriletebildik. Bu düzeyi geriletmek için tedavi yöntemlerinin gelişmesi ve kronik rahatsızlığı olan insanların enfekte olmasını engellemekten başka çare görünmemektedir.

 

Yatan hasta durumuna baktığımızda bizleri sevindiren bir sonuç görmekteyiz. İyileşen hasta oranlarının hızlı yükselme trendinde devam ettiği, yoğun bakım ve entübeli hasta durumlarında oranların azalma trendinde ilerlediğini görüyoruz. Bu grafiğin olumlu olmasında en büyük katkı sağlık emekçilerimizindir. Onlara ne kadar çok teşekkür etsek azdır. Bizlerde onların bu emeğine katkıda bulunmak istiyorsak izolasyon kurallarına uyarak katkı sağlayabiliriz.

Salgın ile mücadelede en önemli göstergelerden biri Katlanma süreleri parametresidir. Katlanma süresi bugünkü sayının bugünkü şartlarda kalırsak kaç günde iki katına çıkacağı tahminini gösterir. Şu an pozitif vaka sayısında 80 bin seviyelerindeyiz. Bu şartlar altında salgın devam ederse 14 gün sonra 160 bin seviyesine çıkacağımızı gösteriyor. Aynı şekilde Vefat sayımız 1890 düzeyindeyken, 10 gün sonr-a 3800 vefat sayısına ulaşacağını göstermektedir. Belirtilen bu katlanma gün sayıları ne kadar yüksek olursa o kadar salgının kontrol altında olacağını göstermektedir. Henüz ne zaman tamamen biteceği öngörüsü yapmak doğru değildir.  Şu an katlanma sürelerimiz ilk hedef olan 30 gün seviyelerine ulaşmadı. Bu seviyelere gelene kadar tedbirlere devam edilmesi beklenmektedir.

 

Ülkelere göre vefat sayısına baktığımızda Dünyada 1890 vefat sayısı ile 12. Sıradayız. Bu grafik Süper güç ülkelerin, her konuda önümüze sunulan batı medeniyetinin sağlık konusunda ne kadar gerçekten uzak bir durumda olduğunun göstergesidir. 

 

Pozitif vaka sayısında Dünyada 8. Sıradayız. İspanya, Fransa ve İtalya aynı kaderi paylaşıyor. Almanya onlara göre biraz daha iyi durumda. Amerika’da durumlar iyiye gitmiyor. Çin dün tekrar sahalara döndü ve bir günde 1290 ölüm açıkladı. İran bizim alt sıramıza yerleşti. Ancak Çin ve İran’ın doğru veri aktarmadığı konusunda spekülasyonlar yapılıyor. Bir habere göre Çin’de elektrik ve telefon aboneliği Ocak ayına göre 8 Milyon kişi azalmış. Bu salgın bittikten sonra ayakta kalan nitelikli ülkeler için yeni senaryolar, olumlu gelişmeler ile ülkemizi her alanda hak ettiği yerlerde temsil ederiz.

Diğer Haberler

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Diğer Haberler