- 16 Mayıs 2025 - BEYAZ ENTARİLİ KARA KALPLİ ADAMCIKLAR TRUMP'A PARAYI BASTILAR !
- 15 Mayıs 2025 - DEVLETİN KARA DELİKLERİ VE YAN GELİP YATANLAR CENNETİ!
- 16 Nisan 2025 - KUKLA LİDERLER VE BİZİ BEKLEYEN GÖNÜL COĞRAFYAMIZ
- 03 Nisan 2025 - AYBÜKE PUSAT… YAŞANANLARIN DEVEDE KULAK BİR ÖRNEĞİ
- 04 Mart 2025 - YÜZ YILLIK YÜZLEŞME VE IRKÇI KİBİR!
- 04 Şubat 2025 - KILIÇLAR SADECE TÖRENDE ÇEKİLİYOR ZANNEDİYORSANIZ, YANILIYORSUNUZ!
- 18 Ocak 2025 - AK PARTİ İL BAŞKANLIĞI... DERTLEŞME ADINA...!!
- 11 Aralık 2024 - GAZZE’DE KAZANIP & SURİYE’DE KAYBETMEK!!
- 31 Ekim 2024 - İMAM-I AZAM VEYA TÜRKİYE DÜŞERSE!!!
- 20 Nisan 2024 - GENÇLİK NEREYE GİDİYOR? DERKEN ANNELERİ DE KAYBETMEK...!!
- 14 Şubat 2024 - İSLAM BİRLİĞİ HAYALİ VE ÖDENEN BEDEL...!!
- 06 Şubat 2024 - JEOLOJİK DEPREMLER & İNSANİ/MANEVİ DEPREMLER…
- 23 Ocak 2024 - “KAN KUSUYORKEN & KIZILCIK ŞERBETİ İÇTİM” DEMEK PARDON İZLEMEK…!!
- 27 Aralık 2023 - TEHLİKEYİ GÖRMEMEK ve VEKALET SAVAŞLARI
- 15 Kasım 2023 - Boykot’ta… İzzet’te… Allah İçin Vermekte Nasip İşidir…!!
- 27 Ekim 2023 - Erbakan Hocamızı Anlayamamanın Ağır Bedeli…!!
- 30 Eylül 2023 - Evlilik Okulu & Yasal Çeyiz Sandığı & Haydi Kayseri…
- 03 Ağustos 2023 - Yoksulluk * Ekonomik Kölelik Ve Erbakan Hocadan Cihad Tarifi…!!
- 25 Temmuz 2023 - Ekonomik Kriz – Hak Kavramı ve Ver Allahım Ver Mantığı…!!
- 22 Temmuz 2023 - Çıplaklık & Özgürlük & Kıskanmak & Plaj Havası & Karacaoğlan…
- 05 Mayıs 2023 - Akıncılar… Milli Görüş… Ak Parti… Ayşe Böhürler
- 14 Nisan 2023 - Dil Yarası ve Hulki Cevizoğlu Kadar Olamamak…!!
- 23 Mart 2023 - Deprem & Seçim & Ramazan İklimi...
- 20 Şubat 2023 - Biz Türk’üz Bize Bir Şey Olmaz...!!!
- 20 Aralık 2022 - Katar – Futbol – Ölü Yatırım Ve Kayserispor…
- 09 Aralık 2022 - Bir Kere Zalim Olmak Yerine Bin Kez Mazlum Olmanın Şerefine Talip Olmalıyız…!!
- 08 Kasım 2022 - Hırsızlık & Ekonomik Kriz & İnsan Ve İman Krizi
- 21 Ekim 2022 - Çekirdek Aile Ve Gençler
- 09 Ekim 2022 - Başörtüsü Kimlik Olmaktan Çıkarsa...
- 24 Eylül 2022 - Aileler Yüzlerle Camide… Yüzbinler İse Konserde…!!
- 29 Ağustos 2022 - Rahmetli Sakıp Sabancı’ya Atılan Tokat ve Gençlik...
- 22 Ağustos 2022 - Kayseri Valimiz Gökmen Çiçek’le İki Güzel Toplantı
- 15 Temmuz 2022 - 15 Temmuz Şehidleri Hürmetine
- 07 Temmuz 2022 - Genovese Sendromu Ve Peygamber Ahlakı…
- 17 Haziran 2022 - Gençliğim Eyvahhhh (!)
- 01 Haziran 2022 - Çürük Olan Domates Değil Aslında…!!
- 23 Mayıs 2022 - Vali Olmamak ve Şehri Bunaltmak...!!
- 05 Mayıs 2022 - Yusuf Kaplan Hocam & Palancıoğlu Başkanım Ve Nevin Abla…
- 29 Nisan 2022 - Ermeni Soykırımı & İttihatçı Paşalar & Kuru Sloganlar
- 29 Mart 2022 - Etiyopya’da Öpülen El…!!
- 13 Mart 2022 - İstiklal Marşı Ve Mehmet Akif Duasına Başkaca Bir Amin!!
- 27 Şubat 2022 - Cennet Mekan Bir Erbakan Geçti Bu Dünyadan...!!
- 25 Şubat 2022 - Ukrayna'dan Ders Almak…
- 18 Şubat 2022 - Domates & Biber & Patlıcan… Bir de Salatalık!!
- 29 Ocak 2022 - İmamoğlu & Balık Kılçığı & Kardan Adam !!!
- 13 Ocak 2022 - Eren Bülbül İle Enes Kara Arasında Savrulmak...!!
- 30 Aralık 2021 - Samuray Kılıcı İle Ölmek...
- 23 Aralık 2021 - Vatan Sevgisi Ve Savrulan Kardeşliğimiz…
- 16 Aralık 2021 - Suç Kimde…???
- 18 Kasım 2021 - Kemal Kılıçdaroğlu & CHP ve Helalleşmek…
- 14 Ekim 2021 - Kaşık Tutamayan Nesille & Tarih Yazamayız !!
- 21 Eylül 2021 - Anadolu İnsanı Vakıflar Eliyle Devlete Yürüdü… Dert Bu Olsa Gerek !!
- 19 Eylül 2021 - K.Maraş & Miting & Kayıp Heyecan & Kifayetsiz Muhterisler !!
- 31 Ağustos 2021 - Siz Bizim Neler Çektiğimizi Nereden Bileceksiniz ...!!
- 23 Ağustos 2021 - Baraj Altında Kalan Gençler ve Gülhane Parkı...!!
- 13 Ağustos 2021 - Araplar Bizi Arkamızdan Neden Vurdu?…Yüzyıldır Görülemeyen Hesap!!
- 03 Ağustos 2021 - Şehrin Unutulan Kahramanları ve Dut Ağacı…
- 25 Temmuz 2021 - Satılık Kalemler veya Ruhlar...!!!
- 19 Temmuz 2021 - “Yeryüzünde Mazlumların Bir Allah'ı, Birde Türkiye'si Var”
- 18 Haziran 2021 - Boşanma Davalarına Bakan Bir Avukat Olarak Feryadımdır !!
- 15 Haziran 2021 - Vatan & Millet & Sakarya Edebiyatı
- 19 Mayıs 2021 - Bayramlarımızı İşgal Ettirmeyelim…!!
- 17 Mayıs 2021 - “Her Şey Hayallerle Başlar” Demeyi Senden Öğrendik...
- 04 Mayıs 2021 - Kadir Gecesi & Masumlar Apartmanı…!!
- 18 Nisan 2021 - Bir Zamanlar KIBRIS…
- 24 Mart 2021 - HDP'nin Kapatılması Meselesi, RP & FP Kapatılması Davası ve AK Parti Kapatma Davası
- 15 Mart 2021 - Yeşilçam Gazozu (!) Hikayelerine Meydan Okumak...!!
- 07 Mart 2021 - Sadece Kadına Şiddete Değil & 8 Mart Dayatmasına da Karşıyız !!!
- 27 Şubat 2021 - Cennet Mekan Bir Erbakan Geçti Bu Dünyadan...!!
- 19 Şubat 2021 - Şehitler Ayı... Boğaziçi... İskilipli Atıf Hoca !!
- 25 Ocak 2021 - Mağrur Olma Padişahım & Senden Büyük Allah Var!!
- 02 Ocak 2021 - CHP Genetik Kodlarının Gereğini Yapıyor !! Şaşırmadık...
- 18 Aralık 2020 - Eskiden ABD Bize Posta Koyabilir miydi…??? Hadi Ordan…!!
- 13 Aralık 2020 - Bir Covit-19 Macerası ve Aşı Polemiği !!
- 17 Kasım 2020 - Fikri İktidar Olamadık Ama Formula'da Gazozu Patlattık !!
- 10 Kasım 2020 - 10 Kasım Bir Kısım İnsanlarımız İçin Riyakarlık Günüdür
- 28 Ekim 2020 - Reis Gider... Kumu Kalır !!!
- 23 Ekim 2020 - Gardiyan Devlet & Garson Devlet !!
- 13 Ekim 2020 - Çorak Toprağın Çocukları ve Ateşin Çocukları…!!
- 24 Eylül 2020 - Abdurrahman DİLİPAK’ı Linç Etmek...!!
- 22 Eylül 2020 - Eylül Hüzün Ayıdır...!!
- 05 Eylül 2020 - Devletin Merhamet Elini Tutmayan & Virüsün Şamarını Yer!!
- 30 Ağustos 2020 - Virüste Ete Kemiğe Büründü...Ama Biz Hala Akıllanmadık!!
- 17 Ağustos 2020 - 17 Ağustos Depremi.. Bitmeyen Manevi Depremler !!
- 29 Temmuz 2020 - Ey Reis… (!) Sen Bizimle Dalga mı Geçiyorsun ?
- 14 Temmuz 2020 - 15 Temmuz Hürmetine
- 16 Haziran 2020 - Tabu Atatürk & Sahte İmza & Sahte Belge & Yetim Ayasofya !!
- 27 Mayıs 2020 - Menderes'i & Erbakan'ı Yalnız Bırakmak ve Arkalarından Ağlamak!!
- 18 Mayıs 2020 - Mustafa Yalçın Başkan... Terör Örgütü Üyesi Cenazesi... Ceset Yakmak!!!
- 12 Mayıs 2020 - Camikebir & Asmalı Fırın & Küncülü Pide & Tekne Orucu!!!
- 30 Nisan 2020 - Sakın Evde Kalmayın Hanımlar & Kaçın Kurtulun !!!
- 17 Nisan 2020 - www.kayserianahaber.com... Cihannüma... Bizim Hikayemiz...
- 13 Nisan 2020 - Hak Ettiğimiz İmtihan - Kül mü? & Ateş mi?
- 08 Nisan 2020 - -YENİ- 1845 İrlanda'lı Hristiyanlar & 2020 İtalyan Hristiyanlar...!!
- 25 Mart 2020 - Virüs Yaşlıları... Merhametsizlik Gençleri Öldürür !!!!
- 17 Mart 2020 - Babaannem - Elektrik - Masal ve Korona Virüse Teşekkür !!
- 09 Mart 2020 - Hakkı Teslim Etmek ve Millet Kütüphanesi
- 28 Şubat 2020 - 28 Şubat Ayazında Vatana Sevda...
- 23 Şubat 2020 - Bu Devirde Genç Olmak Çok Zor !!
- 10 Şubat 2020 - İstanbul Sözleşmesi Kadını Korurken(!) Erkeği Ezmiş Ve Aileyi Dağıtmıştır!!
- 05 Şubat 2020 - İnsan Âcizdir. – Çin Malı Korona Virüsü - Yarasa Çorbası İçmeyin !!
- 26 Ocak 2020 - Deprem - Görünmeyen Devlet - Millet Olma Şuuru !!
- 22 Ocak 2020 - Karneler Alındı-İyi Matematik Çözmek-İyi İnsan Olmak
- 14 Ocak 2020 - Tavuğun Kursağı - Avustralya Develeri- HZ.Ömer !!
- 09 Ocak 2020 - Yahya Ağa ve Arkadaşları Bize Sesleniyor!!
- 01 Ocak 2020 - Libya Nerededir? - Kanal İstanbul - Tartışmayi Bilmiyoruz !!
- 26 Aralık 2019 - Deli Erbakan (!)… Yerli Otomobilden Önce, Yerli Yürekler Lazım!
- 22 Aralık 2019 - Yılbaşı Piyangosu ve Umudu Beslemek...!!
- 15 Aralık 2019 - Yalakalık Bir Sanattır Ama (!)... Kazananlar Hakkı Söyleyenlerdir.
- 11 Aralık 2019 - Nato Zirvesi - Fransa CB. Macron – Kanuni Sultan Süleyman
- 03 Aralık 2019 - Kayserispor Sen Bizim Her Şeyimiz misin?
AV. FEVZİ KONAÇ
-YENİ- MEHMET AKİF ERSOY VE VURUN KAHPEYE!
MEHMET AKİF ERSOY VE VURUN KAHPEYE!
Hepimiz ağır bir imtihandan geçiyoruz. Aklıselim herkes görüyor ve endişeleniyor ki millet olarak büyük sosyal depremler yaşıyoruz. Arzı sallayan deprem nasıl yıkılan binalarda insan seçmiyor, zengin/fakir demiyor, sağcı/solcu ayırmıyor, dindar/dinsiz bakmıyor ve nice canların toprak olmasına sebep oluyorsa, sosyal depremlerde aynı fiili deprem gibi ayırım yapmadan kurban alıyor. Her kurban üzerinden toplumun her kesimi büyük bedeller ödüyor. Sanatçısından, emeklisine, bürokratından, siyasetçisine, garibanından, zenginine, İslamcısından, ateistine fark etmiyor. Gündüz kuşağı programlarında bu pespayeliğin ve sosyal depremin geldiği boyutu göstermesi adına ibret verici, tiksindirici hikayelere şahitlik ediyoruz. Hatta şahitlik değil bu iğrençlikler gözümüzün içine sokuluyor adeta.
Burada dikkat çekmek istediğim bir başka husus daha var. Bu sosyal depremin altında kalanların özellikle dindar, mütedeyyin, muhafazakâr aileler ve insanlar olduğunda, tabiri caizse sahne ışıkları çok daha başka tutuluyor olayların üzerine. Kızılcık Şerbeti dizisinin reyting rekorları kırmasındaki temel bakış ne ise İslamcıların (!) veya dindarların kirli çamaşırlarını dökmekten daha büyük haz duyan bir kitle var toplumda. “Bakın gördünüz mü? İşte dindarların asıl yüzü bu” demek için fırsat kollayanlar var. İslam’la, günahı yan yana getirebilmenin, bunu dindarların hatası üzerinden yapabilmenin, bu yaptıklarıyla aslında dindarlığın veya bilinçaltında İslam’ın ne kadar etkisiz ve değersiz (!) olduğunu kanıtlamanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyorlar! Dindarların mahallesinin günah galerisini (!) açmak bu adamları çok neşelendiriyor.
Ancak bizim mahallede ara ara yaşanan bu tu/kaka işlerin, diğer mahallenin hayat tarzı olduğunu unutarak yapıyorlar bunu. Kendilerinin yaşam tarzında çok makul bir tercihin, bizim mahallede ne büyük ayıplama ve linç operasyon gerekçesi olarak görüldüğüne ibretle şahitlik ediyorsunuz. Bir fiil kötü ise neden kendi hayat tarzlarını, dindarlarda bir suçmuş gibi lanse ediyorlar bu da ayrı bir konu. Burada işaret ettiğim şeyin bir günahı savunmak olmadığı anlaşılıyor diye düşünüyorum. Kim işlemişse günah günahtır. Suç suçtur. Ama dikkat çekmek isterim ki bu tür ekstrem olayları fırsat bilerek ellerini ovuşturanlar, yanıldıklarını ve olaya yanlış pencereden baktıklarını gördüklerinde umarım iş işten geçmiş olmaz.
Son yaşanan Mehmet Akif Ersoy ve diğer spikerler olayı gösteriyor ki; mütedeyyin kimlikli insanların hata ve kusurları, olağanüstü bir iştah açıcılıkta yine cezbetti bir kesimi. İnsaflı olanları tenzih ederek söylemek isterim ki hemen hepsi olayın tüm gizli/mahrem yönlerini teşhir hazzını tatmin edecek nitelikte tepe tepe kullandılar. Detayları ballandıra ballandıra anlatarak ve ağızlarının suyu akarak, dindarların “iddialarından vurulduklarını” paylaştılar, yazdılar, çizdiler ve devam ediyorlar. Adeta bu olay üzerinden dindarlara karşı bir “Vurun Kahpeye” furyası yaşatıldı.
Peki biz ne yapıyoruz?
Bizlerde toplum olarak en kolayını seçip, olayın kahramanlarını bu ideolojik şehvetinin kurbanı, linç mahallesinin adamlarıyla birlikte günahkâr ilan ettiğimiz kişileri, failleri taşlıyoruz. Parayı, imkanı, şöhreti, makamı bulan Müslümanların nasıl savrulduklarını onlarla birlikte bizde koro halinde tekrarlıyoruz. Elbette ki bu eleştirilerin haklı olduğu vakıalar olduğu gibi bu yaşanan trajedinin girdabına girip kaybedilenler var. Bunu asla görmezden gelmiyoruz. Keşke olmasaydı ama şunu biliyoruz ki hiçbirimiz sınanmadığımız bir günahın masumu değiliz.
Peki faillerin suçlandığı şeyler ne?
İşte olayın bam teli burası; seküler hayatın tüm argümanları ve nefsi çeldiren her şey suç olarak karşımıza çıkıyor. Alkol, uyuşturucu, eroin, kokain, kumar, gayrimeşru ilişkiler, kırmızı çizginin ve kutsalın olmadığı, dünya zevklerinin her birinin güdümüne girilmiş bir hayat tarzı. Iskaladığımız şey ise şahidi olduğumuz bu olaylarda faili taşladığımız kadar fiili, günaha düşene vurduğumuz kadar günahın kendisine ve sebebine vuramıyoruz.
İslamcıların üzerine yakışmayan günah, laik ve seküler kesimin hayat tarzı olduğu için o dokunulmaz alana müdahale edemiyoruz. Karşı mahallenin İslamcılara attıkları kurşunun kendilerine işlemediği bir sistemde, biz günahkârı taşlamakla yetiniyoruz. Alkollü adamı yerden yere vururken, sarhoşluğu, işlediği suçun asıl sebebi görürken, alkole hayır, kapatılsın tekel bayileri, üretilmesin ve tüketilmesin rakı diyemiyoruz. Haramdır diyerek yasak talebini hiç dillendiremiyoruz. Milli içeceğimiz tabusuna bürünen içkiye muhalefet bile edemiyoruz. Çünkü kolay olan içeni dövmek. Çünkü rejim günahkara dokunurken, günaha dokunmaya izin vermiyor. Şayet dokunmak isterseniz meşhur duvar karşınıza çıkıyor. Özgürlükler, laiklik, demokrasi, laik/seküler hayatın dinin haramlarına itirazı vs vs…!
Onlar böyle yapıyor ama biz ne yapmalıyız, diyenlere bir hikaye ile mesaj vererek kanaatimi ifade etmek isterim. Bizim ölçümüz şu olmalı; hikayemiz şöyle…
*Müslüman günahkâra değil günaha düşman olmalı...
Ebu’d-Derdâ Hazretleri bir gün şehri dolaşırken, halkın, bir günahkâra ağır sözlerle hakâret ettiklerine şâhid oldu. Onlara sordu:
“–Siz kuyuya düşmüş bir adam görseniz, onu oradan çıkarmaz mısınız?”
Oradakiler:
“–Evet, çıkarırız!” dediler. Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ Hazretleri:
“–O hâlde kardeşinize ağır sözler söylemeyin, size âfiyet veren Allâh’a hamd edin!” dedi.
Bunun üzerine onlar:
“–Siz bu günahkâra kızmıyor musunuz?” dediler.
Rasûlullâh SAV’in terbiyesinde yetişmiş bulunan güzîde sahâbî, bu suâle şöyle cevap verdi:
“–Ben onun kendisine ve şahsiyetine değil, günâhına kızıyorum, günâhı terk ettiğinde, o yine benim din kardeşimdir.” Diyor o güzel Peygamber AS’mın arkadaşı… O yüzden kimliğine ve ideolojisine bakmadan, her düşeni kardeş bilip üzülmek vazifemizdir.
Bu güzel hikayeden hareketle ifade edersek; bizim düşmanlığımız daha yumuşak ifadeyle muhalefetimiz, dinin üzerinde ittifak ettiği günah ve fiilleredir. Karşı mahallenin sırf İslam dininin emir ve yasakları içindeki bu tür günah kavramına muhalefeti üzerinden yaşananları okursak, nice mağdur ve düşmüş kardeşimize bir de biz tekme vurmuş oluruz. Mehmet Akifleri kurban olarak bizden alan sisteme, seküler dayatmalara düşmanlık etmek yerine kurbanı bir kaz daha kesmek ilahi rızaya muhalefettir. Seküler kesimin günaha değil de günahkara, günahkarın kimlik ve kişiliğine fatura kesme arzularının ortağı olarak kalırız. Bu bize yakışmaz ve yakışmıyor!
*(Abdürrazzâk, XI, 180; Ebû Nuaym, Hilye, I, 225)




Henüz Yorum yok