
REYYAN SUNA ÇELİK
-YENİ- FİLİSTİN: BOYKOTUN SESSİZ ÇIĞLIĞI
FİLİSTİN: BOYKOTUN SESSİZ ÇIĞLIĞI
Filistin… Yeryüzünün kalbinde, tarih boyunca nice peygambere, padişaha ve mazluma kucak açmış o mahzun yer. Bugün en çok da gözyaşlarının, yalnız çocukların ve yok olmaya yüz tutmuş bir ümmetin evi. Bir millet onlarca belki yüzlerce yıldır, sınırları duvarla değil cansız bedenlerle çevrilmiş bir hapishanede yaşıyor. Evet, maalesef bu durum hala yaşanıyor. Güneş doğsa bile her zaman ufukta kara dumanlar bekliyor. Yine de kalplerinde hiç sönmeyen bir ateş var: iman ve özgürlük ateşi…
Özgürlük, bir insanın en kutsal hakkı belki, elinden alınmaması gereken bir nefes, bir yaşam amacı. Ama Filistin sokaklarında özgürlük, sanki bir toprak parçası gibi yerlerde sürükleniyor, üstüne basılıp eziliyor. Çocuklar eğitim alacakları okullarda cesetlerin arasında yaşıyor, babaları bir damla su için canlarını ortaya koyuyor. Yine de bu halkın gözlerinde tarifsiz bir direnç okunuyor. Çünkü biliyorlar ki zalim ne kadar güçlü görünse de mutlak gücün sahibi tektir ve biliyorlar ki o zalimler muhakkak ki gerçek adaletle bir gün karşı karşıya geleceklerdir.
Adaletin bu dünyada da sağlanması için dünyanın dört bir yanından vicdanlı insanlar onların silahlarına karşı boykotu kuşanıyorlar. Çünkü biliyorlar ki boykot sessiz bir çığlık, masum gözyaşlarına verilen bir cevap. Naim Süleymanoğlu’na boykot markaların (Bulgar zulmüne uğrayanlara karşı olanlar) reklamının yapılması karşılığında çok büyük bir maddi güç ve şöhret vaad edilmişti ama o “Ben markaların adlarını değil zulüm gören o halkın sesini duyurmak istiyorum” dedi. Belki bizde markaların adlarını bu kadar haykırmasaydık şimdi o zulümlere boyun eğmek zorunda kalmazdık.
Bence boykot, tanklara karşı bir kalemin direnişi gibidir. Evet belki küçük ama bir dünyanın haykırışının çığ gibi büyümesine neden olan bir kelebek etkisi. Çünkü özgürlük sadece silahlarla değil insanların kalplerinde başlayan bir savaştır.
Ve özgürlük… Filistin de enkaz altında kalmış bir çiçeğin her mevsimi geldiğinde açması gibidir. Yani oda her şey gibi vaktini beklemektedir. Ne kadar koparmaya, bizden uzaklaştırmaya çalışsalar da adeta bir parçamız gibi söküp atamamışlardır onu bizden. Bir gün mutlaka Filistin’li anneler korkusuzca uğurlayacaklar çocuklarını okula, ezan sesleri artık özgürce çıkacak bomba seslerine karışmadan ve artık salıncaklarda kan değil çocukların oyun izleri olacak.
O güne dek, bizlere düşen görev nettir: susmamak, unutmamak, görmezden gelmemek.
Unutmayalım: Zulmün en büyük desteği sessizliktir. Özgürlüğün en büyük desteği ise insanlığın ortak vicdanıdır. Ve o vicdan, her daim mazlumun yanındadır, olmayada devam edecektir…
Reyyan Suna Çelik
Henüz Yorum yok