AV. FEVZİ KONAÇ

-YENİ- DEVLETİN KARA DELİKLERİ VE YAN GELİP YATANLAR CENNETİ!

DEVLETİN KARA DELİKLERİ VE YAN GELİP YATANLAR CENNETİ!

Biz avukatlar olarak serbest meslek erbabıyız. Yani hizmet ettiğimiz kişilerin memnuniyetini önemsemek ve işimizin hakkını vermek zorundayız. Müvekkillerimiz bizden memnun olmadığı zaman bizi vekaletten azledebilir. Bu yüzden çalışırken kılı kırk yarmak, mesai kavramı gözetmeden işimizi iyi yapmak zorundayız. Aksi halde müvekkilimiz bize işten el çektirir/tabiri caizse işten atar. Yanlış iş yaparsak hesap sorar, işimizi beğenmezse bir daha gelmez, iş vermez, bütün bunlar haricinde hatta şikâyet etme yetkisi de vardır. Yani bizim mesleğimizin bir hesap verilebilirliği ve sorulabilirliği yüksektir.

İyilerini ve işinin hakkını verenleri tenzih ederek derim ki; son zamanlarda denk geldiğim öyle olaylar var ki; bizim yaşadığımız mesleki hesap sorulabilirlik riski ile mukayese edildiğinde bu risk kamu personelinde ve devlet bünyesinde en alt seviyelere düşmüş durumda. Bu satırları şahitliklerim üzerinden kaleme alıyorum.

Kimi kurumlar... bu ülkede devlete kapağı atan, devlette çalışan, kamu personeli olan, amir/memur fark etmeksizin idealini kaybetmiş, iş yapmamak için takla atar hale gelmiş, mesai doldurmaktan öte işe yaramayan, üretmeyen, kurumuna ve millete katkı vermeyen, "mesai bitse de gitsem" den başka derdi olmayan, mesai dışında başına silah dayasan kılını kıpırdatmayan, en az iş en çok gelir hayaline kapılmış, kendi alanı dışında devletin diğer hiç bir işine mesai içinde bile olsa el uzatmayan... hiç bir amirin hesap soramadığı, ceza veremediği, eksiği ve kusurunun bedeli ödetilmeyen işgalcilerle doldurulmuş...

İnanın abartmıyorum. Sistem... tembelliğinden dolayı imkân olsa evinin bahçesinde çalışmak için her türlü torpile müracaat edecek, kendi rahatından, ek mesai ücretinden, haftanın yarısı yan gelip yatacak şekilde işini yürütmeye çalışmaktan öteye bir derdi olmayan kamu personeli işgaline uğramış durumda. Bunları konuşmaya kimsenin cesareti yok. Veya linç edilme riskini kimse göze alamıyor.

Peki hastalık belli de tedavi imkânı var mı? Var... siyasi irade!!

Çalışanın ödüllendirildiği, işinin hakkını vermeyenin bedel ödediği bir sistem getirilmez ise çürük elmalar sepetteki sağlamları da bozmaya başladı bunun görülmesi lazım. Helal kaygısı ile çalışıp didinenle, dertlenenle... yan gelip yatan bu sistemde aynı iltifatı görüyor veya görmüyorsa bu kötü gidişatı düzeltemeyiz. Çalışkanları da kaybetmeye mahkumuz. Bedavadan maaş alan ve kamuya büyük bir kambur olan bu tiplere hesap sorulamadığı müddetçe bunu gördüğü halde üç maymunu oynayan herkes büyük vebaldedir...

Devlete eleman alma açıklamaları çoğu kez canımı yakıyor. Elindeki kadrolarını hakkıyla 8/5 mesaide çalıştıramayan sistem ve devlet, yığın yığın adam alsa ne olacak? Bu personel politikası sistemdeki kara delikleri kapatmadan, devlete yeni yükler getirmekten öteye geçmiyor veya siyasi popülizme alet olunuyor.

Bir dostum diyor ki; neden herkes kamuya kapak atmaya çalışıyor biliyor musun? Çünkü devrin en iyi işvereni devlet. Hesap sormayan sistem, performans beklemeyen çalışma ortamı, kolay kolay işten atmayan, ömür boyu iş garantisi olan bir yapı. Böyle bir imkân varken; kim özel sektörün üst düzey beklentilerinin kahrını çekmek ister ki? Hem özelde beceriksizliğin işten atılmak gibi bir riski ve ödenecek bir hesabı var.

Sistemde kara delikler var ve siyaset buna el atamıyor, çözemiyor. Devlet haftada 16 saat mesai yapıp, yarı mesaisi boş olan bir memurunu başka alanda boşluk olan bir başka yerde çalıştırıp, değerlendiremiyor. Ve bu memura 70-bin TL maaş verip diğer ihtiyaç olan kuruma yeni personel almak zorunda kalıyorsa ne cari açık biter ne de kamu belini düzeltebilir. Devletin kamu personel giderinin bütçeye getirdiği yük göz önüne alındığında bu sistem batmaya mahkumdur.

Başarı ve çalışkanlığı ödüllendirilip, kaytarma, tembellik, mesaiden çalma, işinin hakkını vermeme, işe alındığı alanda vasıfsız olduğunun anlaşılmasına rağmen yer değiştirememe, boş durmasına rağmen "benim işim değil" diyerek devletin diğer işine katkı vermeme ve iş becerememe gibi halleri var olandan hesap sorulmadığı sürece bu düzen kokuşmuşluğa mahkumdur.

Dedim ya! Bu işin ilacı siyasi irade!

Cumhurbaşkanımız... bu konuyu yani Devlet Memurları Kanunu’nu acilen değiştirmelidir. Aksi halde bu ülkenin enerjisine yazık oluyor. Performansa dayalı sistem kurulmazsa, kapağı devlete atanın ister çalışsın ister yan gelip yatsın, ömür boyu iş garantisine sahip olmaya devam ederse, devlet kurumlarına yeni kamu personeli almak iyileri tenzih ederek diyorum ki; parazit gibi milletin sırtından geçinen tembeller ordusuna yeni nefer katmaktan öteye geçmez. Bu ülkede kamu personeli batının çalışma ve iş hukuku standartlarının eleğine tabi tutulsa, abartmıyorum yarısı bir dilim yiyecek ekmek bulamaz ve işini kaybeder. Ekonomisi ve gayrı safi milli gelirden kişi başı geliri ortada olan böylesi zor bir ülke, yan gelip yatanlar ülkesi olmamalıdır.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri