AFİFE BETÜL

-YENİ- İYDİNİZ SAİD OLSUN!

İYDİNİZ SAİD OLSUN!

Devleti Aliyeyi Osmaniye 'de bayramlaşma ifadesi olarak bu cümle kullanılırdı. Son kelime hariç hepsi Arapça, devamı da var, onu sona saklayalım. Dilimizden Arapçayı çıkarırsak ortada pek bir şey kalmaz. Biz severiz Arapça lisanını, sevmeyenlere de demiş olalım. İster kabul edelim ister etmeyelim dilimizin zenginliği Osmanlı döneminde dilimize giren benimsenip kolayca kullanılan Arapça Farsça sözcüklerden gelir. Öz Türkçe ile birlikte muazzam bir kelime dağarcığı bırakmış ecdat. Divan edebiyatının lezzeti bundandır. Konuyu sapaktan aslına çevirelim. İyd, bayram demektir. Said mutlu. Bayramınız mutlu olsun.

Arapça aslında ve hadisi şeriflerde Ramazan Bayramı ifadesi kullanılmaz. İyd-ül Fıtr denir.. "Oruç açma" anlamına gelen Fıtır ise "fıtır sadakası" ya da "fitre" olarak bilinen ve zengin Müslümanların bayram sonrasına bırakmamak şartıyla yoksullara vermesi vacip olan sadakadır. "Yaradılış sadakası" yahut "Şükür sadakası" olarak da bilinir. İddia edildiğine göre "şükür" kelimesi zamanla "şeker"e dönüşmüş dolayısıyla modern kullanımda Şeker Bayramı ifadesi de yer almıştır.

Kavramlar zihinlerdeki manayı inşa eder. Ramazan bayramı ifadesi oruca , fıtır bayramı ifadesi şükre, şeker bayramı ise mideye işaret eder. Kullanmayı tercih ettiğimiz kelimelerle hem kendi zihnimizi hem nesillerimizin zihinlerini inşa ederiz.

Ramazan Bayramı hicri takvime göre onuncu ay olan Şevval ayının ilk 3 günü kutlanır. Allah Rasulü bayram gecesini de ibadetle geçirmeyi teşvik etmiş ve  : "Sevabını Allah'tan umarak iki bayram gecesinde kalkıp ibadet eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez." buyurmuşlardır.

"Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır" mealindeki hadise dayanarak Ramazan ve Kurban bayramları bayram namazlarının kılınmasıyla başlar. Rabbi istedi diye kendine helal olan bazı amellerden vazgeçen mümine Rabbinden verilen serbestiyet vaktidir Bayram. Bu vechiyle dünyadayken Allahın emrine itaatle bir takım kısıtlamalara razı olup uyan mümin için ahirette tüm zevklerin helal olacağı bir cennet bayramına müjdedir, her yıl tekrarlanan bir fragman gibidir.

Bayramlar saadet asrında bambaşka bir hava ve neş'e içinde yaşanırdı. Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bayram sabahında namazgaha çıkardı. Peygamber hanımlarının da, diğer hanımlar ve kızlarla birlikte namazgaha çıkması istenirdi. Kadınlar cemaatin arka tarafında yer alırlardı. Endonezya Malezya gibi ülkelerde stadyumlarda topluca kılınan namazlar bana Rasulullahın uygulamasına daha muvafık gelir. Ülkemizde ise camilerimizi erkek cemaat doldurur kadınlara ve çocuklara pek yer kalmaz. Zaten teşvik de edilmez. Türkiye’de hanımlar dua ile geçirilmesi gereken nadide vakit olan bayram namazı vaktini yemek pişirmek tumturaklı kahvaltı sofrası hazırlamakla geçirirler. Ben her sene topluca namaz hayalini kurarım. Müminlerin Yaratıcılarının huzurunda erkeği kadınıyla çocuğu genci yaşlısıyla yılda iki kez, taşları birbirine kenetlenmiş bir bina (bunyanun mersus) gibi saflar halinde kıyama durmalarının mühim olduğuna inanıyorum. Dünyanın her yerinden müminler topluluğu olarak tekbir getirip Allah’ı birlemenin müminlerin kuvvetini artıracağına, kardeşliğini sağlamlaştıracağına, kafire korku salacağına inanıyorum. Oluşacak manevi enerjinin canlı cansız tüm varlığa tesir edeceğini düşünüyor, bu hayalimin bir gün gerçekleşeceğini umuyorum.

Son sözümüzü ecdadımızın bayram tebriği için kullandığı cümlelerle bağlayalım :

İydiniz saîd, ömrünüz mezîd, her rûzunuz bir ıyd olsun.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri