AV. FEVZİ KONAÇ

Yoksulluk * Ekonomik Kölelik Ve Erbakan Hocadan Cihad Tarifi…!!

YOKSULLUK * EKONOMİK KÖLELİK VE ERBAKAN HOCADAN CİHAD TARİFİ…!!

Ünlü ekonomist Bernard de Mandeville (1670-1733) kaleme aldığı Arılar Masalı adlı eserinde diyor ki;

"Şurası aşikâr ki; köleliğe müsaade edilmeyen özgür bir ulusta servetin en emin yolu, emektar yoksulların çokluğunda yatar..."

Hollanda asıllı bu İngiliz ekonomist 250 yıl önce teşhisini yaparken "kölenin olmadığı bir düzende servet sahiplerinin güvenliğinin, emektar yoksul çoğunluğun varlığında gizli olduğunu" net olarak ifade etmiş...

Bugün tüm dünyada ve ülkemizde kölelik olmasa da ekonomik alanda görülen tabloda servet sahipleri yukarıda ifade edildiği gibi emin yolda ve sermaye güvende. Yoksul ve sessiz çoğunluklar oluşmuş, kölelik şekil değiştirmiş ve insanlar sermayenin/tüketimin kölesi konumuna düşürülmüş durumda. Parası olan katlanarak zenginleşmekte, yoksulluk ise tabana yayılmakta. Yoksul çoğunluk, güçlü azınlık olan sermayeyi ayakta tutan unsurlardan biri haline gelmiş, yazarın teşhisi iki yüz elli yıl sonra ete kemiğe bürünmüş sanki. Yazarın bu cümlesini okuduktan sonra şu hatıram aklıma geldi.

Uzun yıllar önce Erbakan Hocamızdan dinlemiştim. "Sürekli cihaddan bahsediyorsunuz. Sizce cihad nedir?" şeklinde sorulan bir soruya şöyle cevap vermişti Cennet Mekân. Bu soruyu sormaktaki amaç bu kelime üzerinden Hocamızı sıkıştırarak (güya) İslam'ın savaşçı bir din olduğunu ispatlamak, Müslümanları ise şiddet ve kan dökme heveslisi göstermekti. O günlerde fakirliğin diz boyu olduğu, adil bir gelir dağılımının olmadığı, sömürünün bin bir çeşidinin iktidar olduğu ülkemizde nefis bir cihad tarifi yapmıştı Rahmetli Hocamız. Tüm siyasi hayatı boyunca da sömürü aracı olarak gördüğü dış güçlere, faize, haksız kazanca ve ranta karşı savaştı ve mücadele etti ki; biz buna şahidiz...

Dedi ki; "Bakın ben sizlere bugün sizin düşündüğünüz tarifler dışında, yaşadığımız bu ekonomik sıkıntılara ilaç olacak bir cihad tarifi yapayım. Cihad, Allah'ın yeryüzünde var ettiği nimetlerin, Allah'ın yeryüzündeki kulları arasında adil ve hakkaniyetli dağıtılmasını sağlamak için var gücünüzle çalışmaktır..."

Cihadı; kılıç kalkan savaşmak ve kan dökmek olarak tanımlayıp, İslam dünyasının aleyhine kullananlara karşı, yaptığı siyasi mücadelenin hedeflerinden birini anlatırken müthiş bir tarif yapmıştı. Ekonomi ve iktisat ilmi üzerinden adil bir gelir dağılımının temini adına İslami bir kavram olan ve kelime manası cihad = cehd = her türlü çabayı sarf etmek ve gayreti göstermekolan kavramı, ekmeğin adil dağıtımındaki mücadele açısından ibadet kavramı ile adeta bütünleştirmişti. Rantçı ve faizcilere karşı mücadelesinde de bu kelimeye yüklediği anlamın altını doldurmak adına ibadet aşkıyla savaştı ve asil bir duruş sergiledi. Yoksul çoğunluğu azaltmak için didindi durdu.

Bu hatıramı neden anlattım izaha gerek var mı? Bilmem ama açayım. Geçmişteki kötü günleri de, Reis eliyle yaşanan güzellikleri de asla unutmadım. Son 20 yılda ülkemiz kimi konularda çağ atladı ve büyük başarılara imza attı. Dönem dönem alım gücü, hayat seviyesi ve yaşam kalitesi inanın çok yükseldi. Büyük teknolojik gelişmeler yakalandı. Türkiye yüz değiştirdi. Ancak artan refah seviyesine aldanarak hep böyle gidecek zannettik ve bu konuda galiba aldandık. Pandemi ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de şartlar değişti. Yatırım ekonomisi ne yazık ki kimi israf alanları ve yanlış tercihlerle sarsıldı. Herkes her şeyi ister duruma geldi. Kazanmadığımızı harcadığımız, ev ve araba hayalleri ile 15/25 yılımızı kredilerle ipotek altına aldığımız hatalarımız oldu. Pandemi, deprem, EYT ve ekonomik kriz derken şimdi yeniden o eski kötü günlerin ayak sesleri geliyor kulaklarımıza.

EYT de doğru bir kararla yıllardır direnen Reis bile reel politiğe kurban gitti. Ve büyük bir bütçe açığı kaçınılmaz oldu.

Şimdi tüm bu açıkların kapanması adına acı reçete önümüze geldi. Battık bittik! demiyorum ama SOS sinyalleri çalıyor bunu görüyorum. Sermayenin servetine servet kattığı ve güvende olduğu, bankaların tarihlerinde görmediği kazançları yakaladığı, sıcak paranın döndüğü perakende sektöründe rantçıların cirit attığı, sermaye sahiplerinin milyar dolar servetleri ile göz kamaştırdığı, buna karşın emekçinin ise geçim stresiyle yanıp tutuştuğu eski günlere geri dönme korkusu sardı içimizi... insanımız geçinemez, ev kirasını ödeyemez ve emeklimiz neredeyse açlık sınırının altında kalır duruma gelmiş…

Alınan tedbirler, konulan yeni vergiler, periyodik zamlar ne işe yarayacak hep birlikte göreceğiz. Ama böyle giderse fakirlik artacak ve yine korkarım ki (!) yine sermaye kazanacak. 250 yıl önceki adamın kehanet gibi teşhisi galip gelecek. Servetin birkaç kişi ve aile elinde toplanmasının önüne geçilmesi ve zenginliğin tabana yayılması bu işin ilacı. Bu ise güçlü bir irade istiyor.

Reis ve içinde yetiştiği siyasi çizgi bu sömürüyü bozmak ve faizin iktidarını yıkmak, üretimi büyütmek için 50 yıldır çırpınıyor bu ülkede. Bunun meyvelerini almak adına şu zor virajda acilen ne yapacaksak yapalım! Sermayenin boynumuza taktığı rant kemendini söküp atalım. Serveti korumak ve katlamak yerine, Allah'ın nimetlerini Allah'ın kullarına adil bir şekilde ve hakkıyla taksim edecek bir sistem ve yol bulalım. Kimi alanlarda yakaladığımız başarıları, ekonomi ve halkın refahı konularında da yakalayalım ki; Hocamızdan miras cihad tarifi yerde kalmasın ve insanımız huzura kavuşsun. Yoksa Allah korusun geçim sıkıntısı nedeniyle toplumsal kaosa düşmek tehlikesi olur. Bu negatif gidişatı pozitife çevirecek siyasi irade en kısa zaman tecelli eder inşaAllah...

1 Yorum

Mustafa KÜÇÜKTE

Mustafa KÜÇÜKTE

15 Ağustos 2023
Kaleminize sağlık başkanım

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri