DR. CEMİL PASLI

“Sema” bize ne anlatır?

                                                     “Sema” bize ne anlatır?  

Sema, Mevleviliğin en önemli ritüelidir.

Mevlevilik ise teşekkül ettiği zamandan günümüze Anadolu ve Balkan coğrafyası üzerinde en çok tesiri olan tasavvuf akımıdır.

Bu gerçeği en güzel Yahya Kemal Beyatlı dile getirir:

Ahmet Hamdi Tanpınar bir gün Yahya Kemal Beyatlı’ya sorar:

“Üstad! Biz Viyana’ya nasıl gittik?”

Yahya Kemal Beyatlı cevap verir:

“Mesnevi okuyarak ve pilav yiyerek.”

Yedinci yüzyılda Mekke’de doğup, Medine’de kemale eren (Maide, 5/3) İslam Ümranı dünyanın zirvesine çıktığını 13. Yüzyılda üç merkez şehirden yüksek sesle ilan etti.

Bu şehirler doğuda Semerkant, batıda Kurtuba, ortada, merkezde Konya idi.

İslam Ümranı altı asırlık gelişmesiyle öyle bir kıvama erişmişti ki; her üç şehirde de aklın, vicdanın ve kalbin zirvesi âlimler yetişti.

Konya’da kâmil aklı Siracaddin Urmevi, mutmain kalbi Mevlana Celaleddin Rumi, nurlanmış vicdanı Sadreddin Konevi temsil etti.

Endülüs’te İbn Tufeyl “Hay bin Yakzan” la İslam ümranının dünyaya önerdiği “ideal Âdem” profilini ortaya koydu.

Batı dünyası, İbn Tufeyl’in 12. Yüzyılda ortaya koyduğu “ideal Âdem” profiline kendi birikimlerinden cevap olarak ancak 18. Yüzyılda Daniel De Foe’nin kaleme aldığı “Robinsone Crouse” isimli çakma ve kopya çok yetersiz bir kitapla karşılık vermeye çalıştı.

Semerkant’tan İmam Maturidi insan-Allah ilişkisine dair en mükemmel çerçeveyi ortaya koydu.

İslam Ümranı’nın zirveye çıktığı dönemde zirve şehirde teşekkül eden Mevlevilik sema ritüelinde dünyaya vereceği bütün mesajı birleştirdi.

Bir eli yukarıya diğer eli aşağıya salarak; insanın Allah’la ilişkisini yorumladı.

7/24 Aşkın varlığı Allah ile çevrimiçi olan insan, halife misyonu gereği Hak’tan aldığını halka, halktan derlediğini Hak’ka iletmelidir.

Yüzünü sadece doğuya, batıya, kuzeye, güneye değil; her tarafa dönmelidir.

Çünkü; “Doğu da, batı da Allah’ındır. Nereye dönerseniz orada Allah’ı bulursunuz. (Yeryüzünün her tarafı mescittir. Allah her yerde vardır.) Şüphesiz Allah’ın varlığı ve bilgisi sonsuzdur.” Bakara, 2/115.

İnsan elini hep açık tutmalı, Allah’ın dünyada tecelli eden Rahman ismi gereği herkesle tokalaşmalı, kucaklaşmalı, kimseye karşı elini yumruk yapmamalıdır.

Sağından, solundan, önünden arkasından, altından üstünden gelen ilahi mesajlara kulağını, gözünü, aklını, kalbini, vicdanını açık tutmalı; kâinata dikkat kesilmelidir:

“Şimdi bak, Allah'ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünden (kuruduktan) sonra nasıl diriltiyor (yeşertiyor)? Şüphe yok ki yeryüzünü kuruduktan sonra dirilten, elbette ölüleri (kabirlerinden) diriltir. O, her şeye kadirdir.” Rum, 30/50.

Tezekkürle elestü bezminden bugüne, tefekkürle bugünden kıyamete, ahirete, sırata, mizana, cennete/cehenneme bakabilmeli; taakkulla tezekkür ve tefekkürle elde ettiklerini bağlayarak birleştirmeli ve tedebbürle “an” a dair tedbir almalıdır.

Acelenin şeytandan, teemmülün, sükunetin, sabrın, tadil-i erkanın Rahmandan olduğu bilinciyle dünyayı sakin, ağırbaşlı ve her saniyenin hakkını vererek yaşamalıdır.

Her yaşadığı geceyi Kadir, her muhatap olduğu kişiyi Hızır bilmek ancak yüzünü bütün yönlere çevirebilmek ve aklını/vicdanını/kalbini herkese eşit açabilmekle mümkün.

“Sema” üzerine ciltler dolusu kitaplar yazılabilir dostlar…

Bizimkisi ariflere işaret nev’inden küçük bir çeşni.

Konya’da üç yıldan fazla oturmuş ve hala Mesnevi’yi bitirmemiş bütün kardeşlerime buradan sitem etmek istiyorum.

Konya’lı olarak bir okyanusun üzerinde oturuyorsunuz.

İşin akıl tarafında Urmevi, vicdan tarafında Konevi, kalp tarafında Mevlana var.

Fatih Sultan Mehmet’in sürekli cönkünde/el çantasında yanında taşıdığı dört kitaptan birisi Konevi’nin “Miftah’ul Gayb” idi.

Lütfen! Üzerinde oturduğumuz hazinenin değerini bilelim.

Mevlana, Konevi, Urmevi, Şems gibi hazineleri belli gün ve mekânlardan bağımsız analım, anlayalım, okuyalım, hemhal olalım.

Akılsız tavuk gibi darı ambarında acımızdan ölmeyelim.

Ki, sema keyfiyetinde güzel bir hayat yaşayalım ve ölümümüz “düğün gecemiz/şeb’i arus” olsun.

Ölürken biz gülelim, dostlarımız üzüntüden bayılsın. (Mevlana’nın cenaze namazı için imamete geçen Konya’nın vicdanı Konevi üzüntüden bayıldı ve namazı kıldıramadı. Yerine Konya’nın aklı Siraceddin Urmevi geçti ve namazı O kıldırdı.)

“Sema” zenginliğinde bir hayat sizlerin olsun inşallah.

What does “Sema” tell us?

Sema is the most important ritual of Mevlevi.

Mevlevi is the Sufi movement that has had the most influence on Anatolia and the Balkan geography from the time it was formed to the present day.

Yahya Kemal Beyatlı expresses this truth best:

Ahmet Hamdi Tanpınar once asked Yahya Kemal Beyatlı:

"Master! How did we get to Vienna?”

Yahya Kemal Beyatli answers:

“By reading the masnavi and eating rice.”

The Umran of Islam, who was born in Mecca in the seventh century and attained perfection in Medina (Maide, 5/3), declared loudly from three central cities in the 13th century that he had reached the top of the world.

These cities were Samarkand in the east, Cordoba in the west, and Konya in the middle and center.

With its six centuries of development, the Umran of Islam had reached such a consistency that; In all three cities, scholars were trained, the pinnacle of the mind, conscience and heart.

Siracaddin Urmevi, the perfect mind, represented Mevlana Celaleddin Rumi, the heart of contentment, and Sadreddin Konevi, the enlightened conscience.

In Andalusia, Ibn Tufeyl revealed the "ideal Adam" profile that the Islamic Umran offered to the world with "Hay bin Yakzan".

The Western world tried to respond to the "ideal Adam" profile that Ibn Tufayl put forward in the 12th century, with a very inadequate and fake book called "Robinsone Crouse" written by Daniel De Foe in the 18th century.

Imam Maturidi from Samarkand presented the most perfect framework for the human-God relationship.

It combined all the message it would give to the world in the Mevlevi sema ritual, which was formed in the summit city at the time when the Umran of Islam was at its peak.

Letting one hand up and the other down; interpreted man's relationship with God.

A person who is online with God, the existence of love 24/7, must convey to the public what he receives from God, and to God what he has gathered from the people, in accordance with the mission of the caliph.

Face not only east, west, north, south; must turn all the way.

Because; “East and west belong to Allah. Wherever you turn, you will find God there. (Every part of the earth is a mosque. Allah is everywhere.) There is no doubt that Allah's existence and knowledge are endless.” Baccarat, 2/115.

A person should always keep his hands open, shake hands with everyone, hug and not make fists against anyone, in accordance with the name of Allah, Rahman, which is manifested in the world.

He should keep his ears, eyes, mind, heart and conscience open to the divine messages coming from his right, left, in front of him, from behind, from below, from above; attention should be paid to the universe:

“Now look at the works of Allah's mercy: How does He resurrect (green) the earth after its death (dries up)? There is no doubt that he who resurrects the earth after it dries up, of course, resurrects the dead (from their graves). He is omnipotent.” Rum, 30/50.

They should be able to look at the apocalypse, the hereafter, the line, the mizana, heaven/hell with contemplation, from today to the present, with contemplation; He should combine obedience with what he has achieved through contemplation and contemplation, and should take precautions regarding the "moment" with contemplation.

With the awareness that haste is from the devil, reluctance, tranquility, patience, and amendments are from the Most Gracious, they should live the world calmly, dignifiedly and giving every second its due.

Knowing every night he lives as Kadir and every person he is in contact with is only possible by turning his face to all directions and opening his mind/conscience/heart equally to everyone.

Volumes of books can be written on "Sema", my friends.

Ours is a small condiment from the kind of sign for the wise.

I would like to reproach all my brothers who have lived in Konya for more than three years and still have not finished Mesnevi.

As a Konya native, you are sitting on an ocean.

There is Urmevi on the mind side, Konevi on the conscience side, and Mevlana on the heart side.

One of the four books that Mehmet the Conqueror always carried with him in his handbag was "Miftah'ul Gayb" by Konevi.

Please! Let's know the value of the treasure we are sitting on.

Let's understand the treasures such as Mevlana, Konevi, Urmevi, and Shams independently of certain days and places, let's understand, read, let's be together.

Let's not die of pain in the millet barn like a foolish chicken.

So that we can live a beautiful life in the style of the sky and let our death be "our wedding night/seb'i arus".

Let's laugh as we die, let our friends faint with sadness. (Conscious Konevi of Konya, who became imam for Mevlana's funeral prayer, fainted from sadness and could not lead the prayer. Instead of Konya's mind, Siraceddin Urmevi led the prayer.)

I hope you have a life rich in "Sema".

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri